Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Bu sabah işyerimin camında kaldırımda uyuyan bir sokak adamı manzarası var... Hiçkimseye aldırmadan derin bir uykuya dalmıştı. Başını yasladığı çuvalında kuştuyu yastıkdaki kadar rahat uyuyurdu. Onun kimseye aldırdığı yoktu, aslında insanlarda pek aldırmıyorlarda, sadece sabah sabah bununda ne işi var gibi çaktırmadan bir bakış fırlatıp, biraz uzanğından gidiyorlardı. Adamsa hiçkisenin farkında değildi bile, habire daha rahat bir pozisyon alıyordu. O, kimseye aldırmıyordu, şöyle beyninin içine süzülüp rüyalarına konuk olsam, acaba rüyalarında gerçekte yaşadıklarından farklı ne yaşıyordu?... Telefonum çaldı ve ben işimi yapmak için uzaklaştım bu düşencelerimden. Telefonu kapattığımda ise o uyanmış ayakta birşeyler yapıyordu. Kaldırımda bir ıslaklık gördüm, hayır canım sokakta aleni çişini yapmış olamazdı! Her halde bu kadar da delirmemişti!.. Sonra farkettim ki, adamın elinde bir pet şişe elini ve yüzünü yıkıyordu. Temizlenmesede, temizlik bilincini yitirecek kadar delirmemişti henüz. Üstelik pislikten renginin ne olduğu anlaşılmayan bir havlu çıkardı çuvalından ve kurulandı. Bir sigara yaktı, öyle keyifli bir hali vardı ki... Adam tahminen 40 yaşlarındaydı, hafif saçlarının yan tarafı dökülmüştü, saçları hala koyu kumraldı, fakat sırtında öyle bir kambur vardı ki, sanki doksan yaşındaydı. Dünyayı sırtında taşımaktan bu hale gelmiş bir izlenim yaratıyordu. Biraz sonra çuvalını sırtına atıp, ağzında sigarasıyla işyeriminin olduğu yöne doğru karşıya geçti. Temizlik görevlilerinden bir tanesi bahçeyi suluyordu, durdu pet şişelerini doldurdu, sigarasından derin bir nefes aldı. Kamburundan zor kaldırdığı başıyla işlerimin camlarına baktı ve yoluna devam etti. Aklıma Freud'un bir lafı takıldı ardından; "Bizler gri ve grinin tonlarıyız, beyaza yakın olanlarımız ise çok azdır" diyen. (laf aramızda, ben beyaz olan birini hiç görmedim.)Nedense hiç birimiz deliliğimizi kabul etmeyiz. Bense ederim, haksızlığı uğrayıpta kızdığım zaman deliye dönerim, delirecek kadar düşünürüm, deli kitap okurum, deli şeyler yaparım, delice severim, deli özlerim mesela... Aslında bu delirmek fena birşey değildir, dünyanın işlerinden uzaklaştırır insanı. O, adamla aramızda ki fark , o deli olduğunu bilir ve yaşar. Bizse inkar ede, akıllı gibi yaşadığımızı sanırız. Hangimiz daha dürüstüz?.. Delilikten söz açmışken, aklıma kimin söylediğini bilmediğim bir söz geldi: "Bu dünyada bir çocuklar, birde deliler mutludur." diyen. Çocukluk geldi geçti, insanın deliresi geliyor, ne yalan söyleyeyim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülşen ÖZALTAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |