Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
Korkularımın tuzaklarına düşüyorum ne zamandır.Kuytularımı deşiyorum içinden çıkacak olanlardan korkacak olsam bile. Korkuyorum da… Bir an soluğum kesiliyor.Beni nefes aldıran organım ölüyor sanki.Duruyor bir an için… Uçurumlar çıkıyor karşıma.Nietzsche aklıma geliyor.Uçurum hakkında dedikleri… ‘’Bir uçurumun içine baktığınızda uçurum da sizin içinize bakar.’’ Çekiliveriyorum aniden.Gözlerimi kapatıyorum ben uçuruma uçurum bana bakmasın diye. Benim ona baktığımı bilmesin diye… Yaşadıklarım üşüşüyor yine bilincime.Arkalara attıklarım, unutmaya çalıştıklarım birer birer gün yüzüne çıkıyor.Mahşer kalabalığı gibi… Korkuyorum.Tekrar direncimi yitirmekten korkuyorum. Tutunacak bir yer ararken başım dönmeye devam ediyor.Sandalye sanırım dokunduğum şey.Gözlerimde karardı bir şey göremiyorum. …………………. Oh evet çok şükür geçiyor… Bir kedim olduğunu, üç tane çok tatlı kardeşlerim olduğunu, bir tanesi varken sonradan bir kız bir erkek ikiz kardeşim olduğunu, annemi, babamı, sevgilimi hatırlıyorum. Benim ailemdeki ikizleri, onun ailesindeki ikizleri anımsayıp gülümsüyorum belki ikiz olur diye… Ellerim titriyor.Sandalyeye oturuyorum.Vücudum kasılıyor. Bir şimşek çakıyor beynimin mahşer kalabalığında.Ve ben bana ait hiçbir şeyi bulamıyorum.Herkes yabancı… Korkuyorum… Bilindik ilaçlardan farklı bir ilacım vardı bir zamanlar benim.Bilindik ilaçlardan daha etkili.O geliyor aklıma.Onunla yaptığım görüşmeler.Vanilyalı çay.Vanilya kokusu.Bambudan yapılmış iki sandalye ve geçen dört aylık süre… Beni hayata bağlamak için hala var olan sebepleri ortaya koyabilmem için yardım eden ilacım.Nerdedir şimdi bilmiyorum… İnkum, Amasra, Bartın, Van…Çocukluğum, gençliğim, inişlerim, çıkışlarım… Neredeyim şimdi?Her şey o kadar uzak ki hiçbir şeye yaklaşamıyorum. Mahşer kalabalığındayım.Bana ait olan şeyler yok.Sevdiklerim yok.Tutunduklarım yok.Yok…Var olan hiçbir şey yok.Yokluktayım…Yok oluyorum galiba bende. Geçen ayna karşısında yüzümdeki çizgileri sayıyordum.Tam kırk üç tane olmuş biliyor musun? Bu arada kapıma biri geldi bir hafta önce.O beni çok seviyormuş bende onu.Oturdu bize ait şeyleri anlattı, sonra anlam veremediğim bir sebepten dolayı ağladı.Çağla geçecek bana güven dedi.Ne geçecek acaba diye sormadım.O kadın da benim ilkokuldan üniversiteye kadar aynı sınıfta okuduğum arkadaşımmış.Ben hatırlamıyorum bize ait hiçbir şeyi. Gözlerime baktı.Gözlerin aynı güzellikte ve hüzün…Fazlasıyla hüzne bulanmışlar yine dedi. Giderken midye bıraktı bana.İnkum’u, Amasra’yı, Van’ı unutmayayım diye.Dalga sesini dinleyeyim diye. Bir şey demedim.Gözlerindeki ışığa hüznümü bulaştırmak istemedim… O gidince odamda oturdum.Vücudum kasıldı yine.Bir sürü ilaç.Sonra uzunca bir süreyi hatırlamıyorum.Uyandığımda soğuk odamdaydım yine. Bir adam geliyor o kadından sonra.Ellerinde papatyalar.Bana veriyor çiçekleri. İyi misin? Başımı sallıyorum. O odanın bir köşesinde ben bir köşesinde… Korkuyorum… İkizler seni çok özlüyor.Annem daha gelmeyecek mi baba diye soruyorlar.Annem gelmek istemedi.Çok üzülüyor seni bu halde görmeye. İkizler?Bu adam benim kocam mı diye soruyorum kendime.Yoksa o düşündüğüm şey oldu ve bizim ikizlerimiz mi oldu acaba? Yanıma yaklaşıyor… Ellerimi tutmaya çalışıyor.Korkuyorum… Korkma diyor…Çok özledim balpeteğim seni. Yakında geleceksin evimize.Yatak odasını boyattım istediğin renge.İstediğim renk? Salona kocaman deniz manzaralı tablo astım.Çocuklarla annem evde bekleyecekler, ben de almaya geleceğim seni.Gelirken o çok sevdiğin beyaz elbiseyi getireceğim.Başka yapmamı istediğin bir şey var mı? Yok diyorum korkarak. Balpeteğim bak herkes senin mutlu olman için uğraşıyor gül hadi diyor. Gülümsemeye çalışıyorum; ama oluyor mu bilmiyorum… Binbir düşünce yine aklımda.Koridorda dolaşıyorum gece vakti.Mahşer kalabalığı sessizliğe and içmiş gibi.Vücudum kasılıyor yine.Başım dönüyor.Bağırmaya başlıyorum avazım çıktığı kadar. Beyaz önlüklü cadılar geliyor ve bir iğne… ……………………… Uyandığımda her tarafım bağlanmış üşüyorum…Çok üşüyorum. Korkuyorum… 2 HAFTA SONRA BİR PAZAR GÜNÜ Beyaz elbisemle evime dönüyorum.Beni yaşama bağlayan sebeplere tutunmak için dünyaya dönüyorum…Mahşer kalabalığı arkamda. Elimden tutuyor.Papayaları uzatıyor.İkizler evde beni bekliyor. Son kez bakıyorum eski evime…Pencerelerinde demirden parmaklıklar olan evime…Beyaz önlüklü cadılar el sallıyorlar bana.Melek olmak ister gibiler… Yanından geçerken selam veriyorum…Eli çenesinde olup düşünen amcaya… Gülümseyebiliyor muyum diye soruyorum ‘’ her şeye rağmen dağ gibi yanımda duran kocama…’’ Her zamankinden daha güzel diyor. Her zamankinden daha güzel… 14.07.2008 / BARTIN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ÇAĞLA GÖKDENİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |