Deney, herkesin hatalarına verdiği addır. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Türkmen toplumunun fiziksel ve ruhsal olarak korunması bizim öncelikli uğraşımız olması gerekir. Yine silahla çarpışmak kadar fikirsel çarpışmanın da önemli olduğu gerçeğini unutulmaması gerekir. Propaganda da öyle bir şeydir işte, Laswell’e göre “Fikirlerin fikirlerle savaşıdır”[i]. Gerek Irak içinde gerekse dışında bu tür operasyonlara maruz kalan Türkmenler, karşı koyacak araçlardan mahrumdur. Bu büyük zaaf, Türkmen varlığına tahammül göstermeyen güçlerin işini kolaylaştırmaktadır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bu tür karşı koymalar birey ve gruplarla amatörce yürütülmektedir. Ancak günümüz dünyasında öyle toplumca amatörlüğe dayanan faaliyetler hüsrana mahkûmdur. Bu tür yıkıcı faaliyeti tespit etmek ve zamanında etkisiz hale getirmek üzere eğitimli-uzman kadro ile bir birim kurulmanın yanı sıra gerektiğinde karşı operasyonlar düzenlemelidir. Psikolojik harp İstihbaratçılığı uzmanlık isteyen önemli bir hizmet alanıdır[ii]. Ortadoğu gibi bir yerde siyaset yapmanın olmazsa olmazıdır. Konuya dönecek olursak, psikolojik savaş nedir? Psikolojik harekât nedir? Propaganda nedir, türleri nelerdir diye soruları cevaplandırmakla başlamak istiyorum. Psikolojik Savaş hakkında sayısız kaynak olmakla birlikte böyle bir yazıda tümüne yer vermemizin imkânı yoktur. Ancak kısaca önemli bulduğum noktalara değinerek ana şablon oluşturmaya çalışacağım. Psikolojik savaş ( Psychological war), karşı ülke halkının ve askeri güçlerinin direnme gücünü zayıflatmak, moralini bozmak birlik ve bütünlüğünü yıpratmak amacıyla yürütülen propaganda çabaları. Karşı tarafın iç sorunlarının abartması, askeri başarısızlılıklarının vurgulanması, acılarının sergilenmesi, kültürel nüfuzla gençlerinin etkilenmesi gibi yöntemler kullanılmaktadır. En önemli araç, propaganda ve sansürdür[iii]. Görüldüğü üzere propaganda ve sansür psikolojik savaşın en etkili araçlarıdır. Propaganda tarifine geçmeden önce psikolojik harekât kavramına değinmekte fayda olacaktır. Psikolojik harekât (Psychological Operations ), savaş ve barış zamanında, politik ve askeri hedeflere ulaşmak için, dost, düşman ve tarafsız çevrelerde, uygun tutum ve davranış ortamı yaratmak amacıyla planlanan ve uygulanan, siyasal, ekonomik ideolojik ve askeri faaliyetleri kapsayacak şekilde planlanan ve uygulanan her türlü psikolojik etkili faaliyetlerdir[iv]. Psikolojik-ideolojik savaşı düşmana karşı bir manada kitlevi bir hipnotizma ameliyesi olarak görmek mümkündür. Saldırgan emelleri taşıyan düşman, kurbanına karşı yönettiği psikolojik-ideolojik savaşta onu uyutma, aldatma, uyanıp tedbir ve tepkiye yönelmesini önleyecek uyuşturma, zehirleme gayretlerini sürdürür. Düşmanın ideolojik-psikolojik savaşla almak istediği ilk netice kurban seçilen ülke halkının, aydınlarının, yöneticilerinin salim, serinkanlı muhakeme yeteneğini, itidalini bozmak mümkün olan en büyük boyutlar içinde bu insanları kızgın, kırgın, karamsar, ümitsiz, gayri memnun, kendi değer ve sistemlerine karşı inançsız ve güvensiz hale getirmektir. Kendi devletine, milletine, topluma karşı körü körüne bir yıkıcı tavra, açık düşmanlığa veya umursamazlığa dönüştürür. Bu safhada saldırının hedefi milletin yönetici kadroları, kendi halkı, kendi toplumu, kendi teşkilatı üzerinde fikri, ruhi, manevi yönden etkili bir rehberlik ve deneticilikten yoksundur[v]. PSYOP (Psikolojik harekât), tarih boyunca muhasım (düşman) grupları ve liderleri etkilemek için kullanılmıştır[vi]. Askeri alanda da komutanları hedef almaktadır. Askeri psikolojik harekât tarafından iletilen haberlerin asıl amacı arzu edilen muhasım tutumları ve davranışları ile sonuçlanan belirli konuları teşvik etmektir. PSYOP’nin asıl amacı düşman komutanını bir şey yapmaya ya da yapmamaya ikna etmek, bu vasıtayla da C2 (Komuta Kontrol) karar çarkını etkilemektir[vii]. Tarih boyunca, savaş sırasında cephe gerisinde de aynı tür çalışmalar yürütülmekteydi. Öyle ki, geri bölge komutanının görevi, askeri idare kurarak, cephe gerisindeki askeri ve yarı askeri tedhişçilerle mücadele etmektir. Bir yandan karargâhının bu düşman kuvvetlere karşı psikolojik savaşla görevlendirirken, öte yandan kamuoyunun oluşturulmasını ve halkın kazanılması görevini, karargâhıyla yakın temas halinde olan ayrı bir örgüte, haberleşme hizmeti direktörlüğüne verilmelidir. Bu, Malaya’da İngilizler tarafından acil durumda uygulanan ve başarıya ulaşan bir sistemdir. Cephe gerisindeki harbe, muharebe meydanı olmayan ve düşmanın sızarak yaptığı casusluk ve yıkıcı faaliyetlerle, politik harp faaliyetlerini kapsayan, değişik türden bir harbin daha eklenmesi beklenmelidir[viii]. Psikolojik savaş, uygulama alanı olarak psikolojik harekâtı kapsamaktadır[ix] . Psikolojik savaşın birinci adımı hedefini ve kendisini iyi tanımaktır. Psikolojik savaşın İkinci adımı, baskı ve ikna yöntemlerini ustaca kullanarak karşı tarafı psikolojik çöküntü uyandırmak. Bu savaş tarzının amacı, insanları ikna etmek ve onları değiştirmektir. Düşman ülkelerin halkının ve askeri gücünün düşünce ve harekat tarzını etkileyerek savaşma azimlerini azaltmaya, felce uğratmaya ve kırmaya hedeflemektir[x]. Günümüzden örnek verecek olursak, aklımıza ilk gelen Kuzey Irak’a beklenen operasyon olacaktır. Bu operasyon NATO müttefiklerinin başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, hemen hemen hiç biri desteklememekte, aksine basın aracıyla bir sürü uyarılarda bulunmak, Türkiye’nin teröre karşı haklı savaşındaki azim ve kararlığını kırma çabasındadır. Buna paralel olarak, Türk halkı ve yöneticilerini sürekli psikolojik savaş uygulamakta, muhtemel operasyonu ya engellemek ya da durdurmak içindir. Oysa PKK terörünün Türkiye’ye maddi ve manevi olarak nelere mal olduğunu biliyoruz. Yine aynı döneme rast gelen başka bir operasyon daha vardı! Evet, 28 Nisan 2007 tarihinde Kerkük için düzenlenen büyük miting esnası ve sonrasında Türkmen aydın yazarlara uygulanan operasyon, geç olmadan kendisini internet sayfalarında göstermiştir. Aslında bakılırsa bu operasyon daha önceden bahsettiğimiz, Türk halkı üzerinde uygulanandan çapı dışında pek farkı olmamakla birlikte, etkisi bakımından daha tahripkâr ve yıkıcıdır. Öyle ki Türkmenleri adeta ikiye böldü ve Türkmenleri Irak ve dünya kamuoyu önünde temsil eden ITC’nin Liderini ve en faal üyelerini hedef almıştır. ITC’nin Başkanı Sayın Sadettin ERGEÇ, ITC Türkiye temsilcisi Sayın Ahmet MURATLI, Sayın Şemsettin KÜZECİ. Bu ve buna benzer yıkıcı operasyonlara karşı koyacak özel birimler oluşturulmalı ve doğru zamanda müdahale edilmelidir. Aksi takdirde, toplumda huzursuzluluk ve moralsizliğe neden olacaktır. Bu operasyonları çoğaltabiliriz, bölünmüşlük ve çok başlılık söyleminden sivil toplum kuruluşlarındaki yolsuzluğa kadar… Neticede, Türkmen varlığına tahammül edemeyenlerin işine gelen şeylerdir. Yine geçmişte, Irak seçimlerinde de aynı şeyi gözlemlemiştik. Yine ITC’nin gücünü zaafa düşürecek ittifak ve psikolojik savaş kapsamında değerlendirecek faaliyetler vardır. Günümüzde de Irak’ın kuzeyindeki PKK destekleyicisi Barzani ve Talabani’ye bağlı etki ajanlarınca düzenlenen “Türkmenlerin dağınık oluşu” söylemine rastlamaktayız. Bu söylem Türkmenlere nelere mal olduğu herkesçe bilinmektedir. İşte bu noktada, bu çok başlılık ve buna benzer hayali lider beklentisine son vererek, Ankara Deklarasyonunu değerlendirebiliriz. Düzgün şekilde uygulandığı takdirde, Türkmenlere çok yararlı olacağını düşünüyorum. Türkmen siyaseti içinde birik ve beraberlik toplumun selameti açısından çok önemlidir. Irak Türkmen Cephesi, hâlihazırda Türkmenleri temsil eden en büyük organizasyondur. Aynı zamanda seçimlere katılan ve Irak hükümeti ve Dünyaca tanınan “tek” temsilcidir. Peki, başka parti ya da hareketler yok mu? Elbette vardır ve olacak. Ancak bu hareketleri hatırı sayılır bir kitleye sahip olmamakla birlikte, kuşatıcı bir misyona sahip değiller. Sözgelimi, ITC partilerden oluşan bir siyasal birlikteliği ifa ederken, öteki tarafta belirli marjinal, adeta mahalli örgütlenme tarzından bahis ediyoruz. Aynı zaman da fikri olarak, ITC ile pek de taban tabana zıt fikri ihtilafta söz konusu değildir. Dolayısıyla onlara/marjinal gruplara bakarak, bir çok başlılıktan ya da temel farklılıktan söz etmek mümkün değildir. ITC’nin muhtevasına bakıldığında, İslami çizgiden milliyetçi çizgiye kadar, geniş yelpaze görmek mümkündür. Bunun haricinde, ITC dışı oluşumlar ya da oluşturulması planlanan, fikir olarak farklı ya da aykırı olmadığı takdirde “kişiler” hareketi diyebiliriz. Çünkü bir “yenilik” yok. Bugün ITC dışı hemen hemen tüm küçük oluşumlar, ITC ile yakın olmasa da, aynı hedef ve amaca sahiptiler. Dolayısıyla onları başka kategorilerde değerlendirmek, Barzani ve Talabani ekmeğine yağ sürmek demektir. Toparlarsak, her zamanki gibi Türkmenlerin maruz kaldıkları psikolojik savaşlara artık dur deme zamanı gelmiştir. Bu gibi operasyonlara karşı koyacak modern eğitimli birimler oluşturulmalı. Gerek Irak içi, gerekse dışında görev almalıdırlar. Bu tür savaşlara çok açık olduğumuz su götürmez bir gerçek olup, bir an önce kendi savunmamızı oluşturmalıyız. Aksi takdirde, sonuçlara katlanmalıyız diye düşünüyorum. -------------------------------------------------------------------------------- [i] İstihbarata özel Avrasya Dosyası, Avrasya bir vakfı yayını, yaz 2002.s.85. [ii] İstihbarata özel Avrasya Dosyası, s.107. [iii] DAĞ Ahmet Emin, Uluslar arası ilişkiler ve Diplomasi sözlüğü, Anka,s.364. [iv] ACAR Ünal, Ömer URHAL, Devlet - Güvenlik ve İstihbarat – Terörizm, Ankara 2007, s.272. [v] ÖZDAĞ Muzaffer, ÖRTÜLÜ İSTİLA VE PSİKOLOJİK SAVAŞ toplu eseler -3, Avrasya-bir Vakfı yayınları,Ankara 2003,s.11. [vi] SCHLEHER D.Curtis, Bilgi çağında ELEKTRONİK HARP.Doruk, Ankara 2004, s.29. Psikolojik harekatla ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki yabancı Internet kaynakları: http://www.psyop.com/ http://www.psywarrior.com/ [vii] SCHLEHER D.Curtis, s.29. [viii] HILBRUNN Otto, DÜŞNA GERİSİNDE HARP, Ankara Gnkur. Basımevi 1974.s.163-164. [ix] ACAR Ünal, Ömer URHAL, s.272. [x] ACAR Ünal, Ömer URHAL,s.273.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © cetinbayatli, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |