Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Günün batışı ile kalabalıklardan uzaklaşmış aynı klişeleri yemin saymış iki tane çaresiz yer ediyor beynimde. Her yere düşüşte en az sızlanan kahraman sayılıyor ve "hayal" adı verilen gerçeğin teorik kısmına adapte oluyor iki çaresiz. Belki bir temizlik adıdır hayal. Öyle olsa dahi bu temizliğin ardında bıraktığı çaresiz ve kahverengi iki tortu onlar. Yan yana uzanmış aynı tavanın farklı çatlaklarında derman aramaktayız. Yorgan çenemize kadar gelmiş, çaresizlik paçalarımızdan boşalıyor. Gözlerimizi çok az kırpıyoruz, birbirimize hiç bakmadık, bakmıyoruz. Karanlık can sıkıntısı gibi duruyor bu gece. 18:03'te kalkan bir gemi ile ruhunu peşkeş çekiyorsun güneşin gittiği bir yere. "Ne düşünüyorsun?" diye soruyorsun. Hayal gibi diyorum. Hayal gibi bu yaşadıklarımız. Sadece seni ben seslendirmiyorum. Gerçekmiş gibi konuşmaların. Yani rüyalarımdaki gibisin. Ama bu hayatın da birinin hayali olduğunu göz önüne alırsak hiçbir farkı yok yaşadıklarımızın kenarı ısırılmış bir hayalden. Bazen kalabalıklarda yürürken hayal kurarım senin üzerine, yüreğimin üstünde oynanıyor bu hikaye. Seni seslendirirken daha düzgün seçiyorum kelimeleri. Bense sürekli bir kekemeyi oynuyorum. Aşık olan sefil adam misali. Ama bu yaptığım çoğu insan için delilik ibaresi olduğu için içten içe seslendiriyorum konuşmaları. İkinci yastığımın yerinde sen yatıyorsun. Adlarınız aynı ama senin boyun biraz daha uzun. Ayrıca yastığım sen gibi kokmuyor. Konuştuğun zaman sesin yankı yapıyor. Ben seslendirince bu kadar gerçekçi değil işte. Pek bir farkı yok anlayacağın. Yüzünde anlam veremediğim bir tebessüm var. Bir gidişin karşı konulmaz gururu kemirmiş içini sanki. Uyku ile harap etmek istemiyorum bu zamanı. Seni seyredebilirim mesela. Kayıp giden gözler arasında bazı yeminlerim sıkışıyor. Elim mahkûm sen yerine başka bir yastığa sarılmaya. Öyle yapıyorum aslında. Elini tuttuğumu hayal dahi edemiyorum. Bu bir temizlik ise demiştim, ellerimiz kirli kalıyor sevgilim. Daha da gerçekçi olmaya başlıyor her şey. Sen yavaşça sokuluyorsun yanıma. Dışarda büyük bir tipi var. Kar yağıyor usulca ve poyraz esiyor bu gece. Camdan dışarıya bakıyorum. Kar taneleri yere düşüyor, poyraz alıyor bir daha vuruyor yere, bir daha, bir daha ve bir daha... Poyraz gibi insafsızsın sanki. Camların arasından sızan rüzgar sesi ninni gibi geliyor. Göz kapaklarının üzerine bir gidiş oturdu senin. Dalıyorsun adını dahi bilmediğin diyarlara. Gece soğuk Gece mavi Gece titriyor Sela sesi var. "Namaz" diyor imam, "uykudan hayırlıdır". Bilirsin severim sabah ezanı dinlemeyi. Sen uyurken usulca terkediyorum yatağı. Ama seni değil, sakın yanlış anlama. Dinliyorum ezanı ve dua ediyorum. En günahsız gecelerim şahittir en berrak dualarıma. Sen daha rahat uyu şimdi sevgilim. . . . Sabah uyandığımda yanımda olmadığını görüyorum fakat algılamam biraz zaman alıyor. Apar topar gittiğin belli üstümü açık bırakmışsın ve annemin de küçükken öğütlediği gibi "Üstü açık yatarsan gece üzerine kar yağar." buz tutmuş her yanım. Gözlerim odayı talan ediyor bir iz, bir ışık bulmak için. Beyaz bir kağıt var masada. İşte orada duruyor yarım bıraktığım şarabın yanında. "Sana karalamışt..." diyerek üstünde durmuyorum. Aslında gözlerim biraz fransız kalıyor. Çünkü onlar aslında seni hiç görmediler. Bir fotoğraf karesinde gördüler belki ama mimiklerinle yüzünü hiç bağdaştıramadılar. Bu yüzden yaşla uğurlamıyorlar. Başka bir iz olmalı diyorum, sağı solu kolaçan ediyorum ve buluyorum mavi bir kağıda gazete harflerinden bıraktığın "Hoşçakal" yazısını. Galiba yazanın kim olduğunu bulamamam için böyle bir yöntem seçtin. Harfleri yapıştırırken de eldiven takmışsın. Bu profesyonelliğin karşısında sessiz kalıyorum. Ama yüreğim öyle değil. O yüzünü de gördü, mimiklerini de gördü, gülüşünü de. Yüreğime ağır geliyor bu gidiş. O da haklı aslında "ölmek istiyorum" diye yakarışlarına bir tek o şahit oldu. O da haklı... Bir serinin bitişini belgeler gibi katlayıp cüzdanıma koyuyorum delilini. Bir gün dönsen bile sana öğrettiğim gibi; "Aşk vida mı ki çıkarıp tekrar takasın?" diyeceğim. Bu cümleyi kendine de söylediğin için algıda sorun çekmeyeceksin. Ve ben Cebimde Sol gözü kör Bir gece ile Sevmiş Biri Olarak Kalacağım Sadece Sevmiş
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İrfan Kurudirek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |