Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid |
|
||||||||||
|
Dün gece; saatim önce geri kalmıştı, bir dahaki baktığımda durmuş ve televizyonu açarak, zamanın hangi diliminde olduğumu öğrendikten sonra, kol saatimi sonuma doğru ayarladım. Tek bir yıldızı olan bir geceydi bu; sular kesilmişti ve elektrikler zayıflıyordu, yağmur sicim gibi yağarken, gök gürültüleri uyuyan bebekleri ürkütüyordu.. Kolu kanadı kırık bir deliydi o! İz düşümünü takip eden.. Söverken sayıklayanda üstelik, ağzı içki kokan ateşten korkan, sigarayı neresiyle içtiğine aldırış etmeden hayata suni teneffüs yapan.. Baldırları yarı çıplaktı, saçları darmadağınık, neft yağı sürülmüş kadar ağır bir yaşamdı artık onunkisi.. Pek de takıyor gibi değildi çevresinde ona bakan gözleri, üstelik, - iyi bakın, bir daha benim gibisini göremeyeceksiniz- der gibiydi.. Beklide öyleydi, öyle oldu.. Köşeye sıkışmış, sıkıntılı bir şekilde düşen su damlacıklarıyla birlikte herkesi düşünüyordum, benimle birlikte şuan bu havayı teneffüs eden herkesi.. Kim nerde, ne yapıyor, ne düşünüyor, ne hissediyor, ne yaşıyor ya da ne yiyip – içiyordu? Hangi eylem dolaşıyordu dünyanın canlı damarlarında? Kim bilir, beklide ben sırf bu düşünceler yüzünden kendi hayatımın tadını çıkartamadım.. Aklımda sürekli; kim, ne, neden, niçin, niye ve nerde soruları dolaştığı için, hayat nerde başladı ve nerde dolduruyor saatlerini farkına varmadım.. Öyle ya, zamanımı ne yaparak geçiriyordum ben, bari yararlı mı, yoksa zararlı mı? Faydalı ya da faydasız işler mi görüyordum, hangisi ben oluyordum? İnsanlar hakkımda ne düşünüyordu, ya ben günde kaç defa aynaya bakıyordum.. İnsan kendi yüzünü kaç defa unutur ki.. Çoğu hatıranı, anını, anımsadığın onca kötü olanları bile unutmak için mücadele verip de unutamazken, kendi yüzünü unutmak! Sanırım ben zavallı ve bir o kadarda acınası bir hüzün bazdım. Hümanist. Şerefime şeref kaldırabilecek bir yakın aradım durdum, ama onlar beni ya yeni sevgilileri ya eşleri, yada daha bencil dostları yüzünden terk ettiler.. - Ben, terk edilmeye mahkûm bir bi seksüelim! (şuan kendime bi seksüel demek geldi, öyle olduğum için değil sadece hakaret etmek için kendime). Sınırları kendimiz oluştururuz beynimizde, zihin gün aşırı bize oyunlar düzenler, çoğuna da kanarız, kıvrak zekâlı olanlarımız başarılı olur ve kendilerine sözlerini dinletebilenlerdir onlar. Ne mutlu onlara! Hayat eksilirken bir yerlerde bizler taşını toprağını ayıklarız, onlar ise buğdayını kaldırırlar ve arpasını ve mısırını ve pamuğunu.. Hayat onlar için pamuk gibidir, bizim ise sürekli kıçımıza batar. Onlar birilerini yönlendirir ve ne yapmaları gerektiğini haykırıp dururlar, ben ve benim gibiler ise göz önünde ki, sahte “Gösteri Peygamberleriyizdir.” Hakim ben isem savcı kim? Az evvel İstiklal Caddesinin 3. ara ve 2. arka sokağında bir cinayete tanık oldum, cinayete sebep oldum ve cinayeti işledim; etrafta ki, tek görgü tanığı da benim.. Aklımın durulmayan kıyılarında birileri beni çekiştiriyor yine, umarsız kalamıyorum, kulak misafiri olmaktan öteye geçip, kendimi savunayım derken, elimden çıkan kazaya engel olamıyorum. Ben artık bir katilim ve failim meşhur! Sürekli rüyalar görüyorum ve artık rüyalarda yaşıyorum; karnım acıkınca hemen bir otobüse atlıyor ya da bir bankta oturup uykuya dalıyorum ve istediğim tüm güzel yemeklere sahip oluyorum, içim içime sığmıyor artık gördüklerim ve yaşadıklarım bana dar geliyor ve taşmak için bir eylem yapmak istiyorum ve hemen kendime bir soba kenarı ya da kıvrılıp yatabileceğim bir halı bulup, oracıkta uyuyorum ve içimde birikmiş ne kadar gölge varsa hepsini güneşe karşı serbest bırakıyorum.. Hayat böyle sürüp gidiyor. Korkuyorum. Kâbuslarım da oluyor arada, karabasanlarımda. Tanımadığım kişilerin tecavüzüne uğradığımda ve artık buna iyice alıştım. Birileri uykumda bile beni tecavüz etmekten bıkmıyor. Kahrolası vajinam uykumda dahi ıslak. - Ben, bedeni ihlal edilmiş bir pisliğim (Aslında pislik olmadığımı hepimiz biliyoruz)! Kurum tutmuş soba boruları gibi dar ve havasız, kötü kokulu lanet yerlerden geçerek evime gidiyorum, her gece sabaha 10 kala aynı yol, aynı his, aynı ürperti.. Karşıma birbirini beceren iki sokak kedisinden başka hiçbir canlı çıkmayan bu lanet yol. Ve birde beni hiç yalnız bırakmayan düşüncelerim. Galiba gerçekler başımı öylesine döndürüyor ki; bazı gerçekleri bilmek yüzünden bu düşünceler beni boğuyor ve ben yaşadığımı unutuyorum.. Sağlıklı yaşam için nelere dikkat etmeliyiz? Hangi yiyecekleri yemeli, Hangi sıvıları tüketmeli, Hangi sporları yapmalı, Hangi rejimi uygulamalı, Hangi metotta ruhumuzu hafifletmeli, Hangi saatte uyumalı ve uyanmalı, Hangi, hangi, hangi? Bunlar kimin umurunda ki, hepsinin canı cehenneme! İhtiyacım olan sadece unutmak, silmek, yok etmek, uyumak, sakinleşmek, nefes almak, yalnız kalmak, vesaire, vesaire.. Hazımsızım. Kendime. Beynime ve düşüncelerimde, mantığım bir delinin avuç içine saklanmış çağırışlarıma duyarsız kalıyor.. - Ben, üstünde harp edilmiş bir yığın toprak parçasıyım ( o kadar zayıf ki, bu gerçek)! Bir caminin bahçesinde önce ezanı dinlesem, sonra namaz kılanları izlesem ve çıkmalarını bekledikten sonra, içeri girip tüm girişlerini üstüme kilitleyip kendimi rehin alsam. -Yaklaşanı vururum, kendimi de vururum. Beni rahat bırakın, bari burada bu Yaratıcının evinde.- İstediğim tek şey huzura kavuşmak, o nerde ise, orada.. Dün gece saatimi kurduktan sonra, yatağıma uzandım ve düşümde bir deli öldürdüm. Üzgünüm, artık dayanamıyordum. - Ben ruhu zincirlenmiş ve asla çaresi olmayan bir deliyim ( kimse bir şey yapmadı, yapamazdı, elinden bir şey gelmedi)! Aranıyorum, tüm sokaklarda afişlerim var, havaalanları, demiryolları ve otobanlar tutulmuş, evim artık bana göre değil ve ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yok. Unutulmuş bir failim ben.. Nerde biteceğini önemsemeyen.. 03.01.2007 Ayfer YILMAZ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fıstık, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |