İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
“Kimsesizlik ne fena, ne acı. Bu miskin kediden başka var mı yanımda biri?” diye çığlık attı içinden. Kimse işitmedi,kedisi bile duymadı … Üstünü giyinip sokağa attı kendini, belki biraz yürümek bir nebze de olsa derman olurdu yalnızlığına. Avare gibi yürüdü Haydarpaşa’da. Çay bahçesine oturdu. Bir çay, bir sigara… Deniz daha maviydi bugün, iskeleye çarpan dalgalar da daha okkalı. Boş boş uzaklara dalıp gitmek ne hoştu onun için. Yan masasına oturan kadının çantası dikkatini çekti. Ne kadar da kırmızıydı. Kan gibi yoğun bir kırmızı. Kadına baktı. Tanıdık geldi sureti. ’Nerden tanıyorum bu kadını ben?’ diye geçirdi içinden. Gözünü hiç ayırmadan kadını süzdü. Çıkaramadı, hatırlayamadı. Kadın kalktığında hala arkasından bakıyor ve söyleniyordu? ’kimdi bu ya?’… Kadıköye doğru yürümeye başladığında hala kadını düşünüyordu. Eminönü iskelesi önünde bir sigara yaktı denize karşı. İskeleye yanaşan vapurların sesi ne kadar gürdü öyle. Simitçi bir çocuk dikkatini çekti. Biraz daha yaklaştı yanına. Tanıyordu bu çocuğu, evet tanıyordu, ama nerden tanıyordu? Daha önce nerde görmüştü ki? Ellerini bile çok iyi hatırlıyordu. Sesi de yabancı değildi. Ama kimdi bu çocuk? Çocuk tepsisini kafasına koyup “sıcakkk simiiiiiiitttt” diye bağırarak yol aldı. ‘kimdi bu çocuk ya, kimdi?’ 1 hafta önceden aldığı tiyatro bileti geldi aklına Haldun Taner Tiyatrosu önüne geldiğini fark ettiğinde. Saat 3te idi oyun.Başlamasına yarım saat vardı.Hiç yoktan iyidir edasıyla kapıyı açıp içeri girdi.Koltuğuna oturduğunda hala kırmızı çantalı kadını ve simitçi çocuğu düşünüyordu.Kimdi onlar? Sahnenin perdeleri açıldığında seyircinin kopan alkışı ile kendine geldi.Oyun başlamıştı.As oyuncu yavaşça sahneye girdi.Gözlerini kısarak bakmaya çalıştı oyuncuya.Çok tanıdıktı, daha önce görmüştü.Biliyordu onu.Ama nerden biliyordu?Hem adı neydi?Yüzündeki et ben’i bile görmüştü daha önce.Ama ne zaman? Sahneye sevgilisi girdi as oyuncunun. İşte, onu da tanıyordu.Kesin hem de,emindi.As oyuncunun suç ortağını da tanıyordu,öldürülen adamı da.Hepsini tanıyordu.Biliyordu o suretleri.Tanıdıktı,aşinaydı gözüne hepsi.Daha önce bir yerde görmüştü onları.Ama nerde?Kimdi bunlar? Bir hırsla gözlerini ovuşturdu. Kahkahalar atan seyircilere baktı,karanlıktı.Ama sesleri bilindikti,daha önce duymuştu.Yanında oturan yaşlı adama baktı dikkatle.İşte, oda tanıdıktı.Bir yerden tanıyordu onu da ama nerden.Daha önce nerde görmüştü bu yaşlı adamı?Bu salondaki herkesi tanıyordu,hepsini.Yüzlerini,ellerini,seslerini… ‘Allah’ım delireceğim, kim bu insanlar, nerden tanıyorum ben bunları?’Nefes alamadı,boğulacak gibi oldu.Dışarı attı kendini.Derin derin nefes aldı,yakasının üst düğmesini açtı.Etrafına bakındı; çehrelere, bedenlere, kıyafetlere…Her şey tanıdıktı,tanıyordu.Biliyordu hepsini ama nerden?Kimdi bu insanlar kimdi!!!!? Delirdiğini düşünerek hızlı hızlı evine doğru yürümeye başladı.Yürürken karşısına çıkan her kişiyi tanıyordu.Herkesi hem de…Sinirleri iyice bozuldu,kafasını önüne eğip daha da hızlandırdı adımlarını.Korktu,çok korktu. “Nerden tanıyorum bu kadar insanı ,ne zaman tanıdım hepsini.Benim kimsem yoktur ki,kim bunlar,kim?” diye yine çığlıklar atıyordu içinden. Apartmanına ulaştığında merdivenleri ikişer üçer çıktı.Aceleyle kapısını açıp şiddetle kapattı.Sırtını yasladı kapıya kendini artık güvende hissederek.Nefes nefese kaldığını fark etti, terlemişti.Göğsünün inip kalkışı yavaşladı.Soğuk bir duş almayı düşündü.Hayır, uyumak daha iyiydi belki de.Ya da napsaydı, karar veremedi.Salonun ortasında bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordu.Elini ayağını koyacak yer bulamıyordu. Odasına geçti. Kedisi hala minderdeydi, uyuyordu mırıldayarak. Yatağına oturdu önce. İzledi kedisini saatlerce öylece. Teri soğumuştu, nefesi normaldi, korkusu geçmişti. Doğruldu, kediyi kaldırıp kucağına aldı. “Bir bildiğim sen ol benim ey miskin. Yalnızca sen. Ne zormuş tanımak,ne fenaymış hatırlamak.Kimse olmasın kimsesizliğimizde.Bizim güzel kimsesizliğimizde…” diye çığlık attı içinden. Kimse işitmedi, kedisi bile duymadı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © aybike_umay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |