Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Bu seçime beni iten faktör ne ola ki acaba? Hayatımdan memnun olup da bu seçimi yapsam ne ala ama mütemadiyen sıkıldığım bir hayatı olduğu gibi sürdürme niyeti de ne ola ki? Aslında sorun biraz mensubu olduğum neslin sorunu gibi... Başta eğitim hayatı olmak üzere hayatımızdaki her unsur bizi küçük kalmaya alıştırmış durumda. Öyle ki kendi ailemiz bizim yaşımızdayken evlenip bizi dünyaya getirirken biz bu yaşta daha iş sahibi olmamış durumdayız. 25 yaşındaki insanlar halen ailelerinin "çocuk"ları. Bu sadece bu çocukların işe girip calışması, para kazanması vb. şeylerle ortadan kaldırılabilecek bir durum da değil üstelik; zira aileden bağımsız bir hayatı yakalamak -hele ki aile ile aynı ev paylaşıldığı sürece- imkansız gibi. işte bizim neslimiz 20'li yaşların başını ailenin çocuğu olarak geçirdiğinden 20'li yaşların ortalarına geldiğinde hayat için fazlasıyla büyümüş olduğu gerçeğini sindiremiyor. o yüzden de olabildiğince alışkın olduğumuz konum devam etsin istiyoruz. hayatın akışına kendimizi kaptırmamız aslında başka bir akış sistemine dair hiç önhazırlığımızın olmayışından ve kötü de olsa ailenin çocuğu olma sistemine alışmış olmamızdan... 17-18 yaşındayken olgun düşüncelere sahip olmak eirşkin olarak kabul edilmeye yetmekteydi halbuki ve biz de düşünclerimizi olgunlaştırmaya çalıştık hep. ama sonra yüzleşmemiz gereken başka bir hayat çıktı karşımıza. işin dışardan en basit görünen kısmı o valte kadar düşünsel olarak olgun konumda olsa da davranışları "büyük"lerin hayatlarından farklı, hala "çocuk" konumunda bulunan bizler için ağır oldu... kısacası olgun da olsa bir çocuk olmak şahsım adına bir alışkanlık oldu ve ben bu alışkanlığımdan vazgeçmemek uğruna kendimi tembelliğe vurup sıkıntılı bir hayata razı gelir oldum. Kendimdeki bu sendromu genelleme hakkım yok belki ama bu alışkanlığın farklı şekillerde de olsa kendi neslimden birçok kişide sorun yarattığını da doğrusu öngörebiliyor ve bu yazıyı 25 yaş ve üstü çocuklar adına yazmayı kendime bir borç biliyorum... Umarım bir büyük gibi yaşamayı özümseyeceğimiz günler uzakta değildir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Kalfa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |