Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton |
|
||||||||||
|
Ülke; Almanya Mekan ; Mannheim Metrosu 5 yaşındaki Yeğenim Aybike’nin benden daha iyi olan Almanca’sına güvenerek Neckrau’dan Mannheim merkeze gitmek üzere metroya biniyoruz. Sistemin farklılığı ve dilimin eksikliğinden dolayı biraz panik biraz korku zor bela biniyoruz metroya. Çok kalabalık değil, biraz olsun rahatlıyorum her nedense. Aybike’yi cam kenarına oturtuyorum,yanına da kendim oturuyorum. Karşımızda da genç bir çift var. Siyahlara bürünmüş iki tane gotik. Çocuğun elinde bir hamburger var,arada bir ısırıyor.Bir yandan da sürekli bir ritm tutturmuş dizine vuruyor.Kız ise daha sakin. Yüzünde malımsı bir ifade ile sürekli yola bakıyor. Çocuk hamburgerden bir ısırık daha alıyor, yanağına ketçap bulaşıyor.Kız dönüp uyarıyor onu. Çocuk da nazlı bir edayla anlamadığını,göstermesini söylüyor.Kız gayet ciddi ve aynı malımsı haliyle çocuğun yanağını yalamaya başlıyor.Rüyamda uçurumdan biri beni itmiş gibi titriyorum. Gözlerim faltaşı gibi açılıyor.Elimi ayağımı nereye koyacağımı şaşırıyorum. Çocuk kahkaha atmaya başlıyor.Hoşuna gidiyor bu yalama yıkama işi.Sonra birden kızı kaldırıp kucağına oturtuyor. Kızda dünden razıymış zaten, hop oturuveriyor. Ve başlıyor erotizm filmi… Sanki kendim bir halt yiyormuşum gibi, ben kızarıyorum. Yanaklarım ateş saçıyor, kulaklarım çınlıyor duyamıyorum.Saniyeler sene gibi geliyor,geçmek bilmiyorlar. Etrafıma bakınıyorum,ben harici rahatsızlık duyan bir Allah’ın kulu yok.Herkes gayet normal.Kimi elindeki dosyaya göz atıyor,kimi yanındakiyle sohbet ediyor,kimi de yolu seyrediyor. Artık tahammülüm kalmıyor karşımdaki canlı porno filmine.Aybike’nin de elinden tutup kaybolmayı da göze alaraktan ilk durakta iniyoruz. … Sene ; 2009 Ülke ; TÜRKİYE Mekan ; Bahçelievler_Eminönü otobüsü Erken kalkmanın ve yoğun geçen bir günün ardından otobüse atıyorum kendimi.Kuruluyorum bir cam kenarına.Müzik çalarımda da sevdiğim müziklerin bir listesini yapıp yolun seyrine dalıyorum. Pek kalabalık değil otobüs. Tam derin düşüncelere dalmışken birden irkiliyorum.Otobüste bir bağırış çağırış.Hemen çıkarıyorum kulaklıklarımı.Üç sıra önümde oturan bir çifte şoförde dahil tüm otobüs veryansın ediyor.Bir teyze; -Sen erkek olsan zaten yanındaki kızı böyle bir duruma sokmasın ahlaksız! Yanımdaki genç bayan; -Ayıp efendim ayıp. Çoluk çocuk var otobüste. Gidin evinizde ne yapıyorsanız yapın,lakin biz sizin bu edepsiz hallerinizi izlemek zorunda mıyız yahu? Kocaman göbekli bir amca; -umuma açık yerlerde bu tarz hareketler hiç hoş değil,hiç. Şoför Bey; -ilk durakta indiriyorum sizi,ne halt yiyorsanız gidin başka yerde yiyin.Benim otobüsümde böyle davranamazsanız.Hatta durağı da beklemiyorum,aha da burada indiriyorum sizi.İnin çabuk,bir daha da gözüm görmesin sizi.Hiç ahlak namus kalmamış yav milletle. Her kafadan bir ses çıkıyor.Herkes şoför Amcanın davranışını takdir ediyor.Çift yüzlerinde büyük bir utanç ve Hande Yener’in ‘sana kırmızı çok yakışıyor’ adlı şarkısını anımsatan bir edayla apor topar iniyorlar otobüsten. Yanımdaki bayana soruyorum. -Pardon , ne oldu? -Ahlaksızlar,öpüşmeye kalktılar.Cık cık…Hiç olur mu böyle şey yahu? Yolcular birbirlerini destekleyici bir sürü laf dizini döktürmeye başlıyor.Otobüs adeta kadınların altın gününe dönüyor.Sükunet halinde kafamı ses hangi yönden gelirse oraya çeviriyorum ve büyük bir iştahla dinliyorum.Ne güzel cümleler,ne güzel duyuyorum öyle…Otobüsteki galeyan biraz dolsun diniyor,yüksek sesli konuşmalar fısıltılara bırakıyor yerini.Kulaklığımı takıp tekrar yaslıyorum kafamı cama. İçimden; -Heyy,güzel yurdumun güzel insanı.Heyy,benim ülkem,benim toprağım be.Senin kültürüne toprağına kokuna vatandaşına kurban olayım ben. Dünya hızından hiç ödün vermeden dönse de,globallik temel sayılsa da,batılılaşma en büyük özentilik olsa da,adetler gelenekler görenekler gericilik olarak sayılmaya çalışılsa da,modernizm başlığı altında kendi kültürümüzden uzak tutulmaya çalışılsa da…Yok babam yok!Sen bu vatanın öz ferdine ne yaparsan yap,ne sunarsan sun sahip olduğu ve muhafaza ettiği değerlerinden asla vazgeçmeyecektir.Şartlar ve olaylar ne olursa olsun karşılık olarak verilecek tepki her daim eşseldir. ‘Ar damarı çatlamış bir mekanda olup son model metroya binip konforlu bir yolculuk yapmaktansa;Haya sahibi bir ortamda olup eski sistem kaloriferli otobüs ile zıplaya zıplaya yol almayı tercih ederim.’ Kim Demiş Avrupa İnsani Medeni, Ne Edep Kalmiş Ne Haya çırılçıplak Bedeni, Açmaksa Bedeni Olmaksa Medeni, Desene Hayvanlar Dahada Medeni… Necip Fazıl KISAKÜREK
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © aybike_umay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |