Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Aşkın sonsuzluğa açılan kapısını aralarken, kendime dönük koridorlarında yalnızlığımın, ben ayrılık acılarımın üzerini örtmeyi unutmuş yatıyordum kimsesizliğimle beraber, böyle bir gecede kış ürperten bakışlarıyla girmiş penceremden. O gecenin sabahıydı yastığım ıslaktı uyandığımda… Güneş o solgun ışığı ile belirginleştirirken kimsesizliğimi, gözlerimi açtım ve seni gördüm. Aşka yakalanmıştım, bu vakitsiz hastalık ömrüme bir bahar daha getirdi ardından, ben sana tutuldukça dalları yeşeriyordu ağaçların, toprak yeşile karışıyordu gözlerin gözlerimdeyken, güneş iç ısımızın artmasına özenmiş olacak ki daha bir yakıcı değmeye başladı tenimize… Ellerinin kaçamak dokunuşlarının avuçlarımda doğurduğu ısı, gözlerimin ıslanmasına neden oluyordu çapkın bahar günlerinde ve bu kaçamak dokunuşlar sert geçecek bir kışın ilk habercileri olmuşlardı. İlk o zaman anlamıştım ben ısınmak için yeniden kimsesizliğime sarılacağımı; oysa yanımdaydın tenin tenimdeydi ve gözlerimiz denizde yükselen ay’a bakarken doluyordu, deniz o ılık meltemleri ile siliyordu gözyaşlarımızı. Kumsaldaydık ve kara bu ılık meltemlere inat serinletiyordu sanki yüreklerimizi, sanırım en çokta bu yüzden düşünüyordum gözyaşlarımızın bu hüzne aykırı dökülmesinin uzun sürmeyeceğini. Sana şiirler okuyordum ve ıslak gözlerim titretiyordu sesimi, sadece titrek sesimle okuduğum şiirler bozuyordu sessizliğimizi birlikteyken gözlerimiz. Bizi vazgeçilmez kılanda buydu sanırım bu büyünün anlamını yalnız şiirlerin taşıyabileceğini bilmemizdi. Ama nereye kadar? Şiir nereye kadar taşıyabilirdi ki bu masalın büyüsünü ve bir gün şiir yorulursa ben nasıl taşıyacaktım saçlarının kokusuna gizlediğim anılarımı. Bu anlamlar denize karıştığında, ben o mavinin sensizliğin ayazını taşıyan halinde nasıl boğulmayacaktım? Meltem ılık ılık esiyor ve siliyordu gözyaşlarımı ve bu kışın çok sert geçeceği anlamına geliyordu. Şiir yoruldu! Şimdi saçlarının kokusu yok düşlerimde, paramparça etti beni kimsesizliğime sarıldığım sahilde sensizliği getiren denizin rüzgarı… Ve titreyen yalnız sesim değil artık! Kış çok sert geçti! 23 mart 2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasan İLKİLİROĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |