..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > E. Asım Öztürk




10 Mart 2010
Farklı Bir Gün…  
Günler de farklıdır, insanlar benzeri…

E. Asım Öztürk


Konteynerlerin birinden diğerine koşturuyor birkaç genç. Zor çektikleri yüklerine yenilerini ekleyebilme telaşındalar. Bir adam: “Çöpleri dağıtmayın çevreye” diye bağırıyor. Çocuklardan büyük görüneni: “Dağıtmıyoruz amca, topluyoruz” diyor, sakin.


:BAFE:
Saatler hızla ilerliyor. Bazıları “tik-tak, tik-tak”, bazıları sessiz.

Yükseklerdeki bulutlar daha bir hızlanmış sanki… Bir aceleciliğin telaşlı koşturmaları arasında, yağmur bulutları göze çarpıyor. Belli ki daha çok yolları var. Yağmurlarını taşıyor, aşağılardan özlemle bakınıp-bekleyenlerine…

Bahçelerde kediler-köpekler koşturuyor, açılan tanıdık kapılara. Kaplar konuyor alıştıkları köşelere. Yeni günün kahvaltıları başlıyor mırıltılar, kovalamalar arasında.

Çocuklar sokağa koşarken araçlar hızlanıyor sokak boyu. Pencerelerden, bahçelerden kızgın söylenmeler duyuluyor: “Otobanda mısın? Biraz yavaş.” Çocukların sesleri arasında, uyarılar zor duyuluyor.

Apartmanları kuşatmış küçüklü-büyüklü, ekonomik-lüks araçlar sokak boyu, art arda, iç içe…

“Girişime neden park ettin?” tartışmaları yaşanıyor, birkaç apartmanın önünde. Sesler yükselirken, yumruklar sıkılıyor. Biri diğerinin üzerine yürürken, araya girenler kavgaları önlüyor.

Konteynerlerin birinden diğerine koşturuyor birkaç genç. Zor çektikleri yüklerine yenilerini ekleyebilme telaşındalar. Bir adam: “Çöpleri dağıtmayın çevreye” diye bağırıyor. Çocuklardan büyük görüneni: “Dağıtmıyoruz amca, topluyoruz” diyor, sakin. Adam: “Çöpler alınalı bir saat olmadı, bir şey yoktur zaten” diyor, bu kez. Çocuk iki büklüm konteynerin içine sarkmışken yanıtlıyor: “Ooo, bir saatte neler atmışlar buraya amca. Gel sen de bak istersen” Adam sinirleniyor: “Ne bakacağım çöpe!” Kenarlarına ekmek dolu poşetler tutturulmuş konteynerlerden kediler fırlarken, uzaklaşıyor adam.

Sokağın son metreleri artık. Caddeye yaklaştıkça sesler çoğalırken, uğultulara dönüşüyor.

Cadde o gün sağlı-sollu sıralanmış kamyonetlerle daha kalabalık. Semt pazarına gelen satıcıların kamyonetlerine itiraz edenler de öyle. Üç-dört grup tartışıyor. Sözler ağırlaşıp küfürlere dönüşürken, bir polis otosu görünüyor güney yönünden.

Cadde doksan derece sağa-sola dönüp ana caddeyle karışırken, uğultular, gürültülere dönüşüyor.

Sadaka isteyenler sıralanmış cadde boyu. Yaklaşanlara yüksek sesle, duymak istediğini düşündüklerini söylüyorlar. Para verenler için, ayrıca dualar sıralanıyor.

Dört yol her yerden kalabalık. Işıklar yanıp sönerken, birkaç bekleyenin arasından bekleyemeyenler fırlıyor dört bir yandan. Korna sesleri küfürlerle karışıp yankılanırken, kulakları tırmalayan ani fren sesleri, çığlıklar duyuluyor.

Bulutlar bir azalıp bir çoğalırken, güneş hissettirmeye başlıyor kendini. Hafif giysili olanlar gülümsüyor; yağmurluk, mont, ceket giymişlere… Bakışlar sertleşiyor, karşılıklı…
Aniden hafif, serin rüzgâr esmeye başlıyor. Gülümseme sırası değişirken, küçümser bakışlara dönüşüyor kimi gözlerde.

Hafif çöpler uçuşuyor sekiz bir yanda. Ağırları ağırdan alıp, ağırlıklarını duyuruyor yuvarlanma sesleriyle.

Minibüsler durup kalkıyor, kendince müsait yerlerde. Kornalar bağrışmalara, küfürlere dönüşürken el frenleri çekiliyor. Üzerine yürüyor bazıları, diğerlerinin. Bir karmaşadır başlıyor.

Kulağı küpeli tanıdık köpekler koşturuyor yine. Erken davranıp ödülünü alanların acelesi yok. Ağızlarındaki kemiklerle yaşadıkları yerlere dönüyorlar sakin adımlarla, kuyruklarını sallamayı unutmadan. İnsanların kimi laf atıyor, kimi uzağından geçerken, çoğu umursamıyor.

Markette üste bir kuruşunu isteyen bazı müşterilerle kasiyerler, sıradakilerin sabırlarını tüketiyor…

Kaldırımdaki kadın çocuğuna süt parası istiyor. Bir adam, marketten süt almayı öneriyor. Kadın başını öne eğerken, “ben alırım abi” diyor. Adam başını iki yana sallarken, gelip geçiyor ilgilenen-ilgilenmeyen insanlar.

Açık otoparkın görevlisiyle, para vermek istemeyen bir sürücü tartışıyor. Görevli para almasının görevi olduğunu, sürücü “ben de belediyedenim” diyor. Birkaç kişi çevrelerinde bakışıyor, sırıtarak…

Yaşlı bir adam karşıya geçmeye çalışıyor. Bastonuna dayanıp birkaç adım atıyor, hızla gelen araçları geçemeyince geri koşturuyor. Söyleniyor, soluk soluğa.
İnsanların çoğu bakınırken, bazıları gülüyor. Bir genç, “yardım ister misin amca?” diyerek yaşlı adama doğru yürürken kızgın, gülenlere bakıyor,

Yedi-sekiz yaşlarındaki bir çocuk kaldırıma oturmuş, gözleri yaşlı. Annesini kaybetmiş pazarda. Ayakucundaki iki poşetle oynarken, “bu yoldan gelmiştik pazara” diyor, neden ağladığını soranlara.

Bir minibüs ters yola giriyor. İri yarı bir sürücü otomobilinden inip minibüse doğru yürürken trafik kilitleniyor. Bir trafik senfonisidir başlıyor; baştan sona gürültülü, kornalı, küfürlü, kavgalı.

Tren yolu alt geçidi yakınken, bir tren geçiyor üstünden. Kendine özel ritmik sesleriyle yüzlerce yolcusunu taşıyor, gitmek istediklere yerlere.

İlk damlalar yeryüzüne kavuşurken bir koşuşturmadır başlıyor, sekiz bir yanda. Yoğunlaşan iri damlalarla birlikte trafik hızlanırken, iyice karışıyor. Adımlar koşmalara dönüşürken dükkân önlerinde, pasajlarda sıralanıyor insanlar.

Yağmurun sesi bastırıyor tüm sesleri. Bir anda ortaya çıkan şemsiye, yağmurluk satıcılarının sesleri duyuluyor ardından.

Derecikler derelere dönüşüp akmaya başlıyor yokuş aşağı, tren yolu alt geçidine, meydana doğru. Çok geçmeden cadde su caddesi olurken, karşıya geçişler için geçitlere yöneliyor insanlar.

Bir gün, farklı bir gün daha akşamı karşılamaya hazırlanıyor.

Fark nerede, farklı olan ne mi? Fark, günün tarihinde… Altı mart, günlerden cumartesi ve yıl 2010, ama milattan sonra 2010…


Mart 2010, İstanbul
Ertuğrul Asım Öztürk



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kentler…
Yaşasın, Eyvah Yağmur Yağıyor…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Neanlar (1) [Öykü]
Elsa… [Öykü]
Neanlar (2) [Öykü]
Yaratıcıların İzinde (1) [Öykü]
İz Bırakmak… [Deneme]
İz Bırakmamak… [Deneme]
İz Sürmek… [Deneme]
Dönüm Noktaları… [Deneme]
Merhaba Yeni Yıl [Deneme]


E. Asım Öztürk kimdir?

Dünya benim için dönmüyor. Güneş benim için doğmuyor. Dünya, dönmesi gerektiği için dönüyor. Güneş, doğması gerektiği için doğuyor.

Etkilendiği Yazarlar:
Edebiyattan müziğe, resimden karikatüre, sayıları çok fazla.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © E. Asım Öztürk, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.