Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Torun dedesine sorar: “dede insan ömrü ne kadar?” dede cevap verir. “bir ezanla bir namaz arası.” Torun bir anlam veremez dedesinin cevabına “nasıl yani?” der. Dede açıklar: “bak yavrum, insan doğunca ilk iş kulağına ezan okunur, ölünce de son iş olarak ona namaz kılınır, işte insanın ömrü bu ezan ve namaz arasıdır.” Şu an bu yazıyı okuyorsak demek ki; ezanımız okunmuş. O zaman geriye namazımızın kılınması kaldı. Ölüm kelimesini duyunca hiç suratımızı buruşturmayalım öyle, başlanan her şey nihayetinde bitmez mi? Bir takvimin yaprağı nasıl da her gün birer birer eksiliyor ve sonu geliyorsa; günler de birer birer eksilip; ömrümüzü bitiriyor. Bakın işte bir güne daha başladık ve bitiriyoruz. Geçirdiğimiz her gün bizi bir adım daha uzaklaştırıyor dünyadan ve yaklaştırıyor namazımıza. Evet, bundan kaçış yok, Allahu Teâlâ öyle buyuruyor: “ Her nefis ölümü tadıcıdır.” Ölüm nihayetinde har kulun kapısını çalacak. Peki ya sonrası? Bunu hiç düşündük mü acaba? Dünyada bize güvenen insanları mahcup etmemek için ya da onlara karşı mahcup olmamak için uğraştığımız gibi, Cenneti bizim için yaratmış ve bize dünyada da sayısız nimetler vermiş olan Rabbimize mahcup olmamak için de hiç uğraştık mı? Dualarımızda hep Cenneti isterken, fiillerimizi de ekledik mi dualarımıza? Yoksa yan gelip yattığı halde zengin olma hayalleri kuranlara gülerken, biz de onlar gibi yan gelip yata ya da Cennete mi talip olduk? Aslında her insan dünyada da Cenneti yaşamak ister ama bunu hiç kimse başaramaz. Çünkü her insanın hayatında mutlaka eksik bir şeyler vardır. Mesela zenginizdir ama tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmışızdır, ya da mutsuz bir evliliğimiz olabilir ya da mutlu bir evliliğimiz vardır ama bu kez de evlat sevgisinden yoksun olabiliriz, ya da hem mutlu bir evlilik hem de evlat vardır ama bu kez de geçim sıkıntısı bükmüştür belimizi. Vs. vs. vs. Yani illa ki bir eksiklik vardır hayatta… Dünyada Cenneti aramak boşuna, çünkü onun adresi belli. Buralarda boşuna oyalanmayalım. “afedersiniz buradan Cennete nasıl gidilir? Diye soran varsa eğer, cevap:”NAMAZLA.” Biraz daha açarsak eğer; bak kardeşim herhangi bir işle uğraşırken bir ezan sesi duyarsın bu sese uy bulduğun ilk camiden içeri gir, cemaatin arasına karış ve namazı kıl. İşte bu düzen üzerine hayatına devam et. SON DURAK CENNET. Ben bir namaz gönüllüsüyüm ama kıldığım namazları dört dörtlük ve cenneti garantiledim sanmayın. Ben sadece yapmam gerekeni yapıp kılıyorum namazımı, icabet ediyorum Rabbimin davetine. Daha sonra O’na teslim ediyorum namazlarımı, dara düşeceğim o kıyamet gününde geri almak üzere. Ve umut ediyorum rahmetini Rabbimin çünkü başka da çarem yok ve istiyorum ki; hiç kimse namazsız dönmesin Allah’a. İstiyorum ki; hiç kimse başı önde çıkmasın Yüce Huzura. Rabbimiz bizi pek çok şeyle sevindirirken; biz neden şeytanı sevindirelim. Bırakalım da şeytan yandaşlarıyla cehenneme giderken biz salih kullarla cennete gidelim. Bu yazının sonuna en güzel şu sözler yakışır sanırım. Ey kul etme dünya nazı, kıl namazı. Sonra kılarız diyenin dün kılındı cenaze namazı. Namazımız kılınmadan, namazımızı kılalım…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ayşe kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |