"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Ben çok uyumayı sevmem bilirsin, gülüm. Uyanıp seni ve çocukları uyurken seyrederken çok mutlu oluyorum. Geçen gün , bir kitap tanıtımı okumuştum.’’ Sadece,aptallar 8 saat uyur! ’’ diye..Ben,de ne kadar zekiyim ya!. Cep telefonumu açtım,saat daha 06.00. Bilirsin , eve gelince kapatırım cep telefonumu.Sadece,ev telefon numaramı bilecek kadar yakınlarım gerektiğinde arayabilsinler diye. Çok hafif bir sesle hatırlatma yaptı, telefonum. Bu gün eşinin doğum günü diye. Heyecanlandım,elim ayağım titredi.Ya unutsaydım, günlük koşuşturmalardan senin doğum gününü.Yine,sen kızmazdın eminim, her zaman ki engin gönlünle. Gülümserdin yine bana, o tatlı gülüşünle. Yine bir doğum günün ve yine ben sana kıymetli bir hediye alacak durumda değilim, gülüm. Akşam, müzikli bir yerde yemeğe de götüremeyeceğim seni. Affet, affet beni. İnan ki yok beş kuruş param. Yemek sırasında müzik çalarken bir kırmızı gülde uzatamayacağım sana. Ve dansı bu gece kabul edersen bizim evde, bizim canlı radyo müziğimizle yapabileceğiz.Yakacak güzel bir çift mum var mı,ya evde? Oğlum ve kızım da sana hediye alabilecek para biriktirebildiler mi, bilmiyorum? Ama,pek sanmıyorum. Ne isterdim biliyor musun, gülüm. Birazdan sizler uyanınca sizlerle güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra sana bir sürprizim var, diyebileyim. Sana, uzatabileyim bir anahtarı ‘’Bak aşağıya. istediğin gibi beyaz bir araba aldım,sana. Senin kalbin gibi bembeyaz . Bu senin gülüm, doğum günün kutlu olsun. İyi ki varsın, iyi ki senin gibi bir prensesle evlenebildim.’’ Diyebileyim. Sonra, arabanla hep beraber gezelim. Sana ve çocuklara birbirinden güzel kıyafetler alalım, akşama çok güzel bir yerde yemeğe gidelim. Ben de bilirim böyle kibarlıkları, iyi yaşamayı ve de yaşatmayı. Ama; nerede yok be gülüm, inan ki yok beş param. Sana, güzel sözlerden başka ne, ne verebilirim. Bin kez gelseydim dünyaya bin kez seninle evlenirdim. Ama; ben bir kez bile evlenmeyi hak etmiyorum, seninle. Ve hak etmeden alabildiğim en büyük ödülsün, sen. Ve bir de bu ödülü bu mükemmel çocuklarla taçlandırdın be gülüm. Yine de iyi günler bize de gelecektir, be gülüm. Bende pek inanmasam da söylediklerime. Sen hep olduğu gibi ümitle bekleyeceksin o güzel günleri, gelecek güzellikleri. Bir yerde kıracağım bu parasızlık zincirini, yine inanmadan mı konuştum. Evet, haklısın gülüm. Gelecek güzel günler konusunda yalan söylüyorum sana belki ama; bir şeyi her zaman doğru söyledim. ‘’BEN SENİ ÇOK SEVİYORUM VE HEP SEVECEĞİM. NİCE YILLARA GÜLÜM!..’’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Salih Özsaraç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |