Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
. Irak Ekonomisinin Temel Yapısı: Irak’taki ekonomik gelişmeler, dönemsel olarak (1921-1958), (1958-1968), (1968-2003) ve (2003-2007) şekilde sıralayabiliriz. Ancak dönem yerine, sektörel bazda incelemeyi tercih ettim. Buna göre, (Enerji Sektörü) Petrol, Tarım sektörler şeklinde incelemeye çalışacağım. Genel olarak, “Irak Ekonomisini ham petrol ihracatına dayalıdır, ithalatı ise gıda maddeleri, tıp malzemeleri ve imalat malzemeleridir.” . . Petrol: Irak OPEC’in (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) kurucu üyelerindendir. 1991 yılında dahi müzakerelerinde hazır bulunmuştu. 9-14 Eylül 1960 tarihinde Bağdat’ta toplanan bir konferans sonucunda resmen kurulan OPEC’in diğer kurucu üyeleri; Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Venezuela’dır. Kuruluşa, sonradan Katar (1961), Libya (1962), Endonezya (1962), Ekvador (1963-1993), Birleşik Arap Emirlikleri (1967), Cezayir (1969), Nijerya (1971), Gabon (1975-1995) ve Angola (2007). OPEC, bir kartel değil, bağımsız petrol üreten ülkeler arasında işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan bir kuruluştur. Öte yandan petrol fiyatlarını ve üretim miktarlarını belirlemesi açısından kartel özelliği göstermektedir. Ancak uygulamada Örgüt'ün aldığı kararlara uyulmasını fiilen sağlayacak bir mekanizma yoktur. Bu sebeple örgüt üyelerinin çoğu kez örgütün aldığı kararlara uymadıkları gözlemlenmiştir. OPEC, dünya petrol piyasasında ciddi bir role sahiptir. Şuan ki tahmini hesaplara göre, mevcut petrol rezervlerinin üçte ikisinin OPEC ülkelerinde olduğu görülmektedir. (Bkz. Şekil 5) Bu rezervlerin %56’lık gibi büyük bir parçası Suudi Arabistan, İran ve Irak gibi Ortadoğu ülkelerinde yer almaktadır. Kesin verilere göre, OPEC’in kanıtlanmış petrol rezervleri 900 milyar varili aşmaktadır. 10 yılı aşkın süren ambargolar ve iki Körfez Savaşları neticesinde, Irak Petrol altyapıları artık modernizasyon ve yatırımlara ihtiyaç duymaktadır. Yeniden yapılanmaya harcanan onca çabalara rağmen (ki bunlara Irak Yeniden Yapılandırma ve Yardım Fonu’nun (IRRF) 1,72 milyar dolarlık desteği de dâhildir), endüstri 2004’ten beri hedeflenen hidrokarbon üretimini ve ihracatı karşılayamamıştır. Bilinen hidrokarbon kaynaklarının büyük bir kısmı güneydeki Şii ve kuzeydeki etnik olarak Kürt olan bölgelerde yoğunlaşmıştır. Sunni azınlığın kontrolünde ise az sayıda kaynak bulunmaktadır. Petrol ve Gaz Dergisi’ne (Oil and Gas Journal) göre, Irak’ın kanıtlanmış petrol rezervleri -2001’den beri bu istatistikler tekrar gözden geçirilip düzeltilmemesine rağmen- 115 milyar varili bulmaktadır. Irak’ın petrol ve gaz rezervlerinin çoğunluğu, ülkenin doğu kenarında bir kuşak boyunca yer almaktadır. (Bkz. Harita 1) Irak yönetimine göre, Irak “süper dev” (5 milyon varil üzeri rezerv) olarak düşünülen 9 sahaya, “dev” (1 milyon varil üzeri rezerv) olarak bilinen 22 sahaya sahiptir. Bağımsız uzmanlara göre, Irak’ın güneydoğusunda yer alan ve ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin %70 ila 80’ini oluşturan “süper dev” sahalar, aynı zamanda dünyada bilinen benzeri sahalara göre en büyük olanıdır. Irak’ın kuzeyinde Kerkük, Musul ve Hanekin’in yakınlarında yer alan petrol rezervleri, yaklaşık olarak ülkenin toplam rezervlerinin %20’sini oluşturmaktadır. Bu bölge, kaynak kontrolü bakımdan Kürtler ve diğer etnik gruplar (Türkmenler başta olmak üzere) arasında çekişmelidir. 2006 yılında, bölgesel petrol şirketlerinin ham petrol üretimi ortalama olarak günlük 2 milyar varili bulmaktaydı. Bu üretim geçmiş senelere nazaran çok aşağılardadır. (Bkz. Şekil 1 ve şekil4). Aslına bakılırsa, tarihsel olarak Irak kendi üretiminin üçte ikisini güneyden, kalanını da Kerkük’e yakın kuzey merkezli sahalardan sağlamaktaydı. Oysa şimdi, Irak’ın petrol üretiminin büyük kısmı sadece şu üç dev sahadan elde edilmektedir: Kuzey ve Güney Rumaila ile Kerkük. Rumaila sahası ve çevresinde yer alan Subha, Luhais, Batı Kurna ve Zubair’in de dahil olduğu bir düzine küçük saha, sermayesinin yüzde elliden fazlasının devletin denetiminde olan Güney Petrol Şirketi (South Oil Company) tarafından işletilmektedir. Bu bölgelerde savaş öncesi döneme yakın seviyede, günlük 1,5 ila 1,9 milyon varil üretim yapılmaktadır. Bunun tersine, ihracat yollarının kapanması ve rezervlerde gaz/su enjeksiyonuna bağlı hasarlar nedeniyle, Kerkük ve Kuzey sahalardaki üretim savaş öncesi döneminde günlük 680.000 varilken şimdi ancak 200.000 varile ulaşabilmektedir. Mayıs 2007’de, Irak Petrol Bakanlığı’nın açıkladığı rapora göre, Kuzey bölgelerinde toplam üretim günlük 206.000 olmuş ve bunlar iç tüketim için kullanılmıştır. (Bkz. Şekil 2) Irak’ın petrol ihraç ettiği kıtalara bakıldığında (Bkz. Şekil 3) petrol kesintisinin kimleri ve ne biçimde etkileyeceğini görebiliriz. Şekilde ihracatın büyük oranının Asya’ya gerçekleştiği görülür. Asya’da özellikle Çin ve Hindistan’a ham petrol ihracatı yapılmaktadır. Amerikan’ın Irak’ı işgalinin bir başka nedeni de bu hayati öneme sahip olan petrol kanallarını kontrol altına almaktır. . Tarım: I. Körfez Savaşı’ndan önce Irak’ın tarımsal ihtiyaçlarının önemli bir kısmını Amerika karşılıyordu. İklimdeki kuraklık ve tarımda ilkel metotların kullanılmasından dolayı, ülke kendi ihtiyaçlarını giderebilecek bir kapasiteye sahip değildi. 1991’den sonraki dönemde sulama tesislerinin bakımsızlığı sıkıntıya neden olmuştur. Bu arıtma tesislerindeki hasar, özellikle Irak’ın güneyindeki tarım faaliyetini, oluşan tuz bataklarından dolayı, büyük sekteye uğratmıştır. Geçen süre zarfında, Irak tarımsal ihtiyaçlarını ithalatla karşılamıştır. Buna, köyden şehre göç olgusu ve bundan doğan sosyal sorunlarla, işsizliği eklersek tarımsal ekonomin durumunu anlayabiliriz. Bundan dolayı bu sektörün, Irak ekonomisindeki rolü küçüktür. Geçen iki savaş, (1980-88 Irak-İran savaşı ve 1991 Körfez Savaşı) süresinde, tarım sektörü askeri çatışmalardan dolayı büyük hasar görmüştür. Devlet ise, fiyatları büyük ölçüde kontrol altına almaya çalışmıştır. 1980’lerin ortasında, tarım sektörü Irak’ın GDP sinin sadece % 14’ünü teşkil ediyordu. Ancak, 1992 yılınana geldiğimizde farklı bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. BM tarafından Irak’a ekonomik ambargo konulmuştu. Irak ekonomisinin sadece bir çıkış yolu görünmekteydi: “Petrole karşılık yemek programı.” 1990’da Irak, komşu Kuveyt devletini istila edince 1990-1991’de Körfez Harekatı patlak vermişti. Ardından BM Irak’a karşı ambargo kararı almıştı. Aralık 1996 yılında ise Irak’a petrol karşılığı gıda programı (OFFP) uygulanmaya konulmuştur. Buna göre petrol karşılığı ilaç, yemek ve temel besin maddeler ithaline izin verilecektir. Ambargo dönemindeki ekonomik durumun kötülüğü vatandaşlara, temel besin maddelerini ancak iki ya da üç işte çalışarak temin edebilmeleri şeklinde yansımıştı. Bu dönemde (1992) tarım sektörü ülkenin GDP’sinin yaklaşık %35’ini temsil ediyordu. Nüfusun artmasının ise ekonomiye kötü yansımaları olmuştur. Tüm bu gelişmelere bakarak ülkenin kendi tarımsal ihtiyaçlarını ithalattan karşıladığı söylenebilir. Irak’ın sulama ve arındırma tesislerinin sorunları, özellikle savaş döneminde ve sonrasında çok kötüdür. Bunun olumsuz yansımaları sadece bitkisel ürünlere değil, aynı zamanda –özellikle veteriner hizmetlerinin aşağı seviyede olduğu göz önüne alınırsa- kümes ve çiftlik hayvanlarına da yansıyacaktır. Irak’ın geneli yaklaşık 43.7 milyon hektardır. Bunun yaklaşık 34.0 hektarı (%78’i) ekmeye uygun arazi değildir. %0.4’ü ormanlık, geri kalan 9.5 (%22) hektarı ise ekmeye müsait arazidir. . Endüstriyel Yapı: Monarşi döneminden itibaren endüstriyel gelişmenin toplumu modernleştirmede önemli bir etken olduğu görülmüştür. 1950’lerde petrol gelirlerinin büyük çoğunluğu büyük endüstriyel altyapıların kurulmasında kullanılmıştır. Kalan endüstriyel üretimin büyük bir kısmı da özel sektörün elindeydi. Monarşinin yıkılmasından sonra, endüstri sektörü 1964’te büyük ölçüde millileştirilmiş, kamu sektörü ve endüstri devletin planlama ve denetimi altında gelişmiştir. Fakat, endüstriyel büyüme programı şu ortak hedefleri gerçekleştirmek için çabalamıştır: 1. Petrol gelirlerine olan bağımlılığı azaltma amacıyla iktisadi çeşitliliğin gerçekleştirilmesi 2. İş fırsatları yaratarak, işgücünün arttırılması 3. Milli servetlerin verimli kullanılıp geliştirilmesi 4. İthal edilen malların ikamelerinin bulunmasının teşvik edilmesi. Bu sektörün büyük bir bölümü 1970 ile 1980 yılları arasında devletin kontrolünde gerçekleştirilmiştir. Ancak bu sektör reel anlamda fayda sağlamaktan çok milli ruhu canlandıran bir propaganda aracı olarak karşımıza çıkmakta. 1980’li yıllarda Sovyet Birliği ve Doğu Bloğu Irak’ta yatırımlara gitmiştir. Elektrik, çimento, ilaç sektörlerine yönelik fabrikalar kurmuşlardır. Ancak Irak-İran Savaşı’nın yaşanması endüstri sektörünün ciddi darbeler almasına neden olmuştur. Aynı zamanda deniz ulaşımı ve limanların zarar görmesi, altyapıların yedek parçalarına ulaşımı zorlaştırmıştır. Tüm bu etkiler, devletin 1988 tarihinde bazı endüstriyel üretimlerde özelleştirmelere gitmesi zorunluluğu doğurmuştur. Bu durum da yabancı yatırımcıların ilgisini çekmiştir. Irak-İran Savaşında tahrip olmadan kalabilen endüstriyel yapılar ise, 1991 Körfez Savaşı ile bombalanmışlardır. Özellikle bu dönemde yedek parça eksikliği, teknik bilgi sıkıntısı ve altyapı yetersizlikleri belli başlı sorunları teşkil etmiştir. Bu sorunlar ve ambargoların etkisiyle 2003 ABD işgaline kadar endüstriyel yapıların büyük bir kısmı çökmüş ya da kapatılmıştı. ABD işgali ile başlatılan yeniden inşa faaliyetleri kapsamında bu endüstriyel yapıların yeniden canlandırılmaları yerine, kar amaçlı olarak gelir elde edilmesi amacıyla, devletin ilgisi petrol üretim gelirlerine kaydırılmıştır. . Bankacılık ve Finansal Yapı: 1991’den önce Irak’taki bankacılık sistemi, Arap ülkeleri arasındaki mevcut en iyi sistemlerden birisiydi. Büyük oranda devlet kontrolündeydi. İstisna olarak 1988’den sonra özel sektörlere de yer verilmiştir. Irak bankalarının sağladığı fonların büyük kısmı, kredilerden ya da piyasadan ödünç alınarak değil, devlet hazinesinden karşılanıyordu. 1991 ile 1993 yılları arasında devlet yardımı arttırılmıştır. Nisan 1993 yılında İngiliz likidasyon uzmanları, Londra’daki bir toplantı sonucunda kreditörleri uyararak, Irak devlet bankası olan Rafidain Bankası’nın uluslararası operasyonlarının ancak çok az bir gelişim ve kar getireceği belirtmişlerdir. İlerleyen dönemde diğer sektörler gibi bankacılık sektörünün de atıldığı görülür. Yararlanan kaynaklar: - Dursun, Davut, Ortadoğu’nun Ekonomik, Sosyal ve Siyasi Yapı Özellikleri Üzerine Genel Tespitler, s. 1261. -“http://iibf.kou.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/51.pdf .” (Son Erişim Tarihi: 05.11.07) - Report for congress, “Iraq’s Economy: Past, Present, Future”, jun 3 2004. Jonathan E. Sanford CoordinatorForeign Affairs, Defense, and Trade Division. Order Code RL31944, Congressional Research Service ˜ The Library of Congress. -http://www.bookrags.com/research/iraqeconomic-system-ema-03/, Iraq—Economic System - www.twq.com/04autumn/docs/04autumn_crocker.pdf”. Report for congress, “Iraq’s Economy: Past, Present, Future”, 3 Haziran 2003.CRS-27.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © cetinbayatli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |