Yürüyorum.İşten yeni çıktım.Cumartesi saat 13.10. Bozulmuş kilit taşlı kaldırımlarda, arkadaşın yanına doğru gitmeye çalışıyorum. Kaldırımın taşları öyle girintili çıkıntılı olmuş ki adeta tipik bir ''topukkıran''. Ayakkabımın topuklarını kırmamaya, bileğimi burkmamak için sürekli yeri kontrol ederek yürüyorum. Bana,yürümek için havanın soğukluğu, sıcaklığı farketmiyor. Ama, yine de en rahat bahar yürüyüşleri oluyor. Bahar yürüyüşlerinden sonra kış yürüyüşlerini yaz yürüyüşlerine tercih ediyorum. Gaziantep'in Gazi Muhtar Paşa bulvar'nda nerdeyse tamamına yakını ingilizce isimlerden oluşan mağazaların önünden geçerek yürümeye devam ediyorum. Bir mağazanın adı dikkatimi çekiyor, eski bir dostumun mağazası. Uğrayıp selam vermek istiyorum. Ama, onun ulaştığı zenginliği düşününce uğrayıp ilgi göstereceğinden emin olamadığımdan mağazanın önünden sesszice geçip gidiyorum.
Ben, ailem ve sağlığım hariç tüm servetimi kaybetmişken bazıları başarılarla dolu bir geçmişle çok büyük bir servet sahibi oldular. Bir zamanlar bu adamların her türlü konuyu danıştıkları ben, artık aranmayan sorulmayan bir adam oldum. En kötüsü de bulunduğum durumdan en çok kendim nefret etmem. Biliyorum şükretmem gereken çok şeyin olduğunu biliyorum. Ama, hayat beni hatalarımdan dolayı acımazsızca yıkımlara uğrattı. Şükür etmem bile ailemin ve kendimin geleceğini mahvettiğimi düşüncesini bana affettiremiyor. Her cumartesi şıhcan civarında ki dostlarımı görmeye giderken kendimle bu iç hesaplaşmaları yapıyorum, yapıyorum ama hiç bir şeyi çözümleyemiyorum. İşte belkide bu sürekli kendimi cezalandırma isteği bu yalnız yürüyüşere neden oluyor.Ta ki dostlarıma kavuşuncaya dek. Onlara kavuşunca iki gerçek dostun ilgisiyle, ikramlarıyla, espirileriyle rahatlıyor ve adeta hiç yürüyüpte 30-40 dakika boyunca kendini eleştiri yağmuruna tutan ben gidiyor, sakin, huzurlu birisi olarak onlarla evime dönüyorum. Dostlarımın sayısı bir elimin parmaklarından daha az olması onların ne kadar değerli olduklarını çok iyi anlatıyor. Ve herkese en azından haftada bir gün bir dost terapisi öneriyorum. Ama, biliyorum ki haftaya cumartesi yine yürürken kendimi eleştirmeye devam edeceğim. Sizce?