Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac |
|
||||||||||
|
Irak memleketteki yakın insan, Yalnızım demişsin... Yorgunum demişsin... Anlat bana halim nice olacak demişsin... Dostluk ne demişsin... Yarama basmışsın aslında bilmeden. Yılda bir iki kez yazıştığımız halde yarama bastığını bilmişsin sanki... Anlatayım da dinle o halde... Dostluk ne biliyor musun? Sen sormadan anlayan demek halini ve en başından anlatmana gerek olmadan ortasından başlayarak anlatman olayları, yaşadığın stresi. Zaten dostunun olayın başını bilmesi demek, zaten bunları konuşmuş olmanız demek. Sana çözümler üretmese bile "aslında şöyle" diye başlayan cümleler kurmadan anlatman demek, illa derman olmasına gerek olmadan böyle monologlar yapmana gerek olmadan seni anlayabilmesi demek. Kime dönsem aslında yoklar. Ya da kime dönsem aslında ben var değilim. Ben gibi değilim. Onun yanında en çok bunu seviyordum işte. Bendim. Kocaman. Ben gibi. Ne maske ne kan kusarken kızılcık şerbeti. Acımla da bendim sevincimle de… ama o da herkes gibi ve hatta herkesten önce gitti. Hem de arkasına bile bakmadan. Bencil ve tekil bir duygu, dostluk. Sen anlattığında yanında olan ve onlar anlattığında yanında olacağın... Her ne kadar iki kişilik görünse de aslında değil ve ben bunlarla başa çıkamıyorum en çok. Şimdi yeni birisi olsa hayatımda, nereden başlayacağım? Her geçen gün her yaşadığın şey arttıkça hikâyenin başıkabul edilecek, anlatacakların da artacak ve tabii dinleyeceklerin de... Kocaman bir zaman gerekecek bunlar için. Belki koca bir ömür sırtlaman gerekecek sırların olacak ne belli aslında hikâyeni anlattığın kişinin senin doğru insanın olacağı... Belki de bu yüzden bu koca boşluk, belki de bu yüzden alsında bunca üzülmem. Ne zamanım var bunca şeyi yapmak için ne de hevesim kaldı artık. Peki, çözemediğim zaman ne yapmalıyım sanırım çözemediğim zaman yapacağım tek şey var o da yazmak; en azından kendime durup durup acımayı bırakarak yazmak, içimden geldiği gibi sırlarımı açığa çıkartarak, kimseden korkmadan, çekinmeden, çözüm bulamayarak;, ama en azından sorunları en başından anlatmadan bilen birine anlatarak. Sonuçta “dost” dediğine anlatacaksın değil mi? Hem de bilmiyorsa, en başından anlatman gerekmiyor mu? Üstelik sen anlattıkça ne kadarını anlayacak acaba? Anladığı kadarını değil mi? Anlayacağın darmadumanım. Yalnızlık demiştin değil mi? Yalnızlığına çare olabilirim. Kendi yalnızlığımı katar da içine çeşni bile yaparım, ama dindirir miyim arttırır mıyım işte orasını bilmem. Bildiğim şu kadar olduğum. Şunca... Aslında ne biricik olduğumu düşünüp sonra da kendime benzerler bulamadığımdan yakındığım... Yalnızlığını anlatmak dedin değil mi? Yalnızlığını çok güzel anlatabilirim anlatmak işim. Kendimi bunca yabancılaşmış hissetmem her şeye karşı. Artık tadını alamamam hiçbir şeyin. Bir sürü filmler seyretmek, bir sürü müzikler dinlemek, bir sürü kitaplar sipariş etmek koca bir devin ağzıymışım da doymak bilmezmişim gibi hepsini yemek, yutmak... Ama yok hiçbiri yetmiyor. Yalnızlığını anlatmamı istiyorsun değil mi? Kuşlar sürüler halinde göç eder. Mevlana Mesnevi'de bir öyküsünde anlatıyor ki: “Bir gun, bir bilge, kendi turleriyle ucmayi reddeden iki ayri cins kusa rastlar yol kenarinda. Hayli merak eder bu iki farkli yaratigin nasil olup da kendi aileleriyle, ait olduklari yerlerde yasamak istemediklerini, nasil olup da bir 'yabanci'yi kendi kardeslerine yeglediklerini. Biri karga, biri leylek... O kadar farklidir ki kuslar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, turdesleriyle degil de birbirleriyle ucmayi yeglediklerine. Oyle ya, karga dedigin kargalarla ucmalidir, leylek dediginse leyleklerle. Yaklasir ve merakla inceler kuslari. Ta ki her ikisinin de topal oldugunu kesfedinceye kadar. O zaman anlar ki, birlikte kacar, birlikte ucar, birlikte yasarlar beklenenlerin yaninda tutunamayanlar. O zaman anlar ki, sahip olduklari degil, sahip olmadiklaridir kimilerini birbirlerine yakin kilan. Topal kuslar birbirlerinin 'ariza'larini bilir ve somurmek ya da ortmek yerine kabullenirler oylesine. En sahici dostluklar ortak varliklar uzerine degil, ortak yoksunluklar uzerine kurulanlardir. Ayni sekilde zengin, ayni sekilde mesut olanlarin ortak paydalari sabun kopugu gibidir ucar, söner. Ortak aci, ortak huzun, ortak puruzdur esas yakinlastiran, yaklastiran..." Yaralı kalpleri sarmak için kendi sürülerimiz yetmiyor bazen aynı sorunlara sahip kişileri arıyoruz belki bizi daha iyi anlarlar diye, ama ne olursa olsun, ne kadar anlatırsak anlatalım, kendimize bile itiraf edemediklerimiz varken neyi ne kadar anlatabileceğiz değil mi? Yalnızlık dedin değil mi? Yalnızlığında bir topal karga istiyorsun bu benim. Ne kadar uçarız bilinmez ama ne topallığımızı tedavi edebiliriz ne de farklı türlerden olduğumuzu. Sanırım en iyisi alışmak olduğu gibi kabul etmek. Belki de sorun orada başlıyor olduğu gibi kabullenemekte çoğu şeyi. Bu taş bu ağaç bu kitap ve bu da insan. Eli var, kulağı var... İnsan. Duyguları var mı? Var. Ne kadar var? Olması gerektiği kadar ötesini sorgulama kurgulama Kafanı binbir düşünceyle dağıtma. Ya da kısaca sen olma. Yoruldum ve bulandım yine durulmak niyetim. Seni çok fazla üzmeyeceğim. Düzeleyim gelirim. Işıkla...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © reyan yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |