Güzel birşeyin fazlası harika olabilir -Mae West |
|
||||||||||
|
2005 yılının Ekim’inde başladı yanılmıyorsam. O zamanlar ben de Kanal D’nin kült dizilerinden biri olan “Çemberimde Gül Oya”nın bitişine üzülmekteyim. Yeni bir şehre taşınmışım, sevgilimden ayrı kalmak zorunda kalmışım, çok dalga geçsem de eski Türk Filmleri’nin duygularını hep seven biri olmuşum falan; reklamlarda da diyorlar zaten Türk Filmleri’nin modern zaman hali diye... “Eee güzel dizi bu, izleyelim bari” dedim. Hay demez olaydım sevgili dostlar. Bir süre sonra dizi beni sardı mı... Ben artık müptela oldum mu... Her cumayı dört gözle bekliyor muyum... O ara da sevgilimden ayrılmış mıyım tamamen...Beni o dizinin duyguları değil de başka ne depreştirebilir? Resmen ağlama seansı gibiydi dizi saaatleri... Bu kadar anlattım, övdüm (!) bir özet geçelim bari başta : İlk bölümlerde Elif sade bir tezgâhtardı, nişanlısı Yılmaz ise mevsimlik çalışan bir işçi... Gazi Mahallesi’nde hayatlarını sürdüren bu çiftin mahalleden de bir sürü arkadaşı vardı, sonraki bölümlerde hikâyelerini ayrıntılı olarak göreceğimiz... Fakat Elif’in gözü yükseklerdeydi. Bir de Yılmaz’ın o her zaman memnuniyetsiz bir suratla ortalıkta gezinen annesi Mualla Hanım’la kardeşi Fikriye... Fikriye’nin kocası Cemil içki içiyor, kadını dövüyor, kısacası iyi bir koca değil. Sonradan da başını alıp gidiyor zaten. Bu arada da Yılmaz’ın en yakın arkadaşı Salih eskilerden beri Fikriye’yi sevmekte... Diğer tarafta ise zengin hayatlar... Ömer Tekiner, Filiz Tekiner kardeşler Elif’in patronları, TEKstil’in sahipleri oluyorlar. Bu arada Türk Filmi olacak ya işte, Ömer de Elif’e aşık. Tipik zengin erkek fakir kız modelinden... Tekiner kardeşlerin bir de kumru kumru aşk yapan anne babası var: Handan Hanım’la Erol Bey. İlerleyen bölümlerde Elif’e teklif geliyor, TEKstil’in yeni yüzü oluyor, Yılmaz bu duruma bozuluyor. Defileler falan yapıldığı akşam TEKstil mağazasını basıyor, ortalığı dağıtıyor, hapse atılıyor. Hapiste Kemal Abi’miz var. ( Dizinin belli bir noktasından sonraki tek izleme sebebim, mükemmel karizma, daimi aşık ) Kemal Abi’mizin de oğullarının ölümünün ardından psikolojik sorunlar yaşayan karısı Canan Hanım... Hapiste başta Kemal Abi ve onun yandaşı Ekrem’le takışan Yılmaz sonradan onlarla çok yakınlaşıyor ve bir anda müthiş bir servete, zenginliğe, dostlara sahip oluyor. ( Zaten hapiste her hayatı kurtulan, kurtaranına tüm malvarlığını gözü kapalı teslim eder (!) ) Eee tabi her bölümde ayrı bir heyecan ayrı olaylar... Ömer Elif’le evlenir. Yılmaz bunun intikamını almak için Ömer’in kızkardeşi Filiz’le birlikte olur. Fakat zamanla onun sandığı gibi bir kız olmadığını görünce de ona değer vermeye başlar, aşık olur. Sonrasında da ilk sezon sonunda, hem Kemal Abi hem Erol Bey hem de Elif ölürler. Dizi tatile girdiğinde televizyonun başında dumur oldum zaten. “Eee herkes öldü nolcak bundan sonra?” dedim anneme. Bekledik ve gördük : hiçbir şey olmadı. Dizi o kadar tıkandı ki yeni bir eski aile dostu çıktı ortaya : Cem... Bu Cem Filiz’e aşık oldu, sırf bu yüzden çocukluk arkadaşı Ömer’i vurdurttu, Yılmaz’a türlü oyunlar yaptı. Bu arada Filiz’le Yılmaz da bir ayrılıp bir barıştılar. Sonra Filiz Yılmaz’dan hamile kaldı. O ara Cem, Filizlerin iflas etmelerini sağlamak için onları anlamadıkları alanlarda işlere zorladı. Fikriye ile Salih evlendiler. O aralar da Fikriye eski kocasından hamileydi, Salih çocuğu kendi çocuğu gibi sahiplendi. Sonra Cemil çok zengin olmuş biri olarak geri döndü ve Fikriyelerin başına bela oldu çocuğum da çocuğum diye... Senaristler Ömer’in hayatının da çok otlaştığını düşünüp kızına yeni bir bakıcı yolladılar : Rumuz Feride (!) Kemal Abi tüm mirasını Yılmaz’a, aynalıya ( Ekrem’e ) ve karısı Canan’a bıraktı. Bu arada da Canan, Yılmaz’la Filiz’in can dostu oldu, iyileşti. İşte diziyi en son burda bıraktım ben. “Yeter ama!” dedim. Yeni nesil Türk Filmi dediniz tamam ama; bu kadar da keriz yerine konmaz ki izleyici. Hele de Yılmaz karakterini canlandıran Bülent İnal’ın bölüm başına 25 bin YTL aldığını duyunca daha bir sinirlendim. Biz her bölüm sonunda televizyon karşısında çıldıralım, sen iki yılda ne insanların yıllarca dişleriyle tırnaklarıyla didinip kazandığı paraların yüzlerce katı para kazan! Neyse... Bu da apayrı bir tartışma konusudur, bu yazının amacı başkaydı, değil mi? Şimdilerde dostlardan duymaktayım, ( hâlâ bıkmadan usanmadan izleyen tanıdıklarım var; yani üzülmesin kimse ) Handan Hanım, Ömer’in yine belli belirsiz bir eş adayı bulmasına bozuluyormuş, Cem amacına ulaşmış, Tekinerler iflas etmişler, Rumuz Feride de herhalde kötü kadın çıkmış. Bu arada Yılmaz da Filiz’den vazgeçecek artık ya, onların inşaatının başına gelen mimar Aslı’ya “Bekle benim kendimi toparlamamı” demiş. Bu arada zaten tesadüfün böylesi, Aslı da Canan’ın çok yakın dostu çıkmıştı, zamanında fakirmiş de Kemal Abi okutmuş onu... Eee bea kardeşim! Daha neler yapacaksınız? Ne kaldı ki? Topu topu Ömer’le Rumuz Feride evlenir Handan’a inat, Cem’in foyası ortaya çıkar, Cemil daha bir arıza olur Fikriyelerin başına ekşir. Ama Filiz’le Yılmaz ne bok yer diye sormayın, bi fikrim yok valla... O kadar bölüm izledim, hâlâ kestiremiyorum. Velhasıl kelam, işte dizi benim gibi; her bölümünü heyecanla izleyen, her yerde savunuculuğunu yapan, zaman zaman içinde kendini de bulan, çevresindeki herkese izlemeleri yönünde baskı uygulayan ve daha bir sürü eylemde bulunan bir izleyicisini bile kaybetti... Bazı şeyler zamanında tatlı tatlı bırakılmalıdır, değil mi? Tıpkı başta bir kült olduğundan bahsettiğim Çemberimde Gül Oya’nın, hikâyenin en güzel yerinde, ihtilâlin ardından, hepimizi gözyaşlarına boğarak veda ettiği gibi... Demek ki neymiş? Yeryüzündeki her şeyde olduğu gibi; en sevilen, reyting rekorları kıran dizileri de sakız olmadan bitirebilmeyi bilmek lâzımmış... Tamam, ıhlamur durdukça değerlenir ama; her şeyin fazla beklemişi zararlıdır...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nazlı usta, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |