Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Yalnızlığın sefası Bu aşkın inzivası,kaybetmenin cezası… Yalnızlığın sefası sürülmüyor. Yinede dur durak bilmiyor İnsan ,bir zaman gibi akan hayatta,ilerledikçe ilerliyor adımlar.Yükselen seslerin çaldığı melodilerde rast geliniyor en beğenilen müzik. Adımlar hızlandıkça bu koşturmanın ne kadar heyecanlı olduğunu anlıyor insan… Arzu duyarak özlem diyerek… Mevsimlerin rengi hiçte önemli değil,havanın soğuk yada sıcak olması,hiçbir şey ayrıntılarda gizli değil aslında….Herkesin tek bildiği adımlarını koşar adıma çıkarmak.Biran önce bitsin ister insan bu mesafenin,vuslatı yakalayıp birkaç söz fısıldaya bilmeli kulağına.Kaçırdı mı arkasından gür sesle bağırmalı…. Çizmek ister,daha önce hiç görmediği yüzleri,renkler aranmaz bir önceki resimden kalan resimler yeter bu resmi renklendirmeye,çizgileri belirgin olmanı bu yüzün,sanki ağlamaya yakın;her anda gülecek…Gözleri anımsatmalı,birini yada birilerini anımsatmalı.İnsan hatırlamadığı resmi çizemiyor.Bir önceki kopyadan benzetmeler yapmalı.biraz abartıp onu anımsatan izleri…Her şey bir öncekinden eksiksiz olmalı,fazla ama eksiksiz. İnsan bu koşturmanın arasından tanıdık bir melodi seçmeli,daha önce çalınan ve kulağın aşina olduğu bir ses.zarif ve ince olmalı bu ses, ve de güzel.Her şeyin en iyisi düşünülür,bir şarap seçilir altın kadehlere,rengi tabi ki kırmızı.Bir tat dile yakın…bir dudaktan alınma veya bir eski takvimden koparma.İnsan hepsini iyi düşünür,özenerek seçer her şeyin mükemmel olmasına dikkat eder. İçinde hala bir şeylerin eksik olduğuna dair iz vardır,bunu hisseder insan,Bu his ona çok tanıdık gelir ama bir türlü hatırlayamaz,bulsa zaten çözülecektir bu kördüğüm,her seferinde bunca yapılanların hakkını alacaktır.kavuşacaktır vuslata,gözleri gülecektir… Sıcak bir konuşmayla başlamasını ister ,bir zaman başlarda peki nasıl devam etmeli,yada ederse sonucunda neler olmalı;bunu bilemez insan,bu yüzden düşer umutlar suya,umutlar yüzme bilmiyordur,çabucak boğulurlar… .sanal bir gerçeklikte ilerler adımlar,hayatta uygulanan en güzel sevgiler,aşklar,evlilikler… bunca hazırlananlar,insan bilir bunu.korkar kaybetmekten bu korkusunu giderecek yeni bir şekillendirme veya usta bir izolasyonla kapatmalıdır bu açıklığı.Bir süre sonra bunu da kapatır, her şey istediği gibidir,bu koşuşturmanın hakkını almış,içinden artık dinlenmesi gerektiği söyler ve arkasına yaslanıp,bir gözden geçirir.sevinmeliyim der ve sevinir… aslında insan hiçbir şeyin farkında değildir,yaptığı bu düzenlemenin bir yerden su aldığını,ve bu iş kötü olursa umutların her an ıslanacağını fark eder,hemen bir şeyler yapmalıdır,hayatına önce bir eş sonra birbirlerini birleştirecek bir çocuk… artık sapa sağlam olmuştur,eksik olan terimler,tamamlandı mı diye sorar insan,gittikçe insandaki koşuşturma hızlanır hep ayakta kalsın diye adımlarını sıklaştırır…İnsan için her şey mükemmel olmaktır,aradan yıllar geçer ve birileri bu zamanı terk etmek ister,Üzülür insan üzülmek içindir aslına tün gayesi… Sonra bir başına kaldı mı? Geçmişini irdelemeye başlar,İnsan için en zor dönem bu dönemdir geride kalan neleri geri getirecektir,hangi parçanın eksik olduğunu,bulabilecek mi? Eğer ki ayrılık girerse olur olmaz bir depremle,aynı kutuplarda farklı yönlere bakan iki uçurum olurlarsa… Geçmişini sorgular insan,yaptıklarıyla yapmadıklarını kıyaslar,Hele birilerini kırdıysa…Yaa kırıldıysa,İçinde çıkmazlara düşer…Psikolojisi allak bullak olur. Bir zaman sonra bocalar,neyi düzelteceğini,ne yapçagını bilemez,en büyük yalanlar bile teselli vermez. İnsan bilir artık nelerin nerde yapılacağını,kimi sevip kimi sevmeyeceğini…Bilir ama geriye dönmek için çok geçtir,gideceği yere gelmek üzere çıkmıştır bu yola ve gelmiştir de… Söylenmesi en zor söz hayatta kimi kimleri bulacağı ve bilmesi gereken ise bunca karışım içine kendini koymadığıdır… Kısacası… Bu aşkın inzivası,kaybetmenin cezası… Yalnızlığın sefası sürülmüyor. Ve yalnız kaldığında aklına ilk Bu gelir insanın,çizebildiği,duyabildiği,yazabildi tek şey! Yalnızlığın sefası sürülmüyor… sair35
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasan , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |