..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşgücü güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratır. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Aysun GÜL




30 Aralık 2010
İnsan Olmak Zanaat, Kadın Olmak Sanattır  
İnsan Olmak Zanaat, Kadın Olmak Sanattır

Aysun GÜL


Su gibidir kadın bir yudumda, İçildikçe susuzluğuna derman olan...Cennetin görünürdeki yüzüdür...Baktıkça hayata anlam kazandıran... Ne güzel şey kadın olmak..


:AIDH:
Su gibidir kadın bir yudumda, İçildikçe susuzluğuna derman olan...Cennetin görünürdeki yüzüdür...Baktıkça hayata anlam kazandıran... Ne güzel şey kadın olmak... Ne özel bir yaradılış kadın gibi kadın olmak...Ne kadar güzel tesellidir kadına yakışır gibi yaşamak…

Kadının toplum içerisindeki yeri hep konuşulmuştur. Bilen de, bilmeyen de yorumlarını yapmaktan geri kalmamışlardır. “Kadın toplumun hangi noktasındadır?” sorusuna verilecek cevabı, kuranın yüce sayfalarında ve peygamberinin uygulayışında aramak gerekirken, zamanın gelenekçi yüzü kadına bakılan aynaları kırmıştır, kendi kurallarıyla.

Türkiye’de kadına bakışı, tek taraflı olarak ele alırsak yanılırız. Ülkemizde kadın figürünün ayrıcalıklı olduğu bölgeler olabilir, ama birde bunun tersiyle davranılan ve konumlandırılan şekli vardır. Batının Avrupayi yüzü neredeyse tüm batıyı sarmıştır. Kadın her yerdedir. Okumalıdır, eğitimli olmalıdır ve eksiksiz bir şekilde cumhuriyet sınırları içerisinde sesini duyurabilmelidir. Kadın tarlada da amirdir şirkette de, bankada memurdur, evde ve sokakta da. Erkek kadar özgür ve özgündür. Kendine yetebilmeyi öğrenmiştir. Ayaklarını yere sağlam basabilmeyi öğrenmiştir.

“Kadınsı düşlerdeyim bu saatte,
Geleneksel aynaları kırıyorum kalemimle.
Üzerinden geçiyorum cam kırıklarının,
kanayan ve acıyan yanlarımı yaşamamak için,
Bir daha binlerce kez sürüyorum,
merhem diye yıpranışlarımı kalbime.” A. GÜL

Seçer ve seçilir. Haklarının nerede başlayıp bittiğini bilir. Annedir eştir, iş kadınıdır, tartışılmaz bir anıt gibidir ülkenin batı sınırları içerisinde. Kadının kuzeydeki sınırlardaki bitmeyen çilesine de bakmak lazım tabii. Kuzeyde kadın güçtür, başarıdır ve sönmeyen bir güneştir. Gücünü aldığı denizde, dağda taşta, bahçede, bağda ve düşünülemeyecek ve güç yetirilemeyecek her taraftadır. Karadeniz’in kadını ekmeğini taştan çıkarmayı bilir. Ne kadar çok dillerde “Karadeniz de erkeğin sözü geçer lafı” söylense de, esas olan kadının sözüdür. Sepet sırtında o dik yamaçlarda kendi talihini yaşamasın diye kızlarını okutanda bu kadındır.

Bundan 10 sene öncesine kadar, Karadeniz’de oğluna kız arayan anneler, kızın yaşından çok tarlada nasıl çalıştığına bakılırdı. Artık bu değişti, yerini kültürlü ve bilgili Karadeniz kadını aldı. Ama atadan gelen gerçekleri unutmadan yaşayan mavi gözlü, yeşil gönüllü kadın. Geleneksel yapıyı gerektiği yerde kullanan ve yaşayan Karadeniz yürekli kadın.

Güneydeki kadınımızın da Karadeniz deki kadınımızdan bir farkı yoktur. Çalışkan ve üretkendir. Toprağını işler ve yaşama ait olan zorlukların üstesinden gelmeyi daima bilir. Pamuğun yumuşaklığına elleri değmiştir, portakalın rengine ve tadına sevgisini vermiştir. Akdeniz kadınları sıcak ve uysal karakterleriyle her çevrede konuşulan açık-sözlü kadınlardır. Mert ve asil yaradılışlarıyla aynaya yansıyan yüzleri dik ve vakurdur.

“Hassasiyet limanlarına demir atıp
Uzun uzun baktım ufkun gözle görülmeyen çehresine
Birileri vardı ulaşılmazlarda
Birileri sardı hislerimi bir çizgide
Fecri sadık zamanlarında.” A.GÜL

Ve doğudaki geleneksel kadın yapısı, belki de en şansız kadını çizer, Türkiye’de. Aşiretlerin kuralları yüzünden hakları kısıtlanmış bir alanda yaşarlar. Evleneceği kişiyi seçme hakkı yoktur. Hala var-olan berdel anlayışı değişmeden devam etmektedir. Kadın eştir ve çocuk doğurandır. Birilerine kuma olma şanssızlığıyla endişeler içindedir.

"İslam böyle istemiş" söylemleriyle, geleneksel yapıdan uzaklaşamayan doğu, İslam dışı anlayışıyla kadınına davranmaktadır. Evlenme çağına gelen kızlarını, hala para ile satan babaların varlığı da göze çarpmaktadır. Kız çocuklarının eğitimleri yarım yamalak kalmaktadır. Bir kız 8.sınıftan sonra koca yolu gözlemekten başka bir şansı yoktur. Artık o büyümüştür, onu evlendirmek haktır. 13-14 yaşında gittikleri evde hizmete devam ederler. Ne olduklarını anlamadan anne olurlar. Oysaki onlar zaten çocuktur.

“Miras hakkından yaralanamaz” demek bile istemiyorum, sonuçta çocukluk hakkı da elinden alınmıştır bu kızların. Eğitim hakkı da, konuşma hakkı da, evlat olma hakkı da vs. vb. vd. körü körüne yaşanan bir illettir geleneksellik anlayışındaki gereksiz kurallar. Değişemez diye bakılması ve Allahın emri hiçe sayılarak uygulanmasının sıkıntısını da kadınlar çeker.

Ve hangi bölgeden ele alırsak alalım; kadın ne kötü bir ruh, ne geleneksel bir figür, ne şeytanın sol kolu nede cinselliğin kaynağıdır. Erkeğe verilen tüm haklara sahip olan insan-kızı insandır. Kadın zarafetiyle, uysallığıyla, anlayışlılığıyla, güzelliğiyle ve nezaketiyle vardır bu âlemde. Kadın haklarının kuzeyi, güneyi, doğusu ve batısı olmaz veya olmamalıdır. Su gibidir çünkü kadın, …
SELAM VE DUA İLE



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Dabbedir Hayat

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ne Mutlu Öğretmenim Diyene!
Kırılmaların Tam Ortasındayım, Darmadağınık!
Sessiz Bir Hırçınlık Var (Dı) Üzerimde!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ahu Gözlü Kadın... [Şiir]
"Adam Olamayan Düşlerim" [Şiir]
Hüzün [Şiir]
Kanuni Cihanı, Hürrem de Kanuni'yi Fethetti [Öykü]
Muhafazakârlar Sosyete'ye Karıştı! [Eleştiri]
İslam Bedava, Budizm Parayla! [İnceleme]
"Hipoksi Nedir?" Bilinçlenmek Zorundayız! [Bilimsel]


Aysun GÜL kimdir?

Kelimelere Sevdalı bir cümle aşığıyım.

Etkilendiği Yazarlar:
başlangıçtan buyana edebiyata ve sanata emeği geçen kalem yolcularını inceliyorum ve ilgileniyorum.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aysun GÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.