"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Rasulullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu anlatıldı: vefatımdan sonra, sizden kim bana selam gönderirse, Cebrail bana gelir ve şöyle der: ya Muhammed ümmetinden falan kimsenin sana selamı var. Buna karşılık ben şöyle selam alırım: benden de ona selam olsun, ayrıca onun için Allah’tan rahmet ve bereket dilerim. Rasulullah (s.a.v) buyuruyor ki: ümmetimden bir kimse bana bir salâvat getirse Allah’u Teâlâ ona on salâvat eyler. Ayrıca on derecesini yükseltir, on hatasını da bağışlar. Rasulullah (s.a.v) buyuruyor ki: bir kimse bana salâvat okumayı unutursa cennetin yolunu şaşırmış olur. İyilik gördüğü kimselere iyilik etme minnettarlığı duyan, hatta bir kahvenin kırk yıl hatırını sayan insanlar, ebedi hayatını kurtarmaya vesile olan, Rasulullah (s.a.v)’e elbette minnettarlık duyacak, adını duyunca derin bir sevgi ve hürmetle salâvat getirecek, böylece gösterdiği bu bağlılıkla da şefaatine nail olacaktır. Ahzap süresi 56. Ayette: gerçekten Allah ve melekleri Peygamber’e (s.a.v.) salât ederler. O’nu överler. Ey iman edenler; sizde O’nu övün ve selam edin O’na gönülden teslim olun. Buyrulmaktadır. Bu ayetin emri gereği olarak, ömründe bir defa salâvat getirmek farz, sonraları her ilk duyuşta vacip, aynı ortamda tekrar okunmasına sünnettir denilmiştir. Anlaşılan o ki; getirilen salatü selamdan hem Rabbimiz, hem melekler razı olmakta ayrıca melekler salâvat getirenlere dua etmektedir. Hadis kitaplarında görüyoruz ki; Efendimiz (s.a.v.)’in cennetteki makamının yükselmesine sebep olan salâvatı okuyan insana melekler: “Allah’ta senin makamını yükseltsin diye dua etmekte, diğer melekler de bu duaya âmin demektedir.” Salâvat getirmeyene ise; “Allah’ta senin makamını yükseltmesin” diye tepki göstermekte, diğer meleklerde âmin, diyerek iştirak etmekteler. Demek ki, Efendimiz’in adı anılınca salâvat getirenler, meleklerin hayır duasını alırken getirmeyenler de bedduasına maruz kalırlar. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.) adını duyduğu halde kasten salâvat getirmeyen ümmetine kırılmakta, bunu da burnu sürtülsün, diye dile getirmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e çokta salâvat getirebilmek için O’nu çok seviyor olmamız gerekir, zira seven sevdiğini dilinden düşürmez öyle değil mi? Sevdiğini her fırsatta anar. Biz bunu Hz. Peygamberin hayatında görüyoruz, O ümmetini çok seviyordu ve her fırsatta “ümmetim” diyordu. Cennetin en güzel köşesi onun için hazırlanmışken O, ümmeti için gözyaşları döküyordu. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v)’e salâvat getirmek, Allah’ın rahmetini ve rızasını kazanmaya vesiledir. Ali İmran suresi 31. Ayette şöyle buyrulmakta: Ey Resulüm! İnsanlara deki: eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah’ta sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Sahabe-i Kiram Resulüllah’a nasıl salâvat getireceklerini sormuşlar Allah Resul’ü de onlara: her namazda okuduğumuz ve herkesin daha küçücükken öğrendiği salli ve barik duası olarak bildiğimiz salâvatı öğretmiştir. Aslında salâvat getirirken şöyle dua etmiş oluyoruz: “ Ya Rabbi! Resulü Ekrem’in namını hem dünyada hem de ahrette yüce kıl. O’nun getirdiği islamı bütün cihana yay ve bu dini dünya var oldukça yaşat. O’na ahrette ümmetine şefaat etme hakkı ver ve kendisine sayısız sevap ihsan eyle.” Salâvat böyle derin manalar içerdiğine göre ve faydası hem bize hem de tüm Müslümanlara ulaştığına göre salavat getirme hususunda cimrilik etmemeliyiz. Bir gün Ubey bin Kaab Efendimiz’ e sordu: -Ya Rasulullah, ben sana çok salatü selam getiriyorum, acaba bunu ne kadar yapmam lazım? - Dilediğin kadar. Buyurdu Allah Resulü. -Duamın 4’te 1’ini salâvata ayırsam olur mu? Dedi Ka’b, -Dilediğin kadar yap, ama arttırırsan senin için daha hayırlı olur, buyurdu Efendimiz( s.a.v) -Öyleyse dualarımın yarısını salâvata ayırsam, dedi Ka’b. -Dilediğin kadar yap, ancak arttırırsan senin için iyi olur, buyurdu yine Efendimiz(s..a.v.) -O halde 3’te 2’si yeterlimi diye sordu, - Dilediğin kadar yap, ancak arttırırsan daha iyi, dedi yine Efendimiz (.s.a.v.) -Öyleyse duaya ayırdığım zamanın tamamını salâvata ayırsam uygun olur mu diye sorunca Ka’b, -O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar, buyurdu Efendimiz (s.a.v.) EFENDİMİZ(s.a.v.)’İN SALÂVAT İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLERİ Sabah akşam üzerime 10 defa salâvat getirene şefaatim hak olur. Ürerime bir kerecik salâvat getiren kimse için Allah’ü Teâlâ görevli meleklerine “bu kulumun üç gün içinde meydana gelen günahlarını yazmayın” emrini verir. Bana salavat getirenlere kıyamet günü şefaatçi olurum, getirmeyenden ise uzağım. Bir gün Cebrail bana: Ya Muhammed sana daha önce hiç kimseye getirmediğim bir müjde ile geldim, ümmetinden kim ayakta iken üç defa salâvat getirse, oturmadan önce Allah onu bağışlar, kim otururken üç defa salavat getirse ayağa kalkmadan Allah onu bağışlar. Cuma günü üzerime 100 defa salâvat getirenin Allah 80 yıllık hatalarını affeder. Kıyamet günü insanların bana en yakın olanları bana en çok salâvat getirenlerdir. Bunların dışında ayrıca salâvat unutulan sözün hatırlanmasına da vesile olur. Yine salâvat duanın kabul edilmesine vesiledir. Bir gün Allah Resulü namazdan sonra, Allah’a hamd, etmeden ve Rasulullah’a salâvat getirmeden “ Allah’ım beni bağışla” diye dua eden birini gördü. Adamın böyle yapması üzerine Rasulullah (s.a.v.) “o adam acele etti buyurdu” sonra adamı çağırdı ve: dua etmek istediğinizde “ Allah’a hamd ile başlayınız ve sonra Peygamberine salatü selam getiriniz, daha sonrada istediğiniz duayı ediniz.” Buyurmuştur. Allah Resulü buyuruyor: kıyamet günüde 3 kişi Allah’ın arşının gölgesinde gölgelenecektir. 1-üzüntülü kişinin üzüntüsünü teselli eden kişi. 2- benim sünnetimi ihya eden kişi. 3- benim üstüme çok çok salâvat getiren kişi. Bir gün 4 büyük melek Allah Relulünün yanına gelerek şu müjdeyi verdiler. Mikail (s.a.) dediki: Ey Allah’ın Rasülü, günde sana 10 defa salâvat getiren ümmetine, ben mahşerde kana kana Kevser havuzundan içiririm. İsrafil (a.s.) dedi ki: Ey Allah’ın Rasulü, günde sana 10 defa salâvat getiren ümmetinin affı için secdeye kapanırım ve Allah-ü Teala o kişiyi affedene kadar da secdeden kalkmam. Cebrail (a.s.) der ki: Ey Allah’ın Rasülü, günde sana 10 defa salâvat getiren ümmetinin elinden tutar ve sırattan kuşlar gibi geçiririm. Azrail (a.s.) der ki: Ey Allah’ın Rasulü, günde sana 10 defa salâvat getiren ümmetinin ruhunu ben Peygamberlerin ruhunu aldığım gibi alırım. Ne dersiniz dostlar günde dilimizi gıybet, yalan gibi istenmeyen şeylerle mi yormak daha karlı, yoksa üç beş demeden her fırsatta getireceğimiz salavatla mı?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşe Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |