"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Gece buralara kar yağmış İstanbul'a da yağmıştır. Fakat kar oraya hiç bu kadar soğuk yapmamıştır. Parmakları kesik mor eldivenlerimi taktım Bunu sana yazacağımı hiç ummazdın Üşüyorum Üşümüş çimenlerin yeşili Buğulanmış tüm kampüs Soğuk ve sıkıcı Düşünmeye itiyor sessizlik insanı Geçen gece rüyamda gördüm seni Saçların uzundu omuzlarına kadar kumraldı,düzdü Gözlerini kısıp gülüyordun Dün akşam seninle konuştum Uzun zamandır yoktun, karşılaşmayı diliyordum Dün akşam, Artık olmadığını anladım Birşey söylemeye hakkım yoktu Daha fazla konuşamazdım İçimden geldiği gibi yazıyorum kendimi beğenmişliğimden,katılığımdan sıyrılarak Seni sana,ona bırakarak Geçmişimizi düşünüyorum İzin vermediğim geleceğimiz yok zaten İki yıl önce bir eylül akşamı sonra gelen ardarda üç ay'ı sen 'en güzel iki,en fena bir ay' derdin Ben ise ayırmaya kıyamazdım aralığı Tabi bunu sana hiç söylemedim Sözlerim hep kırıcıydı Nasıl öyle olduğuma düşününce ben bile anlam veremiyorum Belki hiç anlayamayacağım da Bir gece kalbimde hüzün vardı Korku, kuşku ve endişe Seni gördüm kalabalığın içinde Ah nasıl bir geceydi Nasıl komiktik, nasıl anlamsız Ve nasıl anlamlaştık O gün,o, olmalı dedim hayatımda Yanılmalarımdan sıyrılmalıydım, Seni diledim İnanması zor olabilir senin için Korkmasaydım öyle davranmazdım Emin olabilirsin Sonra gelen kaçamaklardan, Herbiri çok güzel, herbiri endişe dolu Taksim de üşütmüştü sonbahar yağmuru Seni bekliyordum Beklemekten nefret ediyordum Sen ise hep geç kalıyordun Tüm cadde boyunca aklımda kitapçılar Aklında o ışıldayan gitarlar vardı Hayallerini basit buluyordum Bana göre hayat karmaşık bir savaştı Yanında huzur buluyordum Özgürlük bence, düşünülmesi gereken hiçbir sorumluluk olmamasıydı Sence özgürlük, sevdiğinin kollarında sonlanmalıydı Benim büyük düşlerim seninkilerle birleşince yok olur sanıyordum Ve bundan korkup senden kopuyordum Güçlüydüm, güçlü olmalıydım Sen ise daha fazlası olmalıydın Hat boyunda tavla oynamıştık Yenmiştim söz gelimi Ya da hayır yanlış hatırlıyorum Sen ben yeneyim diye hile yapmıştın da yine de yenilmiştim Ah nasıl, nasıl kızdım Bu saçma bir hırstı sana göre Ben içimden gülüyordum halime Benden iyi yaptığın herşeyi deli gibi seviyorum herşeyi benden iyi yap istiyordum Bunu sana asla söyleyemezdim Kaprisli, kırıcı olmalıydım ve sen hala beni sevmeliydin Denizin üstündeki siyahi bulutları Vuran ayakkabıma rahmen sahil yolunu istiyordum Görünmeliydi uzakta Yedikule zindanları Sana göre hayat Şebnem'in eski bir şarkısıydı Sevemezdim o zaman Şebnem'i bu yüzden Benimse şiirlerimdi hayat Testler ardında kalan yanlış ve doğrularım Şimdi ne çok uzak ne de çok yakındayım Hala seviyorum sinemada konuşmayı Kimse eşlilk etmiyor bana Biz nasıldık öyle fısır fısır Ardında kalan imalı bakışların, 'ne yapalım? ' der bulurduk bir gişenin önünde bizi Sen 'Çamur' diye tutturmuştun Ben abuksabuk bir film seyretmek istiyordum Biliyordum filmdeki kadına hayranlığını Aklında bir ben olmalıydım Düşünmemeliydin bir başkasını Geriye bakıyorum ne kadar güzeldik Ben ne kadar kötü, sen ne kadar affediciydin 'Bu kadar zaman sonra bunları neden söylüyorsun? ' Ne olur sorma bana, ya da 'Sen söylememiş miydin beni hiç sevmediğini? ' Yaşamışlığımdan pişman olmamaya söz verdim ben Pişman değilim sevginden ve de kaybetmişliğimden Diyorsun ki 'artık çok akıllandım, Herşey çok güzel, herşey yolunda' Bilemezsin nasıl sevindiğime buna Adın ne zaman gelse aklıma, ne zaman sorsa biri seni; 'o mu? ' diyorum 'o, hep iyi olsun, o, hep iyiydi. Yanlışlarını çok gören bendim, bendim bilen heran yitirdiğimi Hala duruyomu örgülü saçlı resmim? Sanırım dokuz yaşındaydım Nasıl gülümsermişim Nasıl dağılmış üstüm başım En sevdiğim kitabımın arasında resmin Hala saklıyorum çaldığın çiçekleri Ne zaman mor bir toka alsam sen geliyorsun aklıma Kadıköy seni hatırlatıyor ve Kızkulesi Sevdiklerimin garip konserleri Camın ardındaki Fender gitar Cüzdanımda Şebnem'in turuncu penası Bugün 21 aralık İki gün önce, seni rüyamda gördüğüm gecenin sabahı Tanıdıktı takvimdeki tarih 'birinin doğum gününü mü unuttum? ' diye sordum Emindim o gün önemliydi benim için Ya da bu zamanı çok iyi tanıyodum Evet çok iyi tanıyorum 19 aralık gecesi Sen ağlıyordun Ben küstahça susuyordum İşte bu kadar Biz o gün yok olduk. İçimden geldiği gibi anlattım Söyleyecek hiçbir sözüm olmamalı aslında Hakkım da yok biliyorum Sevdiğim Burada hala kar yağıyor Ben çok üşüyorum. Hoşçakal!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © tuğçe karasüyek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |