..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > MERİÇ ARSENİK




1 Eylül 2005
Piyon ve Mat  
bir ayrılığın statik analizi

MERİÇ ARSENİK


Derken,derinliğini ve bağlılığını yitiren,yenik ruhlar,aşkın ağırlığına dayanamaz,bir kişiyi nedensiz sevmek fikrini unutmuş olan monoton gözler,yeni gözlere merhaba demek için,yarı yolda bırakır süslü kelimelerini...


:BBHH:
Umutla başlar her şey,önceki yenilgilerini unutan yürek,yine başlar sahibi olduğu bedeni kandırmaya....Beyninin ona oynadığı oyundan habersiz olan beden yaşadığı duygusal berraklığa ,tesadüflerin meydana getirdiği olaylar silsilesini katarak duruma bir ruhaniyet kazandırmakla meşguldür.Mutlu mudur ,evet evet mutludur ya da öyle olması gerekmiyor mudur.Bu sefer şansı ona geçmişte yaşattığı kayıp anlar için ,özür mahiyetinde bir hediye veriyordur.O bunu çoktan hakediyordur zaten,sadece doğru kişi ile karşılaşma süresi,günle gecenin birbiriyleriyle defalarca flört etmesine yenik düşmüştür.Gülen bir çift göz,çevresine yaydığı enerjisiyle,’’yaşamak ne kadar da muhteşem bir olgu’’ diyerek,göz kırpmaktadır...

Sıra, kendi aşk hayatına anlamlar katmaya gelmiştir,malzeme oldukça fazladır,eğer onu gördüğü yere o gün gitmeseydi,ya da kullandığı kelimeler şöyle olmasaydı,efendim zaten şu zamanlarda da aynı okulda bulunmuşlardı,aaa aynı tarihlerde sende mi orada tatildeydin,beyin yine almıştır taşlarını eline,vezirine güvenir,ancak aceleye gerek yok,tek cümlelik repliği olan piyonlar, ilk adımda daha mantıklıdır,onlar rahat rahat pütükare tahtada, ‘’sanki boşluktayım,her şey biranda oluyor,yapılan her hamle benim dışımda gelişiyor’’ ,diye söylenip bir yandan da,figüranlıktan başrol oyunculuğuna yükselen bir jön havasında,kendi hikayesini yaşayarak ilerlerken,’’son’’ usulca gelişini kutlamaya hazırlanmaktadır.

-Kadere inanmazdım,senden önce,sanki bütün yollar sana çıkıyor,çok farklısın,hayatıma renk kattın,beni sana çeken kuvvetli bir şey var,seni görünce yeniden doğuyorum sanki...

‘’Sanırım sana aşık oluyorum,ya da sihirli cümlelerine kim bilir,inanıyorum, biz birbirimiz için yaratılmışız,hayatımın her anını ayaklarının önüne sermeye çoktan hazırım.’’

‘’Düşünüyorum da ,seninle yeni tanışmış gibi değilim,yıllardır en mahremimde varmışsın gibi,ilk defa böyle hissediyorum kendimi,sen varken yanımda güvendeyim,tamım o an,seni seninleyken özlemeye başladım bile...’’

Herkes rolüne fazlaca aşikardır oysa,yinede ilkmiş gibi oynanmaktadır oyun...

Derken,derinliğini ve bağlılığını yitiren,yenik ruhlar,aşkın ağırlığına dayanamaz,bir kişiyi nedensiz sevmek fikrini unutmuş olan monoton gözler,yeni gözlere merhaba demek için,yarı yolda bırakır süslü kelimelerini,ona uzanan eli tutar,tutmaz değil,başka ellere de teslim eder mangal yürekli hali-edasıyla...

Bu aşamada başlar derin düşünen bireylerin, özleriyle çeliştikleri andaki ,apansız yakalanılan savaş....Önce hissizlik kaplar bedenini,ruhun ağrımaz,ilk bir hafta şok etkisiyle uyuşan yürek,narkozun etkisiyle,ılık esen bir rüzgara teslim eder kendisini.Düzelecektir her şey,olur böyle engebeli yollar,birlikte yürünecekti nasıl olsa,bunu onlar değil ‘’kader’’ istemişti,birbirlerinin hayatlarına sıyrılmaları ,ilahi adaletin buyruğu değil miydi.

Zaman geçer,vücuda verilen narkoz etkisini yavaş yavaş yitirmeye başladığında,derin bir sızı duyulur,’’evet göğsümde bir yerde,bir yanma hissediyorum,birisi boğazıma sarılıp,ciğerlerine doldurduğun havayı,bir çırpıda ver,bırak diyaframını kullanmayı’’ diye söylenmektedir sanki...
Neden aramadı,gidemez böyle,bitemez her şey,yok yok geri gelecek....

Beyin yeni oyununa başlamıştır bile,’’üzülme geri gelecek’’...
‘’Evet geri gelecek,dayan biraz,üzme kendini’’...Şu an her şey normal,benim kendime ait bir yaşantım var,dışarı çıkmalıyım,arkadaşlarımı aramalıyım,ama önce fön çektireyim,yok yok saçlarımı boyatayım önce...’’ İçinden bir ses konuşmaya çalışır onunla,’’dost acı söyler dostum,geri dönmeyecek,yıpratma kendini,kendine sarıl hemen,beni duy olur mu,benimle konuş,seni benden iyi, kimse tanıyamaz, el ele verdikten sonra atlatırız...’’

Seni duymuyorum,seni duymuyorum ,seni duymuyorum,sus tamam mı sus...

Gece olur,karanlığında haykırır ona,yalnızsın,gitti,kabullen bunu,seni istemedi,sende sıradandın onun için,terketti seni...Yine aynı sızıyı hisseder göğüs bölgesinde,bu sefer daha yakıcır,boğulacak gibi olur,bugün üst üste birkaç kez böyle vurmuştur bu acı yüreğine..Ağlamaya başlar,her göz yaşında ,biraz daha gerçeklik boyutundadır yaşananlar,bunu farkettikçe daha sesli ağlar...

‘’Bilen biri varsa söylesin,ben bunu hakedecek ne yaptım...Onu kaybetmek istemiyorum,tamam biliyorum daha önce de hayatımda yoktu ve ben yaşıyordum,ama şimdi onun farkındayım,hayatımdan böyle çıkıp gitmesini istemiyorum.’’İçindeki ses onunla konuşmaya çalıştıkça,karşındaki, eriyen buzlarını tekrar soğutmaya çalışan bedenin, özünden kaçışını hayretler içinde izlemektedir.’’Beni dinle aradığın şey huzursa şayet o sende,onu uzaklarda ya da başka bireylerde arama,çünkü var olmayan bir şeyi asla bulamazsın,’’

Seni duymuyorum,seni duymuyorum ,seni duymuyorum,sus tamam mı sus...

Zaman her zamanki gibi görev bilincinde işini yapmaktadır,devam etmektedir algı düzeyindeki,kimine göre uzun ,kimine göre kısa olan, çalışma saatleri boyunca....Gün geçtikçe,o yakıcı hisle daha sık birlikte olmaya başlamıştır piyon,daha sık ağlama nöbetlerine gebedir,yavaş yavaş ‘’kin’’ belirir zihninde,o suçludur ona göre ve elbet bir gün çok pişman olacaktır,işte o an ona söylenecek öyle çok şey olacaktır ki....

Acı beslenecek kan bırakmamıştır damarda,yavaş yavaş aorttan pompalanan,yolu akciğere giden derelerden geçmeye başlamıştır,piyonda nefret duygusunu ,daha sık yaşadığı yanma hissine karşı tampon olarak kullanmaktadır...’’Ben sana dememiş miydim,her şey düzelecek diye,o kin duygusuna yataklık yapma yeter,sana dost değil o,giderken çok şey çalar senden,farkına bile varamazsın.Giden sen değilsin,gönderme kendini de törpülenmemiş kendini bilmezlerin dünyasına,inan çok özelsin,tek eksiğin geç öğreniyorsun ...’’

Seni duymuyorum,seni duymuyorum ,seni duymuyorum,sus tamam mı sus...

Piyon unuttuğu yaşam çemberine ısınmaya başlamıştır,objektif bakabilmektedir gözleri,ruhu acısıyla,kayıp verdiği inançlarıyla,sanrı misali yaşamaya başlamıştır,kendisiye yeni tanışıyor gibidir,hayatında bir çok değişiklik yapmaya başlamıştır bile,’’bak sen gitsen bile yaşıyorum yine,nasılsa duyacaksın,bir şekilde,çok pişman olacaksın çok,bana bir geri dön,sözlerimle yaralayacağım seni,affetmiyorum seni,cezanı çekeceksin.’’

-Hala dinlemiyorsun beni,ruhunu kinle ve nefretle boyama,yüreğine bıraktıkları isleri temizle,gri tonda değildi burası,yaşam alanı bırak bana,ne desem boş,beni duymuyorsun bile,sana dememiş miydim,bunlar bizi bizden uzaklaştırır diye,ortada bir suçta yok suçluda,kendine sahip çıkman dileğiyle,ben gidiyorum,bir daha istesen de duyamayacaksın sesimi...Her şey senin istediğin gibi,artık susuyorum...

‘’Biri bir şey mi söyledi,tam duyamadım,neyse o gereksiz sestir belki de....’’

Bugün onu gördüm,nasıl heyecanlandım anlatamam,ama öyle çok yara almadım,ne dersin öfke,pişman olacak mı,o günü sabırsızlıkla bekliyorum,çok şaşıracak değişen yeni yüzümle karşılaştığında,öyle değil mi...

Anlar anları kovalar...Hayatıma bir yön daha vermeliyim,ya daha önce nasıl yaşıyormuşum ben,neyse işime sarılayım en iyisi,daha çok çalışmalıyım,ancak bu şekilde unutuyorum her şeyi,zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum bile,yorgun zihnimi de uyuyarak dinlendiriyorum,geceyi de duymuyorum böylelikle,yaşıyorum yani en nihayetinde...

Gidin artık ya kin ve nefret,o aylar öncesinden hazırlık yaptığım,önceleri onurlu ama şimdi anlamsız gelen arenayı istemiyorum,tetiklemeyin beni artık,bakın ne hale getirdiniz beni,hayatım sadece deli gibi,düşünmeden sadece bir işe odaklanarak geçiyor...

Yorgunum,bir beklentim yok hayattan,daha iyi bir iş,daha iyi bir yaşam,bol para...Mutsuzum ama,bir gün bunlar gerçek olsa da mutsuz olacağım galiba,yeni hedefler belirlemeliyim.

Geçen gün bir kitabımın arasında,zaman aşımına uğramış,bir kağıt üzerinde,karaladığım bir not ilişti gözüme,’’kendimde her seyahatimde,derin bir huzur kaplar yüreğimi,en üst noktadayım o an,bu kadar yüksekteyim fakat hiç korkmuyorum,heybetim karşısında dilim tutuluyor,ruhumu çok seviyorum,yaratılmış en güzel eserlerden biriyim,seviyorum evet seviyorum,başta kendimi sonrasında ise varlığıyla yaşantıma anlam katan her bireyi ve nesneyi,ermiş bir olgunluk var sende,o zaman bu kadar yakınsan madem bana,sana bir isimle hitap etmeliyim,gizli şifremiz olsun bu,buldum senin adın bundan sonra ‘’BEHÇET’’ olsun,Behçet bana yaşattığın bir tüy hafifliği için sonsuz kere teşekkür ederim,hep benimle kal olur mu.’’

‘’Olamaz böyle şey,ben Behçet’i unutmuşum bir yerlerde,ve henüz farkettim yokluğunun,dayanılmaz anlamsızlığını...Behçet neredesin,sana ihtiyacım var,dinginliğini çok özledim...’’


‘’konuş benimle,yoksa sende mi terkettin beni,seni özledim anlıyor musun ve hala beni duyabildiğini hissedebiliyorum.’’

Çoğu kez bedenimden sıyrılır,uzaktan bakarım kendime,bugün yine o oyunu oynuyordum,öyle donuk ve öyle anlamsız bakmaytaydım ki,tiksindim kendimden,eskiden gördüğüm hiçbir aura yok şimdi,bedenimin çevresinde,evet Behçet’i yitik anlara gömmüşüm bile anlaşılan,bundan dolayı tıpkı diğerleri gibi aynı tonda rengim...

Her sabah daha güzel sanki,yine gecelerde kaybolmaya başladım bile,hayallerim buluştu tekrar benimle,yine umut dolu yüzlerce idealim belirdi..Nefes alıyorum evet,hem de tüm hücrelerimle,ama huzurum yok,Behçetsiz anlamını ifade edemiyor hiçbir şey.

Piyon bunları düşünürken zaman aşımına uğrar davası,artık ne kin vardır yüreğinde,ne nefret ne de Behçet...Ona Behçet’i kaybettiren ayrılık acısı da çoktan ,yaralarını sarmış ve sıradanlık boyutuna gelmiştir,piyon yolda ayrılığıyla karşılaşır,hiçbir tepki vermez,oysa bir zamanlar neler biriktirilmişti bu ana dair,ne büyük sözler söylenmişti,destesini karıştırdı,zamanında kılıçların üçlüsünü vereceğim ona derken, iki kart bulur ellerinin arasında,değneklerin onlusunu ona uzatır,’’Sana ilerlediğin yolda başarılar dilerim,bu mola anını iyi değerlendir,hoşça kal’’,oyun biranda değişir,piyon beynini şaşırmıştır...

Diğer kartı kendisi için saklar,çevirir ve karta bakar,sürpriz olmuştur bu kart,çünkü zorla gelmiştir avuçlarına,’’Ermiş’’ kartıdır bu.....Garip bir heyecan yayılır bedenine,tusunami gibi sarsar onu,evet Behçet geri gelmiştir,onu bırakıp gitmekten vazgeçmiştir...

Piyon’’hoş geldin,yuvana...Seni çok özlemiştim’’
Behçet’’Herkesin kullanılmamış son bir şansı vardır dostları için,sadece onu kullanmana yardımcı oldum,beni bulacağına emindim,bende yuvamı özlemiştim...’’

Piyon ve mat....


26/08/2005
MERİÇ ARSENİK











Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Meriçle İlk Tanışma, Dünyama Hoşgeldiniz...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Gün Kiliseye Gidelim Dedik,işte Film O Zaman Koptu...
Gülümse Kaderine


MERİÇ ARSENİK kimdir?

Düşünebilen ve farkındalık teorisini içinde barındıran herkese bu düşsel yolculuğumda kapım sonuna değin açıktır. . . Analitik düşünce bazında aldığım eğitim hiç bir zaman beni görmekten ve gördüklerimi yazıya dökmekten alıkoymadı. . . Hoşgörünün hakim olduğu bu tanışmamızda yürekten teşekkürlerimi sunuyorum,varlığınız için. . .

Etkilendiği Yazarlar:
sadece kendi ruhum ve bu ruhani yolculukta tanışma fırsatı bulduğum her zeki birey...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © MERİÇ ARSENİK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.