..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > MERİÇ ARSENİK




2 Eylül 2006
Gülümse Kaderine  
Sanırım adın aşk, anlamadığım neden bu hırçınlığın ve zamansız gidişin...oysa tam alışmıştım sana

MERİÇ ARSENİK


Ey aşk, habersiz geldin madem, sessiz sedasız, parmak ucunda yürüyerek, neden gidişin bu kadar şiddetli bir kasırga, arkanda neden yığınla enkaz, yeni bir düzen yaratmanı kimse istemedi ki senden, ya da gelmen için hiç çaba da harcanmadı ki, neden ansızın sığındığın yüreğe, nankörce açtın savaşını, neden masumca kabul gördüğün, asiliğini sana verdiği huzurla ehlileştiren bu yüreğe bu kadar kolay zarar verdin, neden…


:AIFG:
Şuram çoook acıyor…..Aşkın yeni haliyle kalbimin ilk tanıştığı andı, hep çıkarcı insanların, yobazca ve ben merkezli davranışlarıydı, onun yaşamasını engelleyen. Ama bu farklıydı, çok sık ağaçlıklı, ve tamamen popülasyonun tüm evrensel işleyişini, döngüsel olarak yaşayan bir koca derya ormanda, tüm yırtıcılıklarıyla, hayatta kalmak için öldüren canlıların dünyasında, en güçlülerinden olan yaratığın başından geçenlerdi, masum aşk gerçeği…Aşk cayır cayır onun ormanını da yakmak üzereydi. Heybetliydi, tüm narinliğine karşı güçlü, ayaklarının üstünde duran, kurnaz manevralarla yaşamanın sırrını çözdüğünü zanneden, asi, yırtıcı, kendisini korurken yalnızca pençeleriyle savaşan, yakınındaki her canlıya, son derece merhametli bir ruh ve bunun anlaşılmaması için olağanüstü çaba gösteren, kaplan bedeninde, sincap kalbi taşıyan, son aşk mağduru…

Oysa yüzyıllardır, biçimden biçime girerek, farklılaşan aşk öykülerine hep bir aşinalığı vardı, ama umutluydu, kişiler görebildikleri ve anlayabildikleri kadar yaşarlardı olayları ve o tüm hümanistliğiyle, inkar etmekteydi efsaneleri. Nerden bilebilirdi, bir nisan yağmurunda yağan şiddetli yağmurun, onu eylül ayında, sırılsıklam savunmasız bırakacağını…Hayalleri vardı onun, tüm bilimsel kimliğine rağmen, ilahi adalete de güveni sonsuzdu, oysa zaten hayat en baştan adil değildi, bilirdi bunu ama, doğrulamazdı. Sinsice kanına doldu hain gidici,sonra damarlarında dolaşmaya başladı, ardından tüm hücreleriyle kabul etti, yabancı yolcuyu.Zarar görebilirdi, bunu aslında en baştan sezmişti, ama umursamadı, o isterse eğer, bu yabancıyı atabilirdi damarlarından, halbuki bilinçaltı çoktan tazelenmiş ve kabullenmişti bu fizyolojik değişimi, ardından hep yapardı zaten bunu, bir türlü uslanmadı, geleneksel işleyen beyin odacığı, kaderci bir yaklaşımdan, bir tutam attı kanına. Oysa sorumlulukları vardı ve her geçen gün artmaktaydı, kendisine dahi ayıracak zamanı olmamasına rağmen, bu yabancıya hep koca koca anlar ayırdı, uykusundan çaldı, gününden harcadı, koca buz dağı eridi uğrunda, sakladığı cennetten bir yansıma olan dünyası, tüm berraklığıyla gizlemekten vazgeçti.

İnanmak istedi, gelen bir haberciydi gelecekten, her şey çok güzel olacak diyordu, ama hiç kaçınılmaz sondan bahsetmeyerek, arşivine yeni tınılar ekliyordu. Ey aşk, habersiz geldin madem, sessiz sedasız, parmak ucunda yürüyerek, neden gidişin bu kadar şiddetli bir kasırga, arkanda neden yığınla enkaz, yeni bir düzen yaratmanı kimse istemedi ki senden, ya da gelmen için hiç çaba da harcanmadı ki, neden ansızın sığındığın yüreğe, nankörce açtın savaşını, neden masumca kabul gördüğün, asiliğini sana verdiği huzurla ehlileştiren bu yüreğe bu kadar kolay zarar verdin, neden…

Ayaktayım evet, yürüyorum en nihayetin de, ama görünmeyen bir yara var taa şuramda, hala sıcak bir kan değiyor ruhuma, her değdiğinde daha çok inciniyorum, daha çok duyuyorum kokusunu, korkaklığına bir şey diyeceğim yok, korkak mücadelenedir sözüm, madem kılıç atmıştın meydanda, tutup yüreğimi de bedenimden çıkarıp, hala avuçlarındayken bile pıtır pıtır atmasına rağmen, nasıl ganimet saydın, hıı nasıl… Şerefli savaşsaydın eğer, onurumla diz çökerdim önünde, geldiğinde merhaba dediğim gibi, yine aynı saflıkla, uğurlarken seni, güle güle söyleyebilirdim.

Yolun açık mı olur, yada nasıl olur onu bilemem, ben sensiz daha mutluymuşum meğer, canım yanıyor, bunu daha önce hiç bilmezdim, ama bildiğim bir şey var, artık seni tanıyorum, varlığından haberdarım ve işin kötüsü seni her yerde, her şeklinle tanıyorum, gülen gözlerde aramıyorum seni, çünkü sevgiye yenildiğin yerlerdir oralar, bir çift gözyaşında buluyorum seni, imparatorluğunu kurduğun yerlerdir oralar, git diyorum sadece sana git, ne adını duymak nede yanında götürdüğün kalbimi geri istiyorum artık, ruhsuz bakan bir çift gri göz kaldı geride, onu da daha fazla kirletme, aynada yansıman, geçmişte hatıran, giderken çaldığın yerde, yerle bir olmuş dünyam…

Seni bir başkasıyla paylaşmaya da gücüm yok inan, ruhumu öfkeyle, hırsla kirlettin, bencil egolar bıraktın geride, bana biraz zaman ver, biraz insaf et, yıktığın yerleri toparlayabileyim, yokluğunun sanrılarıyla yaşamaya alışabileyim, hani o herkesin anlattığı efsanene bu sefer inanabileyim. Bende ağlıyorum bak, tüm yaptıklarına karşın, gizlenebileceğin bir mekan hazırlıyorum sana, nefes alamıyorum yanımdayken sen, unutmam için seni git, hiç yaşanmamışlıklara git, ne olur giderken sevgiye yenileceğin mekanlara uğra, yüz yıllardır yeterince kazanmadın mı, ne olur yani şimdi yenilsen, seni güzel hikayelerde yüceltsek, mutlu sonlarla hatırlasak, seni korkmadan sevebilsek, yaşayabilsek ne olur yani…

Bende adın serdar, Ayşe de Mehmet, Fatma da Ahmet, Ali de Senem, Mustafa da Meltem, göz yaşlarımızdaki sitem tek, hüznün tek, umarsızlığın tek, verdiğin sonsuz yalnızlık hissi tek, kırdığın özgüven duygusu tek, aşk, görüyorsun işte adında tek, hecende…

Gülümse Kaderine…
Meriç ARSENİK
02.09.2006




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Piyon ve Mat
Bir Gün Kiliseye Gidelim Dedik,işte Film O Zaman Koptu...
Meriçle İlk Tanışma, Dünyama Hoşgeldiniz...


MERİÇ ARSENİK kimdir?

Düşünebilen ve farkındalık teorisini içinde barındıran herkese bu düşsel yolculuğumda kapım sonuna değin açıktır. . . Analitik düşünce bazında aldığım eğitim hiç bir zaman beni görmekten ve gördüklerimi yazıya dökmekten alıkoymadı. . . Hoşgörünün hakim olduğu bu tanışmamızda yürekten teşekkürlerimi sunuyorum,varlığınız için. . .

Etkilendiği Yazarlar:
sadece kendi ruhum ve bu ruhani yolculukta tanışma fırsatı bulduğum her zeki birey...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © MERİÇ ARSENİK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.