Yaşam başlangıcı olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Toplum olarak ön yargılarımızın o kadar esiri olmuşuz ki, bir türlü sağduyumuzu harekete geçirerek olayları objektif ve sakin bir şekilde değerlendiremiyoruz. İçimize kök salmış ön yargılar bizi adeta dar bir alana hapsederek ham hayallerle oyalıyor. Karşılaştığımız olayları ve insanları değerlendirirken o kadar basit kıstaslarımız var ki… Kendimiz gibi düşünmeyen, kendimiz gibi yaşamayan, hatta kendimiz gibi giyinmeyen insanlardan rahatsız oluyoruz. Tahammül edemiyoruz nedense farklılıklara, farklı kişiliklere ve farklı yaşam tarzlarına. Birazcık olsun anlamaya bile çalışmıyoruz kendi dışımızda olup biten şeyleri. Kendi doğrularımıza olan inancımız bizi öylesine ufuksuz ve tahammülsüz yapmış ki bir anlam vermek hayli zor. Bütün bunların doğal sonucu olarak, toplumsal yaşamın temel kurallarından olan saygı ve anlayış maalesef sürekli lafta kalıyor ve sırf içimize yerleşmiş ön yargılar yüzünden ne birbirimize saygı duyuyor ne de birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Ön yargılı bireyler olmamızın temelinde muhakkak birçok sebepler yatmaktadır. Şimdi burada uzun uzadıya bu sebeplere değinecek değilim. Yalnız, kanaatim şu ki; yeterince okumayan, araştırmayan, doğrulara ulaşmak gibi bir kaygısı olmayan ve bir şeyler üretmeyen beyinlere elbette ki ön yargılar hakim olacaktır. Çalışan, üreten, sürekli kendini yenileyen beyinlerde ön yargıların oluşması düşünülemez zaten. Metotlu okumayı bir yaşam biçimi haline getirmeden, hayatı çeşitli yönleriyle algılamadan, olayları ve insanları olabildiğince farklı perspektiflerden değerlendirmeden ve hepsinden önemlisi, kendimizi sorgulamayı öğrenmeden ön yargılarımızdan kurtulmamız olası değildir. Einstein’in dediği gibi, “Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan daha zordur.” Ama bunu başarmak zorundayız. İstedikten sonra her türlü güçlüğün üstesinden gelebilecek güce sahibiz çünkü. Aslında ön yargılarımız; bizim zaaf, korku, saplantı ve bilgisizliklerimizin şekil değiştirmiş görüntüleridir. Bunları yendiğimiz an, ön yargılarımız da kaybolup gidecektir. Unutmayalım ki yaşam dur durak bilmeden akıp gidiyor. Her şey değişiyor. Değişmeyen tek şeyin, bizzat değişimin kendisi olduğu gün gibi ortada. Yaşadığımız bu hayatı renklendirmek, anlamlandırmak bizim elimizde. Ve bunun da yolu, düşünce alanımızı geniş tutarak ön yargılarımızı terk etmekten geçiyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Musa Takçı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |