İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
İçinde ne olduğunu bildiğim birşeyi niye açayım diye düşündüm ama dayanamadım. Ellerim titreyerek açtım. Gözlerimden akan yaşlara dur demedim diyemedim. Elimde o zarf , gözlerimde yaşlar ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Ne oldu niye ağlıyorsunuz diyen o sesle kendime geldim. Sadece hiç diyebildim. Hiç. Başka ne diyebilirimki..... Bunca zaman sevdiğin ve seni aldattığı halde sevmeye devam ettiğin insan evleniyor ve davetiye gönderiyor. Ne denebilir ki. Kocaman bir hiçden başka. Herşeyi bu kadar mahvetmek zorunda mıydı. Bu kadar acı çektirmeye ne lüzum vardı ki. Bir insan , seni sevdim dediği birine bunu nasıl yapabilir? Niye ben yanlış bir insanı bu kadar çok sevdim niye? Ben nasıl onun gerçek yüzünü göremedim. Ve niye bana işkence ediyor. Herşeye rağmen onu sevdim ben. Hiç hesapsız çıkarsız sevdim. Hiç bir şey istemedim,beklemedim. Karşılığı bu mu olmalıydı. Taktığı boynuzlar yetmiyormuş gibi işkence ediyor. Sana artık sadece acıyorum ama hala seviyorum. Ben ne zavallıyım. Bana bunca acıyı yaşatan seni hala nasıl sevebiliyorum. Bilmiyorum. Artık bir çok sorumun cevabını bulamıyorum. Belki de bulmak istemiyorum. Beni mutluluğunu görmeye çağırıyor. Hiç mutlu olamazsın ki. Bana neyi ispatlamaya çalışıyorsun ki. Beni hayatından attın, saygısızca herşeyi yaşattın artık istediğini yapmakta özgürsün. Beni orda görmek sana ne hissettirir? Ben ne hissederim? Hiç düşündün mü? Senin bir kalbin var mı? Benim sevdiğim adamı kim öldürdü.. Karar verdim geleceğim. Beni göreceksin. Yıkılmış, yok olmuş bir ben göremeyeceksin. Görmeyeceksin. Sen dayanabilecek misin? Bu yüzsüzlüğe, riyakarlığa ve kalpsizliğe......Dayanırsın çünkü senin bir kalbin yok ki. Hayat insanlara adil davranmıyor. Ya da herşeyin bir sebebi var. Bazı şeyleri belki de yaşamak gerekiyor. Biriktirdiklerim içimde bir yerlerde taşlaştı. Acılarım artık canımı yakmıyor. Onlara öyle alışmışım ki ince bir sızı hep var. Herzaman da olacak. Artık kimseye güvenmiyorum,sevmiyorum da. Ben ki insanların sevilmeye layık olduklarını düşünürdüm. Bana bu kadar acıyı yaşatanda bir insan değil mi? Hem de hiç kötülük yapmadığım bir insan. Belki de bundan da bir ders çıkarmalıyım. Allah'ın yarattıklarını severken dozunu iyi ayarlayamıyorum. Bundan sonra cesaretim yok hiçbirşeye. Aynı acıları yaşamaya , ağlamaya, mutluymuş gibi rol yapmaya ...... Sen ey sevgili ,benim gibi savaşçı birinin tüm kalelerini yok ettin, taş üstünde taş bırakmadın. Galibiyetinle öğün. Ama unutma her galibiyet zafer değildir. Bir gün geriye dönüp baktığında öğünecek birşeyin olmadığını görecek ve çok üzüleceksin. Ama neye yarar ki.... Yakılanlar ve yıkılanlardan sonra....Binlerce parçaya ayrılmış vazoyu en iyi yapıştırıcı ile yapıştarsan da izleri görünür. Benim parçalarımı birleştirecek birşeyde yok.... Sen acıdan başka bana ne verdin ki.... Yaşattığın , mutluluk sandığım o masal nerede kaldı. Prensim yalancı bir kurbağa çıktı...... Ve sonsuza kadar öyle kalacak. YB=3 BB>
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Füsun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |