..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > Salih Kurt




7 Eylül 2002
Saklanmak Sonsuzluğa  
Salih Kurt
Daha fazla suya gereksinimi vardı şimdi. Babasının son sözleri çakıyordu başında: ?Hayata dair yazılan mektupların hepsi adreslerine ulaşır...?


:BJHI:
     Günlük rutin işlerini yapmış ve bitirmişti beş dakika önce. Kalabalık kaldırımlarda yol alıyordu şimdi. Gözlerini çocuksu bir tavırla dikmişti yere ve öylece yürüyordu. Beyninin derinliklerinde Bob Marley konserini usulca devam ettiriyordu. Uzaktan, traji-komik biçimde sıradan bir çizgi roman karakterini andırıyordu tavırları. Ve tek bildiği canının sıkkın oluşuydu. Sıkıntısını taşların çizgilerine basmayarak gidermeye çalışıyordu belki.
     
Ayakları parka doğru sürüklüyordu onu. Parka geldiğinde serin ve hafifçe esen rüzgara rağmen ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı usulca. Çimlerin üzerinde yürüyordu şimdi. Babasından öğrenmişti bu yöntemi altı yaşındayken. Babası ona ?Yeşili sevmeyenin kalbi yoktur? derdi hep. Hem rahatlardı bu şekilde canı sıkkın olduğunda hem de hatırlardı babasını. Yürürken ayağına çarptı bir şey. Eğildi ve baktı ne olduğuna. Bir zarftı bu. Bembeyazdı belki bir zamanlar. Şimdiyse çimenlerin yeşili ve tozlu ayak izleri bulaşmıştı üzerine. Üzerinde yoktu gönderenin adı. Sadece bir pul yapıştırılmıştı üzerine eğrice. Kısa bir adres vardı birde. ?Issızlık Parkı, her gün oturduğum yer? yazıyordu adres yerine. Tiz bir kahkaha attı ve meraklanmaya başladı. Eğildi ve oturdu nemli çimenlerin üzerine.
     
Usulca açtı zarfı, onu incitmek yada uyandırmak istemiyormuş gibi. Gözetleniyormuş hissine kapıldı ve utançla bakındı etrafına. Ama bulamadı onu gözetleyeni. Hemen kovdu böylece bu fikri kafasından. Bir sayfa saman kağıt çıktı zarftan. İğreti bir yazı vardı üzerinde. Sağ üst köşeye tarih atılmıştı yine bu iğreti yazıyla. Birden şaşırdı ve bir şeyler arıyormuş gibi etrafına bakındı. Yaklaşık bir sene önce yazılmıştı mektup. İmkansız geldi bu ona, sağlam kalmasına şaşırdı mektubun. Merakı iyice artmıştı şimdi. Bir isim aradı çabucak gözleriyle. Kağıdın sağ altında ?Sevgili Dostun,? yazılıydı sadece. Kağıdı arkasını çevirdi umutlanarak ama bomboştu. Okumaya başladı mektubu:

     ?Geçenlerde ne yaptım biliyor musun, tek sevdiğim, tek dostum? Bekledim seni yine aynı yerde. Seni böyle ölesiye seviyorken anlayamadım neden beni bu kalabalık dünyada tek başıma bıraktığını. Oysa her gün buluşurduk seninle hep bu yerde, bütün dünyaya ?bakın biz de yalnız değiliz? der gibi. İnsanlar geçerken bizim yanımızdan ilgiyle bakarlardı bu samimiyetimize. Bazıları ilgilenmeye çalışırdı seninle ama sen yüz vermezdin onlara, çevirirdin başını bütün asaletinle. Bir gün seni elimden alacaklarından korkardım...
     Sensizken neler yaptım biliyor musun, tek dostum, tek sırdaşım? Her gün bekledim seni yine burada. Gelip o güzel şarkılarını söylemeni bekledim kulağıma. Oysa sen yoktun, belki de umurunda değildim artık. Belki göreceğim cesedindi belki de görecektim seni bir başkasının kolunda. Ama yüzleşmeliydim her ne olursa olsun seninle.
     Bir sonbahar günü tanışmıştık seninle. Belki bunları da unuttun şimdi. Üşümüş ve açtın. Usulca sokulmuştu yanıma tam burada ve paylaştın bir sokak satıcısından aldığım simidin son kırıntılarını benimle. Sen şarkılarını söylüyordun hep kulağıma, ben sana yalnızlığımı anlatıyordum. Sen çok umursamazdın ilk zamanlar yalnızlığıma ama sonra sen de anlamış olacaksın ki randevulaşmadan, hava bültenlerinin yalanlarına aldırmadan her gün buluşuyorduk burada. Soğukmuş hava, kimin umurunda?
     Ve o şarkıların sevgili dostum. Hiçbir zaman çözemedim manasını belki ama hep dinledim ilgiyle. Beni başka dünyalara götürüyor, bana yalnızlığımı unutturuyordu anlamsız notaları. Hiçbir radyo istasyonunda rastlayamıyorum o şarkılarına ama inan bana hep içimde notaları. Hatta söyleyip duruyorum bazen kendi kendime. Beceremiyorum ya...
     Sen beni vedalaşmadan, tek kelime etmeden terk ettikten sonra hep başkalarını benzettim sana. Koştum yanlarına hep ama kaçtılar benden anlamsızca. Belki de yalnızlıktan uzaklaşmak korkutmuştu sendi. Karar vermiştin en sonunda sürekli yalnız kalmaya. Senin türündekilerin anlamsız sürülerine uymamandan belliydi zaten en sonunda böyle olacağı. Kendi yalnızlığına giderken beni de yalnız bırakmıştın, koparmıştın bir parçamı, kalbimi pençelerinle kavrayıp sıkmıştın günlerce.
     Yalnızken neler yaptım biliyor musun, tek katilim, tek dostum? Düşündüm günler boyu seni burada beklerken. Sorguladım kendimi günlerce, yalnızlığımı sorguladım sen olmadığın zaman. Oysa sen bir anda gelsen değişecekti her şey, yine mutlu olacaktım, unutacaktım umutsuzluğumu. Belki de benim hatamdı yalnızlığım. Bir serçeye ?sana- verdiğim sevgiyi, verdiğim değeri verememiştim hiçbir insana hayatım boyunca. Belki bu yüzden soğudu insanlar benden. Bazen denedim insanların arasına karışmayı. Ama bildiklerinden daha fazla konuşmaktan başka bir şey yapmıyorlardı günler boyu. Bulamamıştım o sevgiyi onların içinde, bulamamıştım o şarkıları onların konuşmalarında, bulamamıştım o sessizliği ben konuştuğumda...
     Bir gün bana döner misin tek dostum??

     Yazılanları tekrar tekrar okudu. Her okuduğunda daha da şiddetlendi göz yaşları. Kucağına bıraktı mektubu. Öncekinden daha güçsüzdü şimdi bütün bedeni ve titriyordu omuzları. Avuçlarıyla kavradı ve sıktı çimenleri. Yağmur yağıyordu şimdi. Islak başını kaldırdı gökyüzüne. Daha fazla suya gereksinimi vardı şimdi. Babasının son sözleri çakıyordu başında: ?Hayata dair yazılan mektupların hepsi adreslerine ulaşır...?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve arkadaşlık kümesinde bulunan diğer yazıları...
Saklanmak Sonsuzluğa

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tuval
Eski Bir Anı
Kış Aylarında Gözler
Ölen Ağaç

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Fırtına Ve Balıkçı [Şiir]
Senin adın neydi? [Şiir]
Üç Çizgi [Şiir]
Düşler Kentinde Bir Kız [Şiir]
Bir Dünyanın Damarları [Şiir]


Salih Kurt kimdir?

Delidir biraz

Etkilendiği Yazarlar:
Umberto Eco, H.P.Lovecraft, E.A.Poe, William Gibson


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Salih Kurt, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.