Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Mevsim sonbahardı… Ağaç daları yalnızlığa hazırlanıyorlardı. Zamanı dolan yeşil yapraklar, çaresizlerdi… Derman buldukları dalları, terk etmek zorunda kalıyorlardı. Kuşlar dahi bu duruma hüzünleniyorlardı, dal ve kuş açıktalardı. Ağacın estetiğini, yeşil yapraklar oluşturuyordu. Yapraklar, adeta ağacın saçları durumundaydı. Saçsız bir kızı, tahayyül edebiliyor musunuz ne acı. İşte bugün bu ağaç, hayatın öznesini muştuluyordu. Hayat ve memat, can ve canan akıp giden bir zaman… Hayat yaşamaktı, neşeydi, tecrübeydi, bir gözlemdi… Himmetti, hizmetti, vefaydı, cefaydı, o bir sevdaydı… Hayatı yaşarken, zorunda kalmadan, yaşamayı bilmektir… Gülerken, ağlarken, severken, terk ederken anlaşılır olmaktır… Bir ah çekmeden, kimseye çektirmeden paylaşmayı bilmektir. Öncelikle saygıyı bilmektir, yoksa asla sayılmayacaktır. Hoşgörü en büyük hazinemizdir, cimrilik rahmet eksikliğidir… Ön yargı, bir hastalık olarak bilinmelidir, aksi takdirde sahibini bitirecektir… Sevmek, hiçbir karşılık beklemeden, vermeyi bilmektir… Aşk, yaşamaktır, halin yanmasıdır, nefsin külleşmesidir… Enaniyet, âdemi beşerin değil, iblise biat edenlerin işidir… Hareket ve kuvvetin gerçek sahibini bilmek, kul olmaktır… Kul, Rabbinin bir kölesidir, çünkü her şeyin sahibi odur. Ağacın, dalın, yaprağın ve kuşun sahibi de Zül celaldir… Rahmetin müjdecisi, kâinatın efendisi olan Peygamberimiz… Kur’anı bizzat yaşayarak, anlaşılmayanı bırakmamıştı… Dünya ve nimetlerinin, sabah anamazının iki rekât sünnetinden… Daha da önemli bulunamadığını, ashabına izah etmişti… Bunun ne anlama geldiğini, teferruatıyla anlatmıştı… Bir han, ister sahibi veya misafiri olman hiç fark etmiyor… Varlığını ve metaını, Hak rızası adına ve insanlık için seferber etmek… Bu konu da asla bir tereddüde düşmemek için, aşkı bilmelisin… Aşk, Onun yolunda buharlaşmaktır, Aşk, en büyük Hak rızasıdır… Aşk, bedenin, tenin dili değil, kalbin, ruhun en önemli gıdasıdır… Her müşkül iş, asan olur, her külfet, hakikatte bir nimettir… Sevda onadır, aşk onadır, can odur, yar odur, her şey onda yok olur…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |