Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal |
|
||||||||||
|
Jane Eyre, yaygın olarak, kolonyal ve postkolonyal açıdan romanın ana karakteri Jane Eyre’in özgürlük mücadelesi, ve o dönemin erkek hegemonyası altındaki toplumda bir kadının, tüm gücüyle erkeklere karşı mücadelesi bağlamında ele alınır ve bu kavramlar çerçevesinde irdelenir. Bunun yanı sıra Jane Eyre’in kimlik karmaşası ve kimlik arayışı da bu romanın önemli noktaları arasındadır. Bu makalede daha farklı bir yol izlenerek, daha maskülen olarak değerlendirilebilecek bir yaklaşımla, Rochester’ın özgürlük arayışı içerisinde geçirdiği süreç ve bu süreçten geçerken yaşadığı zorluklar tartışılacaktır. Rochester aslında tam bir kimlik bunalımı içerisinde olmamakla beraber, geçmiş yaşamının omuzlarına yüklediği ağır vicdani yükten, sorumluluktan ve hatta eziyetten kurtulma çabası yaşamaktadır. Bu amaç uğruna Rochester yıllarını vermektedir. Bunu izah ederken şu ifadeleri kullanır: ‘… Hem senin için, hem de içerideki zavallı yaratık için! Onun sırrını gizlemek için yıllardır savaşıyorum. Bu yüzden her şeyin ortaya çıkmasını istemiyorum.(Jane Eyre, 233) Aslında Rochester bu ‘yaratık’ (233) diye nitelendirdiği varlığın ifşa olmaması için yıllarını ve servetinin bir bölümünü heba etmiştir. Bu onun için öyle bir yüktür ki açığa çıkması onun hayatının mahvolması, itibarının, saygınlığının yok olması anlamına gelmektedir. O da bunu bildiği için acı çekmektedir. Bu acı fiziksel bir acı değildir, vicdani ve insanın içini acıtan bir sızıdır. Bu acı Rochester’ın geçmişinin bir meyvesidir. Rochester ailesinin yapmış olduğu bir hatanın bedelini ödemektedir. Ailesine kızgın olmakla beraber elinden gelen hiç bir şey yoktur. Yapabileceği tek şey servetini kullanarak bu yükü ölene kadar taşımak, diğer bir deyişle bu büyük, hayatını mahveden sırrı herkesten, en yakınındaki arkadaşlarından bile saklamaktır. Fakat bu sırra ortak olan insanlar da vardır. Bunlardan biri Richard Mason’dur. Jane Eyre bu sırrın muhtevasını bilmemektedir, fakat Richard Mason’un, Rochester’dan korkmasına ve çekinmesine rağmen, ilerde Rochester’a zarar vermesinden korkmaktadır. Mason’un bu sırra ortak olması bile Rochester’ı rahatsız etmektedir. Bu yüzden Rochester geleceğe yönelik kaygılanmaktadır. Bu durum Rochester’ı tedirgin eder. Rochester bu tedirginliğini Jane Eyre ile bir sohbeti sırasında şöyle dile getirir: ‘Yok, Mason sözümden çıkmaz benim, bilerek de, imkanı yok, zarar vermez. Ama bilmeden, iyi niyetle, günün birinde ağzından kaçırdığı sırasız, yersiz bir sözle beni… Mutlu olma imkânından ebediyen yoksun bırakabilir.(236) Bu satırlar aslında Rochester’ın nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu bizlere göstermektedir. Onun mutluluğu aslında hür iradesi, bir başka deyişle, özgürlüğü demektir. Bu öyle bir yüktür ki, onun mutlu olmasına engel olmaktadır. Aslında Mason’a açılıp bazı şeyleri izah etmek olayları kolaylaştırabilir ve hatta Rochester’ın geriye kalan yaşamında mutlu olmasını sağlayabilir. Ancak Rochester mutluluğu için Mason’un onay makamı olmasını istemez, bunun nedeni de şudur: Mason, Rochester’dan çekinmektedir ve eğer Rochester’ın da bu sır yüzünden ondan çekindiğini öğrenirse her şey değişebilir ve Mason bu sırrı ifşa etmekte bir an bile tereddüt etmeyebilir. Jane Eyre’in ‘Söyleyin, dikkat etsin, efendim! Korkunuzu kendisine açın, tehlikenin de nasıl önlenebileceğini de öğretin.’(236) demesi üzerine Rochester endişesini şu cümlelerle ifade eder: ‘ Ah! Küçük ahmak! Bu senin dediklerini yapabilsem zaten tehlike kalmaz ki! O anda yok olur. Mason’la ilk tanıştığımızdan beri, ‘Şunu yap!’ dedim mi hemen yapar. Ama tek bir mesele var ki o konuda emir veremem ona! ‘Richard, bana zarar vermekten kaçın!’ diyemem, çünkü o bana zarar verebileceğini bilmemelidir.’(237) Jane Eyre olayın iç yüzünü bilmediği için Rochester’ı tehlikeye atacak olan bu fikri saf bir tavırla öne sürmüştür. Rochester içinde bulunduğu durumun vehametini dolaylı bir şekilde Jane Eyre ile paylaşmak ister. Ama kesinlikle yıllardır kendisini mutsuz, umutsuz eden olayı açıklamaz. Sadece olayların seyrini vermekle yetinir. Buradaki amacı aslında kendini temize çıkarmak, kendi masumiyetini kanıtlamak ve sonunda vicdani özgürlüğünü ortaya koyarak kazanmaktır. Bu yük kendisine öyle ağır gelmektedir ki, onu her geçen gün biraz daha ezmektedir. Asıl maksadı kendi suçsuzluğunu ispatlamak olan Rochester, geçmişte kalan ama istikbalini mahveden olayı Jane Eyre’e şu sözlerle anlatır: ‘Öyleyse Jane, hayal gücünü yardıma çağır, kendini iyi terbiye almış bir kız değil de küçüklüğünden beri şımartılmış bir delikanlı olarak düşün. Sonra, yabancı bir ülkeye gittiğini, orada bir hata işlediğini düşün. Bu hatanın cinsi, neden işlendiği üzerinde durma, sadece yaptığın işin sonuçlarının seni ömrünün sonuna kadar izleyeceğini, hiç yakanı bırakmayacak hayatını zindan edeceğini düşün. Bak… Suç işlemekten bahsetmiyorum! Kan dökmek, ya da insanı kanun karşısında hesap vermeye zorlayabilecek ir suç değil benim söylediğim. Hata, diyorum sadece… Her neyse, bu hatanın sonucu olarak çektiğin sıkıntılara zamanla, dayanamaz oluyorsun. Biraz ferahlayabilmek, rahat bir soluk almak için bir takım çarelere başvuruyorsun. Bu yaptığın işler pek sıradan işlerse de kanun gözünde suç sayılamayacak, tamamen meşru hareketlerdir. Ama hala bedbahtsın. Daha öğle olmadan senin güneşin batmış. Sana öyle geliyor ki bir daha hiç doğmayacak! Layık olmadığın, lezzet bulmadığın birtakım ilişkilerle oyalanıyor, oradan oraya gezerek sürgünde huzur, zevkte mutluluk arıyorsun… Ama zekayı körleten, duyguları söndüren ruhsuz, maddi zevkleri kastediyorum.’(238) Rochester’ı mahveden, esir alan, özgürlüğünü kısıtlayan ve Jane Eyre’e anlatmaya çalıştığı bu olay onun Jamaika’da tanışıp ailesinin telkinleriyle evlendiği karısı Bertha Mason’dan başkası değildir. Aslında, Rochester’ın vicdanını tatmin etmesinin bir yolu vardır. Burada tatminden kasıt Bertha Mason ile yapmış olduğu evliliğin ayıbını örtmektir. Sömürge ülkesinde, yerli biriyle evlenmek ayıp sayılan,alçaltıcı bir harekettir. Jane Eyre’in nikah töreni esnasında, aslında Rochester’ın evli olduğunu öğrenmesi üzerine, Rochester haklılığını ispatlamak istercesine Bertha Mason hakkında şu cümleleri sarf eder: ‘Beyler, Bertha Mason akıl hastasıdır, bir deliler soyundan gelmektedir… Üç kuşak boyunca, aileden deliler çıkmıştır. Bir İspanyol olan annesi hem deliydi, hem ayyaş. Kızıyla nikahlandıktan sonra öğrendim bunu. Çünkü aile sırlarını gizlediler benden.’(322) Rochester belki de evli olduğu halde bir daha evlenmek istemesinin nedenini böylece Jane Eyre ve etrafındakilere bu şekilde açıklamak istemiştir. Ancak o devirde evli olan birinin resmi olarak ikinci bir kez daha evlenmesi bir suçtur. Rochester bunu bile bile evlenmeye kalkışır. Bunun sebebi de artık kendisinin de mutluluğu hak ettiğine inanmasıdır. Rochester kendi özgürlüğünü kazanmalıdır, yıllardır saklandığı, sakladığı bu ayıbı, onun özgürlüğünü kısıtlayan bu olayı haklılığını ispatlayarak üzerinden atmalıdır ve yaptığının doğruluğunu vurgulamak istercesine şunları söyler: ‘… Yani eşimi… Karımı! Beni kandırarak ne ile evlendirdiklerini bir görün de bu anlaşmayı bozup hiç olmazsa insana benzeyen biriyle evlenme isteğimde haklı mıyım, değil miyim, söyleyin!’(322) Aslında Rochester’ın çaresizliğinin, zavallılığının dışa vurumudur bu sözler. Jane Eyre karşısında hiç bu kadar çaresiz olmamıştır. Jane Eyre onu bu dertlerden kurtaracak bir kurtarıcıdır, çünkü onu karşılık beklemeden seven tek insandır. Rochester Jane’in kendisini bu dertlerden kurtaracağına inanmaktadır. Ve kurtarıcısı kendisinin zaten evli olduğunu öğrenince hayretler içerisinde kalır. Rochester bu olaylar olmadan önce, içerisinde bulunduğu bu durumdan Jane Eyre’in kendisini kurtaracağından emin bir vaziyette şu sözleri söylemiştir: ‘ Bundan on yıl önce ben, yarı deli bir halde dolaştım Avrupa’yı. Yanımda yol arkadaşı olarak nefret, öfke, tiksinti vardı. Şimdi ruhum şifa bulmuş, arınmış olarak döneceğim Avrupa’ya… Yanımda beni avutacak bir melekle.’ (286) Rochester’a göre Jane Eyre onun kurtarıcı, azat edici meleğidir. Rochester en sonunda özgürlüğünü kazanır ama bunun için bedel öder. Thornfield yanar, Bertha Mason yangın çıkarır ve yangında kendisi de ölür. Rochester hizmetçilerden birini yangından kurtarmaya çalışırken bir elini ve bir gözünü kaybeder. Böylelikle yıllardır taşıdığı kambur gitmiştir ama giderken Rochester’ dan da bir şeyler alıp gider. Bundan sonra Rochester her şeye rağmen özgürlüğünün tadına varmaya başlar, ve Jane Eyre ile evlenir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mahmut AKAR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |