Bilir misiniz bilmem? Hani bir söz vardır: 'Bülbüller baharda daha bir güzel öter' derler... Doğru mu dersiniz? O herşeyin filizlenip boy attığı, pür neşe içerisinde yeniden canlanmaya başladığı anda mı daha guzel oter bülbüller? Biliriz ki bülbül güle aşıktır. Gül tomurcuk olupta gözükünce bizim aşığın dile geldiğini düşünürsek, bülbüller baharda daha güzel öter sözünü tasdikleriz öyle değil mi? Gülün tomurcuklandığı baharı hepimizde biliriz. O içimizi neşeyle dolduran bahar... Bahar deyince insanın aklına her gün daha da bir ışıldayarak bulutların ardından bize merhaba diyen güneş gelir. Güneşin o güzelim ışınlarıyla ortalık canlanıverir birden... O ölmüş, hayata küsmüş ağaçlar, birden barışıverirler hayatla ve çiçek açıverirler... Yavaş yavaş dağların üzerindeki kar, yerini muhtesem bir yeşilliğe bırakır. O güzelim çiçekler bize baharda merhaba deyiverirler. Kuzular olabildiğine özgür gezinirler güzelim otlaklarda... Bazen o minik burunlarına konan bir kelebek rahatsız eder onları ama; olsun onlar koşup zıplamaya devam ederler... Sanki bu hayata hiç veda etmeyecek kadar mutludurlar bir o kadar da neşeli...Peki ya bizler? Bahar bütün kâinatı etkilediği kadar biz insanoğlunu da etkilemez mi? Hele birde uzun bir kış dönemi yaşamışsak baharı nasıl da özlemle bekleriz. Çoğumuz kendi kendimize söz veririz, yeni bir döneme başladığımıza dair... Herşey ama herşey daha iyi olacak
tır; artık... Ne zamandır yapılması istenen ancak bir türlü yapılamayan işler, baharı bekliyordur; gerçekleşmek için... Bir sürü planlarımız vardır; bahara dair... Her gün güneşin pasparlak ışınlarıyla yatağımızda uyanmak, başka türlü bir zevk verir bize. 'VAY BE! YAŞAM NE DE GÜZEL' deriz... Öyle değil mi? Kısacası bahar yaratılmış olan her mahluk gibi biz insanlar içinde bir nevi yeni bir başlangıçtır...
Peki dostlar. Ya hayatımızın baharı? Hayatımızın baharı da bu anlattığımız bahar kadar renkli midir? Hiç olmaz olur mu diyorsunuz şimdi içinizden biliyorum... Şöyle çocukluk döneminden yeni yeni gençliğe adım attığımız zamanları hepimizde biliriz. Bir çok ideallerimiz, hedefimiz, umutlarımız vardır... Hayatta attığımız önemli adımlardan biridir gençlik... Yarınların umudu; bugün kü gençlerdir denir. Öyle ya... Şöyle bir kurcalayın zihinlerinizi... Gençlik adına ne fikirleriniz, ne idealleriniz var; ya da vardı? Gençken hersey daha kolay geliyor öyle değil mi? İçimizde bitmez tükenmez bir enerjiyle uyanır ve bunu nereye sarfedeceğimizi bilemeyiz. Aklımızın almadığı seyleri dahi gerçekleştirebileceğimizi farzederiz.. Öyle şeyler fışkırır ki benliğimizden, adını biz bile koyamayız... NE MUHTEŞEM BİR HEDİYE ŞU GENÇLİK... Hayat adına ve hatta yapılması gerekenler adına bu bize verilmiş bitmez tukenmez enerji... Gençlik hoştur, muhtesem bir hediyedir de önemli olan bize sunulmuş bu muhteşem hediyeyi nasıl kullanılacagını bilebilmektir. Nasıl ki bir bilgisayarın kuruluş düzenini ve programlarını bilmediğimiz sürece ondan yararlanmamız mümkün değilse, gençliğide o muhteşem hediyeyide düzenli ve programlı kullanmasını bilmessek ondanda yararlanmamız o derecede mümkün olmayacaktır. Gençlik adına zor olan bir sey varsa o da içinden gelen enerjiyi bir yerlere harcayamamak olsa gerek. İçten gelen enerjinin doğru yere aktarılamaması ile o enerjinin ne önemi kalır ki? Hayatında tomurcuk safından, olgun ağaç modeline geçmiş bilir kişilerden şunu duyarız hep -Gençken hersey tozpembedir, ama hayat umuldugu kadar toz pembe değil... Doğru... Hayat toz pembe değildir ama siyahta değil... Aslına bakarsanız insaniyeti içine sindirebilmiş her insan için hayat ne olursa olsun güzeldir. İnsan herşeye olumlu yönden bakabildiği sürece gençtir. Peygamber efendimiz '-Benim ümmetimin en hayırlı gençleri, yaşlılara benziyendir' ; buyuruyor. İlk duydugumda önemini kavrayamadığım bu hadis-i şerifi fikir dünyamda inceledikçe çok önemli oldugunu anladım. Aslında öylesine güzel bir mesaj ki bu bizlere... İlk başta kılık, kıyafet, davranış olarak düşündüğüm yaşlılara benzemek hususunun perde arkasını çöezbilmek az da zamanımı almadı. Tabi bu sadece benim düşünce prizmam. Öylesine güzel bir ölçü koymuş ki o güzelim Nebi... Gençliğin bitmez tükenmez bir enerjisi var. Bunu hepimizde biliyoruz. Peki ya düşünceler... Gençlerin düşünceleri genelde daldan dala konar. Kendimden tecrübeliyim bu konuda... Ama hadis_i şerifte belirtilen önemli nokta daha sonra okudugum kitaplardan ve uzun düşüncelerden sonra tek cümle ile şöyle özetlenebilir. Önemli olan gencin kendi bitmez tükenmez enerjisine sahip çıkıp,fikir olarakta olgun ağaçlar (yaşlılar) gibi düşünebilmesidir. Ya da değişik bir ifadeyle, gençliğin o muhtesem enerjisini boş arzu ve heveslerle değil; olgun bir ağaçkende beğenebileceği bir ideale harcamak, en güzeli olacaktır. Siz ne düşünüyorsunuz? Biraz zor gözükebilir ama asla imkansız değil... Hiçbir şeyin imkansız olmadıgı gibi... Lütfen unutmayın.. UMUTSUZ YAŞAMAK SUSUZ YAŞAMAKTIR.. GENÇLİK ADINA ALDIĞINIZ KARARLARI ERTELEMEYİN