İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Bendeniz doğayı çok severim. Gündüz olsun, gözüm masmavi, kimi zaman parça parça beyaz olan gökteki o engin denizde; gece olsun, karanlığın içinde sönük de olsa parlayan cesur yıldızlarda veya tüm heybetiyle insanları cezbeden aydadır. Sık sık yaparım bunu. Kimi zaman 15 saniye, kimi zaman 15 dakika boyunca ayırmam gözlerimi gökyüzünden. O kadar tutkunum gökyüzüne. Bu tutkunluğuma rağmen, sağolsunlar, arada bir haylazlık yaparlar. Bu haylazlıkları hep ben ayrılığın hüznünü yaşarken yaparlar. Nasıl mı? Onu da anlatayım. Aşığımdır, sevdiğimi düşünürüm saatlerce. Tabi düşünürken genelde gözlerim açıktır. O güzel düşüncelere dalıp giderken farkederim; zihnimde böyle güzellik varken, gözler çirkin duvarlara boş boş bakmaktadır. Renk yok, estetik yok, bir ahenk yok... Daha önce de belirttiğim gibi doğayı severim, aklıma bir fikir gelir, derim kendime neden tutkunu olduğum iki güzelliği birleştirmeyeyim diye. Kalkarım ayağa, açarım pencerelerimi, derin bir nefes çekerim mis gibi çam kokan, insana ferahlık veren havadan ve başlarım gökyüzünü seyretmeye, bir yandan da sevdiceğimi düşünmeye. Öylesine güzel gelir ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmam. Gel gelelim haylazlık kısmına... Başa ayrılık geldiği an, düşünceler alır beni benden. Bir yanda hüzün, bir yanda hayal kırıklığı. "Ee, n'apacağım?" diye düşünürken aklıma tutkunu olduğum gökyüzünden teselli bulmak gelir ve başlarım seyirlere. Bir noktayı atlamış olurum tabi, zamanında aşkımı da gökyüzüyle birleştirdiğimi. Hınzır yıldızlar, hafif hafif dalgalanan ışıklarıyla göz kırparlar dalga geçercesine. Ay da pis pis sırıtır bana. İlle de hatırlatacaksınız yani. Beni şu zor günlerimde daha da dibe batırmaya çalışmayın, azcık yardım edin yahu. Yok, illa alaya alacaklar beni. Düşene bir de sen vur, vur bana, zaten dibi boylamışım... Ah ah, nedir sizden çektiğim ve kim bilir ilerde daha neler çekeceğim sizin yüzünüzden... Haytalar, haylazlar, hainler sizi... Siz, başımın tatlı belaları, ah ah...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmed Cavid Barkçin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |