..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Eda Gökmen




30 Ocak 2006
Bir  
Eda Gökmen
Sayfayı çevirdi, hala diretiyordu bütün bu aslında onu hiç ilgilendirmeyen konuyu anlamaya çalışmakta. Bunu neden yaptığını bilmiyordu, her zamanki gibi devam ediyordu sadece. Hayır yalan söylüyordu, biliyordu neden yaptığını; yapıyordu, çünkü bir yerlerinde onu yakalayacağını umuyordu hikayenin, ya da kendisinin hikayeyi yakalayacağını düşünüyordu, çok istiyordu. Bekliyordu, umuyordu ve bunu hayatın akışına bırakıp gitmek kisvesi altında yapmaktan başka yolu yoktu, acınacak halde olduğunu düşünüyordu.


:BAGH:
Sayfayı çevirdi, hala diretiyordu bütün bu aslında onu hiç ilgilendirmeyen konuyu anlamaya çalışmakta. Bunu neden yaptığını bilmiyordu, her zamanki gibi devam ediyordu sadece. Hayır yalan söylüyordu, biliyordu neden yaptığını; yapıyordu, çünkü bir yerlerinde onu yakalayacağını umuyordu hikayenin, ya da kendisinin hikayeyi yakalayacağını düşünüyordu, çok istiyordu. Bekliyordu, umuyordu ve bunu hayatın akışına bırakıp gitmek kisvesi altında yapmaktan başka yolu yoktu, acınacak halde olduğunu düşünüyordu. Yine düşünmeye başlamış ve iki buçuk sayfayı sadece okumuş ama anlamamıştı. Başa döndü. Konsantre olmaya çalıştı, bu sefer de hiç konsantre olabilmiş miydi diye düşündü. Olamamıştı, hiçbir şeye konsantre olamamıştı, ‘insanları’ndan başka hiçbir şeye. Ne metaya ne kavrama ne geleceğe ne de kendine. Başlaması gerekiyordu artık, böyle hissediyordu. Bunu yaratan boşluğu anlamaya çalıştı. Yine başlamıştı işte anlamaya çalışmaya. Hep böyle başlıyordu ve sonra uçurumdan yuvarlanıp yere çakılana kadar devam ediyordu bu. Hiç uçabildiği olmamıştı o rüyada. Herkes yere çakılacakmış gibi düştüğünü hissedip yere çakılmadan uyanmaz mıydı? O hep çakılıyordu ve ölüyordu. Vazgeçti, kapattı kitabı. Kitap okumak onun hep uykusunu getirmişti, bunu sıkılmasına bağladı, sonra çok utandı bu fikrinden. Sonra utanmaktan da sıkıldı. Onu mutlu edecek bir şey bulmasını öğütlemişti dostu ona, öyle yapmaya karar verdi, coşkusunu dürttü, sarstı, sonsuza dek uyanmayacakmışcasına uyuyordu Dokunmadı, vazgeçti, kıyamadı coşkusuna, belli ki çok yorulmuştu, hem dinlensin, güç toplasındı, ona daha çok ihtiyacı olacaktı. Coşkusu yoksa huzurunu alıp yanına gitmek istedi. Huzurunu aradı, sağa sola baktı, yatağın altına baktı, yastığın altına baktı, ki hep oraya koyardı, ama bulamadı. Odadan çıkmıştı huzur. Peşinden gitmeye çok üşendi, çok hızlıydı bu huzur ve kız onun peşinden koşarken hep çok yorulurdu. Ondan da vazgeçti. Hırsıyla yapabilirdi bu ‘onu mutlu edecek’ şeyleri. Hırsı ona çok yabancı geldi, galiba onu hep ihmal etmişti, hırsı da çoktan çekip gitmişti, istenmediğini düşünmüş olmalıydı. Öyle değildi elbette ama hata yapmıştı işte, kendini affettirmek için de çok geç kalmıştı, anladı. ‘Onu mutlu edecek’ şeyleri elbette mutluluğuyla yapabilirdi, başka neye ihtiyacı vardı ki. Durdu ve güldü kendine, bu gerçekten komik olmuştu. Paradoks gibi, komik bir paradoks. Birden gözü köşede duran umuduna ilişti, orda ona bakıyordu mahzun ve üzgün biraz da. İçi acıdı, umudu orda onu bekliyordu ama hep onu görmezden gelmişti, her şeye rağmen umudu onu o da umudunu hiç tam olarak terk etmemişti. Yavaşça sokuldu umuduna, tereddütlü dokundu ona, umut irkildi önce, ona çok mu işkence etmişti görmezden gelmek dışında? Buz gibiydi umudu, çok üşümüştü, umudun ona ihtiyacı olduğunu düşündü, çok tuhaftı ama öyleydi işte. Umuduna sokuldu, sarıldı ona, ısıttı onu, umudu kucağında uyuyakalmıştı kız. Huzuru da onlar uyurken gelip bir bakmıştı onlara ve gülümsemişti ama kalmamıştı. Coşkusu hala uyuyordu. Erteledi bir kez daha kız ‘kendini mutlu edecek şeyler’i yapmayı ama bu kez umudu kucağında. Uyandığında asırlardır uyumuş gibi dinlenmiş buldu kendini, umudunu göremedi etrafta, paniğe kapıldı bir an. Sonra anladı ki umudu o, o da umudu olmuştu, iç içe girmişti, her şey yolundaydı. Gülümsedi bir kez daha. Bugün içerisinde ne çok gülmüş, ne çok gülümsemişti, bu da çok komik geldi, bir kez daha gülümsedi. Şu şapşal anlık mutlulukları yok muydu, onlardan bir kurtulabilse her şey daha istikrarlı olacaktı, her şeyi berbat ediyorlardı. Fazla düşünmedi anlık mutluluklar hakkında, onlarla hiç baş edememişti. Kendini düşündü sonra, sanki zaten başka bir şey yapabiliyormuş gibi son zamanlarda, bir işi gücü uğraşı yok muydu ki? Düşünmeye devam etti, bir sigara yaktı, sigaradan bir nefes alınca böyle zamanlarda hep kafasının daha iyi çalıştığına inanırdı. Nikotin onun beyin hücrelerini açıyordu, ciğerleri umurunda değildi. Birini öldürerek diğerini yaşatmak, büyütmek değil miydi hayatın tek kaidesi zaten, o da öyle yapıyordu, fazla dramatize edildiğini düşündü bu sigara olayının. Yine bütün rasyonelliği reddetmişti işte, mutlu ve güçlü hissetti kendini, bir halt daha başarmıştı, reddetmek, en sevdiği şey buydu, hep ona güç katmıştı. Hele de akılcı olmayan reddedişler en sevdikleriydi, kendini buluyordu, ne acıydı, kendine bir kez daha gülümsedi, ama bu kez zavallılığına gülümsedi, acı acıydı bu sefer gülümseme, kesti! Reklam arası...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beş
İki
Altı
Son
Üç
Dört


Eda Gökmen kimdir?

Kendinden sözetmek çok soylu bir iki yüzlülüktür. F. Nietzsche


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Eda Gökmen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.