"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
Merdivenler bitti. Denize bu kadar yakın olmak masmavi bir koku duymak, martıları izlemek uzaktan, güvercinlerle yarenlik etmek , bir telefon beklemek, beklenmek dalgınlığıma sebep oldu. Uyur ile uyanıklık hali bu olsa gerek. Heyecanıma karıştı vapur sesi. Uyku bitti. Kara köye gideceğini avazı çıktığı kadar bağıran adamın belliydi halinden, yorulmuştu şehir gibi. Sigarasından belliydi tiryakiydi, hem şehre hem nikotine. İkisinin arasında ki fark şehir sigara gibi kulak arkası edilmiyordu. Yakılamıyordu bir kerede. Yürek gibi yanmıyordu, yaşanmıyordu yalnız. Yalnızlık bitti. Heyecanımda onunla birlikte gitti. Sanki her zaman bu şehirde yaşıyormuşum gibi kollarımı sallayarak geziyorum sahilde, sanki ben bu şehirde kendimi kaybetmek istiyormuşum gibi. Hiçbir yüz tanıdık gelmiyor, tanıdık kimseyle yüzleşmiyorum. Saçlarımın siyahı şapkam var yanımda, görünen ağır yüküm çantam sırtımda, açlığımı unutmak için küçük büfenin sahibinden aldığım kaşarlı tostum elimde; Yıllar sonra başka bir ruh haliyle geldiğim şehir bir başka duruyor karşımda, yürümek ve anlamak istiyorum. Açlık bitti. Geceye teslim olan şehir insan yapımı fani ışıklarına teslim oldu. İskelenin karşısında beni her şeye doyuran yıllarımı ve sıcak tostumu unutmak istedim. Kocaman denize, yalnız bir kuleye, ve kahramanımı taşıyan yüreğime teslim olmak istedim. Bir hayalin binlere ayrılan parçalarında kaybetmek istedim kendimi. Gerçeğin yanında hayalin çare bulunmaz yanlarına merhem olmak istedim. Keskin kılıçların siyahi bakışlara varan keskinliğini bilemek istedim. Hayalimin gururla örülmüş kuleye hapsedilmesini izledim. Hayal bitti. Yar diye dilime dolanan bir şarkıyı hatırladım, sonra bir şiirin kanıma dokunan halini yaşadım. Okumak değil yaşamak oldu zaman. Vapur sesine karışan gözyaşım kalmadı bana. Kulak arkası edemediğim şehir yüklü bir söz kaldı sadece. Hatırası geride bıraktığım kule kadar yabancı, beni taşıyan su gibi akıcı... Su bitti. Aydınlandı şehir, zamanı ve bulunduğum mekanı dağılan ruhumda toplamaya çalıştım. Yine gülümsedim bu defa inadına değil, adımı yanaştırdım yüzüme. Hayalime eklenmeyen gülümsemeni hayal ettim. Sonra yine bir şiir halini yaşadım, ellerine dokunup : ” Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı” . Acı bitti. Bayram sabahına biten ne varsa onunla başladım. Önce geceyi yitirdim gözlerinde, sonra kocaman bir denizi akıttım içime. Şehrimin bayramını kutladım. Beyazıt meydanında ezanlarla kaldırıp ellerimi duaya durdum. İnancın bayramını kutladım. Yazdığım her kelime sevgiyi kendime itirafım oldu. Sevgimin bayramını kutladım. Bayram bitti. Soğuk yemiş tren camları gibi durgunum. Bedenime sığdıramadığım bir haykırışın kurbanı olmadım. Feryadıma şehrim tanık olsun istemedim. Oysa avazım çıktığı kadar bağırmak isterdim tiryakisi olduğum şehre : “ seni..... Sen gittin. Bitti… m
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © fatmagül Akman, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |