Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Enisim, mahremim, varım, güzeller şahı sultanım “Anlamı: "Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım, Can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım." diyerek başlayan, bir Kanuni masalıdır, Hürrem. Bakışlarındaki ahu edayı, Kanuni’nin gözlerine bırakan. Tatar güzelinin, sözlerinden ellerine dokunan hayallerinde ki intikamı, aşkın yaşanışıdır, sarayın gölgesinden akseden. Gülümseyen gözlerinin arkasındadır, getirildiği topraklarında kalan. Rus topraklarında bir Yahudi kızıdır, Roksalan'a. Hürrem adının anlamını, gülen gözlerinden alan Roksalan, sevdiklerini arkasında bırakarak kaçırılmıştır, Ukrayna topraklarından. Polonya sınırları dâhilinde, bir kente getirilen Roksalan yani Anastas’ya, güzelliğiyle dillere destan bir kızdı. Bu krallığın sınırlarında aldığı, özel ve düzeyli saraylı eğitimiyle göz doldurduğu gibi, gönül doyuran kadınlar arasına girdi. Kırım hanı tarafından Osmanlı topraklarına getirilen Anastas’ya, burada Osmanlı sarayına hediye edildi. “Sevgiden kelimeler sarayın duvarlarında büyülü bir sesle Roksalan diyor, attığı adımlar iz sürümünde bastıkça taşlara aşk dileniyor.” A. GÜL Haremde cariye sıfatlandırılmasıyla bulunan kızların arasına girdi. Ama görmüş olduğu eğitim ve görgü onun sarayda duyulmasını sağladı. Gülüşüyle güzelliğiyle ve sözleriyle gönülleri fetheden Roksalan, Osmanlı celali padişahı ve ülkeler fetheden Süleyman Sultan’ın kalbini bir anda fethetmişti. “Cariye asıllı esaret zinciri, Sultanın odasında gülümseyen özgürlük. Hassasi duyguların zamane tavrına Dudaklarda kaybolan sözler hürriyet.” A. GÜL Muhabbetleri öylesine artmıştı ki padişahla, sultan onun sesini işitmeden uyuyamaz, olmuştu. Kanuni'nin gözdesi Mahidevran Hatun bu durumu fark etmişti, sarayda ki herkes gibi. Ama nafile! bir kere kalpten kalbe giden sesler, durdurulmuyordu artık. Yüreğinin en özel gözüne öylesine yerleşmişti ki Anastas’ya Kanuni artık onu gülen yüzüm yani Hürrem’in diye sevmeye başlamıştı. Hayatım hasılım,ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim Baharım, behçetim, rüzum, nigarım verd-i handanım Anlamı: Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser şarabım Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm, Gecelerine ışık olan Hürrem gündüzlerine de yetmiyordu, Cihan padişahının saraydan ayrılsa aklı Hürrem de kalıyordu. Gönül buya ömründe bir defa aşkı saadeti yaşar der gibiydi ruhani sesi sultanın. Ayaklarına köle olmuştu, elleri elerine değmese uyuyamaz, olmuştu. Gözlerindeki söz cıvıltıları olmasa, nefes alamaz olmuştu. Dudaklarından dökülen kelimeler, gamze gamze dökülmese yüreğine yüreği atmaz olmuştu. Bir padişah ve cariye var mıydı, onlar gibi aşkı hürmetlice yaşayan. Yasaklar içinde özgürce bakışlarında taşıyan. İkisinin de hayatları dünya ya mal olmuştu. İkisi de birbirine ve ikisi de imparatorluğuna mal olmuştu. Kanuni ve Hürrem aşkı artık açık bir şekilde kulaktan kulağa yayılıyordu. Sarayın gözdesi Mahidevran sultan entrikaları da bununla başlamıştı. Hürrem’i Kanuni’ye yaklaştırmak istemeyen Mahidevran padişahın etrafından ayrılmadığı gibi Hürrem’in de haremdeki sevgisini sarsmıştı. Harem cariyeleri ikiye bölünmüştü. Bazıları Mahidevran Hatun’un kışkırtmasına bile gerek duymadan neden padişah Roksalan’yı seçti diye karşısına geçmişti. Bazıları Mahidevran hatuna olan sevgilerinden. Kalan kısımsa Hürrem’e olan sevgilerinden onun yanında yer almışlardı. “Padişah kalbinde şiirli güzel Bakışları sultana mühürlü güzel Acısı yüreğinde derin olsa da Teninden aşk akan gönüllü güzel” A. GÜL İmparatorluk fetihlerle sarsılırken saraydaki entrikalar saraya perde olmaya başlamıştı. Kimse kimseye güvenmiyordu. Taraflar birbirlerine olan güvenlerini yitirmişlerdi. Buna rağmen iki aşık kimsenin sözlerine bakmadan, birbirlerinin gözlerinde kaybolup yaşıyorlardı. Ve Hürrem artık Kanuni'nin gülen yüzü olduğu gibi gözdesi de olmuştu. Ve Osman’ı sarayın da bir padişahla ilk nikâh kıydıran cariye olarak Osmanlı tarihine adını yazdırıyordu. Padişahın önce odasına sonra gözlerine sonrada gönlüne giren Hürrem artık Osmanlı sultanı "Hürrem Sultan" olmuştu. Kanuni, Mahidevran hatun ve oğlu Mustafa’yı Bursa’ya gönderdi. Kanuni zamanında hırslarına yenik düşen Hürrem Sultan, geçmişte yaşadıklarının hıncını çıkarmak için, Osmanlı’dan intikam alırcasına entrikalar yapmaya başladı. “Sıcaktır haremin cilveli fısıltıları Kadınsı düşlerin ardına sığınan anlarla, ansızın. Dudaklarında ıslanan sevdanın izleridir, dudaklara dokunan gizleri, ansızın.” A. GÜL Sessiz bir koşuşturma vardı, sarayın koridorların da. Sanki her taş her basamak yalan dolan içinde kıvrılıyordu. Kanuni öylesine bağımlı bir hale gelmişti ki Hürrem Sultan'a, oğlu Mustafa’yı bile öldürtmeyi başarmıştı. Oysaki Mustafa yeniçeriler tarafından, çok sevilen bir şehzadeydi. Kanuni’ye oğlunun onun yerine geçmek için planlar yaptığına dair söylentiler olduğuna inandırdı. Ve oğlu Mustafa öldürttü. Hürrem Sultan, kızı Mihrimah Sultanı sırf müttefik olmak için, veziri azam Rüstem Paşa’yla evlendirdi. Oysaki Rüstem Paşa çok yaşlı biriydi ve kızının mutsuzluğunu da sebep olacağının bile bile zoraki bir evlilik yaptırttı. Hürrem Sultan’ın tükenmeyen hırsı günden güne artıyordu. Bu hem kendi sonunu, hem de Osmanlıda ki saray düzeni bozulmasına sebep oluyordu. “Soğuk bir gecenin içine saklandığım saniyeler, Ellerim üşüyor, bedenim titriyor Akıl aralarımda bir firari düşünce, gitme kal diyen, kalma git diyen. Arsız bir çaresizliğin güzergahın da, zamana rest çekiyorum anı anlayan anlarımda Yüreğimde Hürrem sancısı, bedenimde Kanuni’den kalma bir beste. Bezgin bir inilti Mahidevran’ı anlatan İftiradan yürüyüşlerde son perde aralandı artık Soğuk çökmüş her yerine sarayın ben ayazdayım” A. GÜL Hürrem Sultan gitgide yorgun ve hasta düşmeye başlamıştı. Sarayın işleri, içindeki hazımsız hırsı, entrikaları onu yıpratmıştı. Kanuni’nin gözleri önünde, erimeye başlamıştı. Bu durum cihan padişahını çok üzüyordu. Gözyaşlarını tutamıyordu. En iyi hekimleri getiriyordu, ama hazin son artık ellerini uzatmıştı, Sultan’ın ellerine. Kanuni ölene kadar gözlerini Hürrem’inden ayırmamıştı. İçine akıttığı gözyaşları artık, acısıyla yakıyordu kalbini. Kalbindeki Hürrem yankısını çıkaramıyordu, derin ve iz bırakan düşüncelerin de. Sevdiği kadın yolculuğuna hazırlanmış toplamıştı heybesini. Ve daha genç ve güzel bir kız iken geldiği Osmanlı sarayından, Osmanlı’ya tarih yazdıran adıyla gidiyordu Süleymaniye’de ki muhitine. Ruhani bir aşkla saplandığı aşkını devletlerin üzerinde yaşadığı aşkını bırakamıyordu Kanuni. Eli ayağı Hürrem Sultan’la gömülmüştü, toprağa. Hürrem; taht uğruna çevirdiği entrikaların, sonucunu göremeden hayattan ayrılmıştı. Oğlu Selim’in Sultan oluşunu görmeden, gözlerini kapamıştı hayata. Sultan Selim annesinin ölümünden sonra tahta geçince, annesi tarafından öldürülen Şehzade Mustafa’nın annesi Mahidevran’ı maaşa bağladı. Oğlunun ölümüyle yıkılan kadın, onun mezarının yanına Bursa’ya gitmiş ve orada kalmıştı. Fakir ve parasız bir hayattan sonra, Selim’in yüreğindeki merhamet bunu kaldıramamış ve yardım elini uzatmıştı, Mahidevran. Ve bu büyük aşkta, ölümün ellerine bırakmıştı kendini. İki sevgilinin saray hareminde başlayan şiirsel aşkları, savaş meydanlarına kadar nam salan sevdaları, uhrevi alemde de devam etmek için onları bekliyordu artık. Ölümsüz bir hikaye olarak, Kanuni sultan Süleyman’ın kalbine aşkını nakşeden, Hürrem gözlü güzelin, hayata kattığı anlam için onlara teşekkür ederim. SELAM VE DUA İLE
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysun GÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |