En güzel özgürlük düşü, hapishanede görülür. -Schiller |
|
||||||||||
|
Aciz bir şekilde dünyaya gelen insan yavrusu, doğduğunda sadece bilgi edinme vasıtaları olan duyu organlarına sahiptir. Zaten bunlar da tam gelişmiş değildir. Diğer canlılara göre çocukluk dönemi en uzun olan insan bu dönemde büyük bir ilgiye muhtaçtır. Bu dönem tamamen eğitim ve öğretimle geçer ve eğitimin birinci derecede verildiği yer aile ortamıdır. Çocuk burada sosyal hayatın küçük bir modeli içinde yoğrulur ve topluma kazandırılır. Çocuğun aile içinde kazandığı en önemli değerlerden biri de hiç kuşkusuz öz güven duygusudur. Genel anlamda “kişinin kendisine inanması ve güvenmesi” olarak tanımlanan öz güven, sadece çocukların değil, herkesin ihtiyaç duyduğu bir duygudur. Öz güven kişiliği oluşturan önemli güçlerden biridir. Öz güveni gelişmiş insanlar daha çok kendisi olan insanlardır. Ve şunu büyük bir rahatlıkla söyleyebiliriz ki insan yaşamında başarının ve mutluluğun sırrı öz güven duygusunda saklıdır. Öz güveni olan insanlar güçlüklerle mücadele edebilir, problemlere çözüm üretebilir ve çevresi üzerinde etkili olabilirler. Öz güveni olan insanlar yeterli ve yetersiz yönlerini keşfederek, kendileriyle her zaman yüzleşebilirler; bir anlamda kendilerini oldukları gibi kabul edip daha emin adımlarla yollarına devam ederler. Öz güveni gelişmiş kişiler ön yargılı olmazlar, bir ihtiyaçları olduğunda bunu açıkça ortaya koyarlar ve başkalarının haklarına saygı duyarlar. Hem övgüyü kabul ederler, hem de başkalarını övebilirler; hem eleştirirler hem de eleştiri kabul ederler. Tüm bunları yaparken saldırgan bir tavır değil güvenli bir tavır sergilerler. Öz güven sahibi kişiler seçimlerini kendi amaçları doğrultusunda yaparlar, hiç kimseye bir şey ispat etmek, başkalarını küçük düşürmek ve suçlamak gibi bir amaç gütmezler. Öz güveni gelişmiş insanlar kendileriyle barışık olduklarından iç huzura sahiptirler. Bunlar aynı zamanda iyimserdirler, bardağın hep dolu tarafını görürler. İnsan yaşamında böylesine önemli olan öz güven duygusu, aile ortamındaki birtakım yanlış tutum ve davranışlar yüzünden kazanılamayabilir veya gelişimi olumsuz yönde etkilenebilir. Bebeklikte sevgi, ilgi ve şefkat eksikliği, anne babanın aşırı koruyucu ve kollayıcı ya da baskıcı ve kısıtlayıcı tutumu, çocuklar arasında kıyaslama yapılması, hataların kırıcı bir şekilde söylenmesi, yeni doğan kardeşe daha fazla ilgi gösterilmesi, cinsiyet ayırımı gibi nedenler çocukta öz güvensizlik yaratabilir. Elbette ki her anne baba çocuğunun öz güven sahibi olmasını ister. Ama şu unutulmamalı ki bu sadece istemekle elde edilecek bir duygu değildir. Bu konuda kendimizi geliştirmemiz, bilimsel yöntem ve uygulamaları devreye sokmamız, yanlış tutum ve davranışlarımızı düzeltmemiz gerekir. Çocuklara öz güven kazandırma konusunda sanırım aşağıdaki yaklaşımlar birtakım ipuçları verebilecektir: - Öz güveni olmayan çocuklar sorumluluk almaktan çekinirler. Bu nedenle bu tip çocuklara ev içinde ve dışında başarabileceği sorumluluklar verilmelidir. - Fikirlerine değer verilen, önemsenen, güven duyulan ve sorumluluklar verilen, iyi davranışları için övülen, gurur duyulan, hataları büyütülmeden düzeltme imkânı verilen ve olduğu gibi kabul edilen çocuğun kendine öz güveni olur. - İster kardeşler arası olsun, ister başkalarıyla olsun kıyaslama, çocukların en sevmedikleri şeydir. Kıyaslamalar, “sen başaramadın, sen kötüsün, ama öbürü iyi” mesajını verdiği için çocuk kıyas yapılan kişilere karşı kin duyar. Bu gibi durumlarda bazı çocuklar öz güvenlerini tamamen kaybedebilirler. - Ailesinden sürekli azar işiten, kötü benzetmelere muhatap olan, fikirlerine değer verilmeyen çocuklar hırçın olur. Dikkate alınan, hesaba katılan, fikirleri sorulan çocuklarda öz güven gelişir. - Duygusal ve zihinsel yeteneklerini kullanıp geliştiren, kendilerini oldukları gibi kabul eden ve çevrenin de kendilerini oldukları gibi kabul ettiğini hisseden çocukların öz güvenleri gelişir. - Yaptığı işlerle ilgili çocuğa olumlu tepkiler verilmeli, yerli yersiz hemen müdahale edilmemelidir. - Çocuklar tüm ihtiyaçlarının karşılandığı güvenli bir dünyada yaşamak isterler. Aile içindeki olumlu iletişim, bu duygunun gelişmesine yardımcı olur. - Çocuklara mutlaka bir beceri kazandırmak gerekir. Bunu gerçekleştirirken arkadaşça davranılmalı, ilgi alanları araştırılmalı, gerekirse birlikte çalışılmalıdır. Bunlar yapılırken bir ders verme havası içine girilmemelidir. Ayrıca bir şeyi bizim istediğimiz için değil, çocukların kendileri istediği için yapmalarını sağlamak gerekir. - Çocukların başarılarından ve yaptıkları işlerden çok, çabaları övülmelidir. Yalnız, övgüler hem anlamlı hem de yerinde olmalıdır. Öyle ulu orta her hareket övülmemelidir. - Anne babaların çocuklarına “sana güveniyorum, sen bunu yapabilirsin” türden sözler söylemeleri çok önemlidir. Ama çocuğun teşvik edildiği işler kapasitesinin üstünde olmamalıdır. - Çocuğa karşı eleştiriler dolaysız, açık ve dürüst olmalıdır. - Çocukları her türlü işi bırakarak dinlemek gerekir. Kesinlikle dinler gibi yapmamak gerekir. Çünkü çocuk bunu fark eder. - Çeşitli vesilelerle çocukla birlikte vakit geçirmek öz güven duygusunun gelişmesi için çok önemlidir. Bu ona verilen değeri göstermektedir. Özellikle çalışan anne babalar bu hususta çok dikkatli olmalıdır. - Çocuğa, bir şeyi deneme, yapma ve geliştirme fırsatı verilmelidir. Çünkü ancak bu şekilde çocuk yeteneklerini keşfedecek ve kendisine olan güveni artacaktır. - Drama öz güveni artırır. Her çocuğa belirli bir hazırlık yaptırıp topluluk karşısında sunma imkânı oluşturulmalıdır. - Çocuğun, yaptığı işlerde haklı olduğuna inanması çok önemlidir. Haklı olmadığı hiçbir konuda iddia sahibi olmaması öğretilmelidir. - Çocuklar öz güveni geliştirici spor ve sanat faaliyetlerine yönlendirilmelidir. - Çocuklara kendilerinin çok önemli olduğunu hissettirmek gerekir. - Çocuklarımızdan aşırı bir beklenti içine girmemeliyiz. Ondan başaramayacağı kadar yüksek başarılar beklemek onu köreltecek ve kendine olan güvenini zedeleyecektir. Şu bir gerçek ki toplum olarak bir öz güven sorunu yaşıyoruz. Bunun sorumlusu ise elbette ki hepimiziz. İşin ilginç tarafı bu sorunun, okumuşuyla okumamışıyla tüm toplum kesimlerinde görülmesi. Unutmayalım ki öz güveni olmayan kişiler yaşadığı topluma ayak uyduramayacak, topluma yararlı olamayacak ve yaşamı boyunca sağlıklı dengeler kuramayacak, dolayısıyla hayatta başarıyı ve mutluluğu yakalamakta zorlanacaktır. Bu yüzden anne babalar, öğretmenler ve her kademedeki yöneticiler çocukların güven duyabilecekleri bir ortamı oluşturmada kendilerini sorumlu hissetmelidirler. Öz güveni olmayan bir nesil, öz güveni olmayan bir toplum istemiyorsak, üzerimize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız. Unutmayalım ki öz güveni olmayan nesiller ayakta kalmakta zorlanabilirler. KAYNAKÇA Tony Humphreys, Çocuk Eğitimin Anahtarı: Öz Güven , (Terc. Tanju Anapa), Epsilon Yay. İstanbul 1999. Fikir Dünyası , Güz, 2004.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Musa Takçı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |