..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > özlem evrim torun




3 Ocak 2008
İz 'Düşüm'  
özlem evrim torun
Kana kana kanadım, duyuramadım. Kavramları silkeleyip atarken bir kenara silkinip atıldığımı duyumsadım, engel olamadım. Kendi Tanrıcılığımı oynarken kendimi deneysel süreçlerimin deneği yaptım. Hırpalandım.


:AHEI:
Aşk bitti… Hiçbir şarkının sözlerini baştan sona sevmedim… Şarkılarım oldu, bir cümle ki, her şeyi anlatıyordu… içimdeki aşkı kavram olarak silip süpürünce bu cümle melodisi ile geldi oturdu dilimin ucuna… Sadece bu kadarıyla…’Aşk hiç biter mi’ diye devam etmesi ilgilendirmedi beni… Aşk bitti, aşklarım bitti.

Kırılganlıklarım oldu, kırdıklarımdan daha fazla değildi. Kendime ettiklerim oldu, ki hiçbir insan benden daha kötü davranmadı bana… Hisler kendilerinden menkul varlıklar değildi, kavramlarımın içini boşaltırken yaşadıklarımla aşkı bitirdim. Elimden kayıp giderken sahip çıkamadım da, izledim öylece… Göz bebeklerim ışığın daha fazlasına dayanamadı, küçüldü küçüldü, kayboldu… Kör oldum.

Steril bir hayatı hep uzak tuttum kendimden, toprağında oynadım, tozuna karıştım. Obsesif eğilimler aşılayan bir çağın çocuğu olarak takıntılarımdan arınıp bozuk paralarla oynadım.
Hiç yıkanmamış bardaklardaki ruj izlerine aldırmadım, biramı yudumladım. Alkol boğazımdan akıp giderken, daha karışmadan kanıma, saçmalamanın sınırlarını kaldırdım. Hayatın ellerine vermemek için dizgileri oyun kartlarını ilk ben açtım. Sürekli kavgam oldu hayatla; uzlaşma ihtimalini düşünmedim.

Referans noktaları belirledim hayatı anlayabilmek için, kendimi ve olayları tanımlayabilmek için referans noktaları koydum hayatın dört bir yanına… Koordinatlarımı kaybettim. Hayattı tanımlamak için doğru olmadıkların anladım biriktirdiklerimin. Sildim hepsini; yaşamın ölümle anlamlı olduğun keşfetmem tesadüf değildi. Hayatın gerçek referansının çevresinde cambazdım. Dengede duramadım, yaralandım. Kanadım… Rahatladım, biraz olsun rahatladım…

Rutine karışıp yaşayamadım, kendi rutinlerimi yaratamadım. Yaşanmışlıklarıma sahip çıktım; ne yaşlanınca çocuklarıma anlatmak için ne de deneyim olsun diye yaptım bunu: hatalarıma sahip çıktım… Bir daha yaptım onları, bir daha geçtim aynı yolları… Deneyimler yaratıp dersler çıkarmadım hayattan: sadece aynı hatayı tekrarlarken daha bir çıktım olayın dışına… Kendimi izledim; olayı yaratan diğer kişi-kişileri izledim.

Kimi kelimeleri hiç sevmedim: erdem bunlardan biriydi, kulluk bir diğeri… Yalancı kavramlarla hayatımı zorlaştırmadım, kendi varlığımı kimi kalıplara sığdırmadım. İnanmadım beni yaratana, secdeye başımı hiç vardırmadım… En büyük kozu ölümü dert etmeyerek aldım elinden silahını; doğrulttum hayata… Hayatla hep bir kavga halim oldu, nedenini anlayamadım.

Göz yaşlarım oldu, içime akıttım: kan oldu… Damarlarımda dolaşırken hayatı vaat eden şey pıhtılaştı içimde. Tıkadı içerimi… Kana kana kanadım, duyuramadım. Kavramları silkeleyip atarken bir kenara silkinip atıldığımı duyumsadım, engel olamadım. Kendi Tanrıcılığımı oynarken kendimi deneysel süreçlerimin deneği yaptım. Hırpalandım.

Sevinçlerim oldu, daha içerime yeni girmişken çıkıp gideceğini bildiğim hazlarım oldu. Giderken tutmadım kolundan. Kalsın diye uğraşmadım, yenilerini bekledim. Hiçbir duyguyu bir diğerine üstün koymadım. Sevince hüznü karıştırdım, hüzne gülümsemeyi. Hayatı hak ettiğinden fazla ciddiye almadım. Hayatı zaman dilimlerine bölmedim, ‘an’ları yakaladım, ‘an’ları yaşadım, hayatı bir sürü ‘an’ olarak algıma yazdım. Hafızamı parçalara ayırdım.

Velhasıl yaşadım… Yaşıyorum…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gölge [Öykü]
Dokunuş [Öykü]


özlem evrim torun kimdir?

su gibi bir ruh hali, çevresinde sarıp sarmalamayan olmadığı sürece akıyor, dağılıyor, buharlaşıyor, toprağa karışıyorum. sonra bıkmadan usanmadan bu döngünün içine tekrar giriyorum. ve tekrar. vardan yok olmuyorum. dönüşüyorum. . . dönüşüyorum. . . su kalıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
kaan arslanoğlu, hakan günday, adam fawer, orhan veli, nazım hikmet, gorki, ursula, huxley, george orwell, ...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © özlem evrim torun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.