Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Tarihi kimler yazıyor? Çar Pedro mesela; nasıl oluyor da bir adam bir yanda “büyük” sıfatıyla hatırlanırken diğer tarafta “deli” sıfatıyla kazınıyor tarihe? Ya da tarihin ilk yazılı antlaşmasıyla biten Kadeş savaşını hatırlayın, sizce kim kazanmıştır savaşı? Sorunun yanıtı tarihi kimlerin yazdığına güzel bir örnek olacaktır. Dünya tarihinin en eşsiz uygarlıklarından birisi Akdeniz kıyılarımızda varolmuştur. Başka bir uygarlık yoktur ki bu denli güzel bir sıfat yakıştırılsın; ışığın ülkesi Likya. Siyasi sisteminden özgün mimarisine, mezar kültünden sosyal yaşantısına benzersiz bir uygarlığa ev sahipliği yapmıştır bu topraklar. Tarihin ilk tarifeli denizyolu ulaşımı Likya kıyılarında gerçekleştirilmiştir. Görkemli lahitleri hala benzersizdir. Hele bir de kenti vardır ki kalıntılarının hissettirdikleri dahi anlatmakla bitmez. Likya birliğinin üç oya sahip altı büyük kentinden birisidir bu, Olympos’tur. Şimdi tarihçilerden dinleyelim Olympos’un bir dönemini: “Tauros dağları yamaçlarında Zeniketos’un korsan kalesi bulunuyor. Olympos’u kastediyorum. Hem dağdan, hem kaleden bütün Likya, Pamphylia, Psidia ve Milyas görülebilir. Fakat bu dağ Isauricus tarafından ele geçirilince, Zeniketos kendini ailesiyle birlikte ateşe verdi. Korykos, Phaselis ve Pamphylia’da daha bir çok kent onundu; fakat tümü Isauricus tarafından ele geçirildi.” Strabon Geographika adlı eserinde böyle bahsediyor Zeniketos’tan (sayfa 202, C672/7). Aynı Strabon birkaç sayfa önce aynı Olympos’tan bahseder; birliği oluşturan 2 kentten en büyük altısı arasında yer aldığını ve üç oy hakkı olduğunu anlatır (sayfa 192, C665/3). Romalılıar için korsanlık, Hellenler için kendilerinden olmayan tüm milletler için kullanılan “barbar” sıfatı gibi bir şeydir aslında. Zeniketos’tan belki de özür dilemelidir insanlık tarihi, kimbilir? Belki Romalılarca katledilen döneminin bir –Rhodiapolisli- Opramoas’ıdır. Hepsi mümkün, ama Strabonun yazdığı Romanın tarihidir. Birkaç asır sonra, deniz yine Akdeniz. Limni adasında dünyaya gelen Hızır Reis, dört kardeşten biridir. Kardeşlerden İlyas Reisle birlikte deniz ticareti ile uğraşırken Rodos Şövalyelerine esir düşer Oruç Reis. Ne zaman ki kurtulur, ticareti bırakır korsanlığa soyunur. Bir süre sonra ticareti bırakıp Hızır Reis de katılır ağabeyine. İki kardeş Cerbe adasını üs tutup cümle Akdenizde talana başlarlar. 1516 yılında ganimet yüklü bir gemiyi Piri Reisin himayesinde Yavuz Sultan Selime gönderince başlar Hızır Reisin Osmanlı serüveni. İki kardeşi İspanyollarla yapılan savaşta öldürülünce Yavuz Sultan Selim adına para bastırıp, hutbe okutarak bağlılığını bildirir ve artık Cezayir Beylerbeyidir. Andre Doria karşısında dara düşen Osmanlı onu İstanbula çağırır ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından Hayreddin adıyla Kaptan-ı Derya olarak atandı (1533). Uzun yıllar Akdenizde dehşet saçan korsan Hızır Reis artık Osmanlı donanmasının başındadır. 1536'da daha güçlü bir donanmayla yeniden Akdeniz'e açıldı Barbaros, İtalya kıyılarını vurdu ve Ege Denizi'ndeki Venedik adalarını Osmanlı topraklarına kattı. 1538 yılında dünya denizcilik tarihinin en büyük üç savaşından biri kabul edilen Preveze savaşnda Andre Doria’nın büyük haçlı donanmasını bozguna uğrattı; bir tek gemisini bile kaybetmeden 128 haçlı gemisini sulara gömerken 29 gemiyi de ele geçirdi ve tarihte kendine ve leventlerine kalıcı bir yer edindi. Beşiktaştaki türbesinin önünden geçerken top atışıyla selamlanan Barbaros (barbarossa=kızılsakallı) Hayreddin Paşa ya da Akdenize dehşet saçmış korsan Hızır Reis. Benim yaş grubum iyi hatırlar; yıllarca çizgi film olarak izlediğimiz Vikingler kimlerdir? Ani şu burnunu kaşıyarak cin fikirler üreten bir velet ve “haydi yallah! Hop! Hop! Hop!” nidalarıyla kafamıza kazınan Vikingler. Barış elçisi mutlu denizciler mi? Iason ve Argonautlar gibi misyonu olan kaşifler mi? Yoksa dönemin ganimet yüklü İngiliz gemilerine musallat olan korsanlar mı? Selam olsun Zeniketos’a! Sizce tarihi kimler yazıyor? Hakan Tiryaki Vira Dergisi, 2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Tiryaki, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |