"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
> sıçrayışın sakın önüme olmasın! Seni yakalamak > istemiyorum şimdi. Beni kandırır mısın yine... > Yüzümü döndüğümde; ses yerinden çoktan kalkmıştı. > Faili meçhul bir cümle, ancak bu kadar gerçeğe > dayanabilirdi. Bütün nabızlarda atan; ama derinin > altında kalan bir ihanet; ve ilk sıçrayış: > -'Kibritle oynamamı yasakladığınız için yakıyorum > şimdi bu evi...' > Penceresinden yıldızlarla konuşamadığım bir çatı > katı, alevlerle yalnız boğuşuyordu. Merdivenler, artık > anı biriktirmeyi bırakmış; acılarıyla öksüzlüğe > dönmüşlerdi yüzlerini. çerçevesi kül olmuş cam > kırıntıları, sokak lambalarıyla anlaşmış; son ışık > oyunlarındalardı. > Bir zamanlar o evin genç kızı, selvi kozalağı > biriktirirmiş. koleksiyonunun en değerli parçalarıysa; > dedesinin mezarından çaldıklarıymnış. Her biri bir el > bombası gibi gökyüzüne fırlıyordu; ve geri dönen > olmuyordu. Belki de yangın yerinden tek kurtulan > onlardı. Onların anlattığı masum ölümler, cinayetten > kaçmıştı. > İrkildim birden...Sanki biri elimi tutup beni buraya > çekti. Yoksa rüya mıydı? Yoksa...? Neyse, düşünmeye > yorgunum şimdi...Yürüyorum; ve yine o kafenin kapısına > götürüyor ayaklarım beni. Üç katlı bir bir rum evi; > ama çatı katı halka açık değil. Ben de olsam kendime > ayırırdım herhalde orayı. Yine dekızıyorum ve > umurlarında olmasa da onları gitmekle tehdit edip, > kapı eşiğine oturuyorum; gitmekle kalmak arasına. > Ve ikinci sıçrayış: > -'Bestelerim daha çok küçük; bu yatalak piyano > anlamıyor onları...Ellerim ölüyor duyun beni...' > Karşımdaki küçük odada piyanoyla sevişen beyaz saçlı > aşığı farkediyorum; ama o anında boşalıp sevgilisini > terkediyor. Sonradan öğreniyorum: düşlerine giren > kuyruklu piyanoyla yaptığı mastürbasyondan daha çok > zevk aldığını... > Ona korkarak mı, yoksa acıyarak mı baksam > bilemiyorum: bakışlarımı kaçırıyorum. Enkolay > sığınağım elimdeki öykü kitabım oluyor; ama > kandıramıyorum onu ve yine kurban ben oluyorum. > -'Senin yaşındakiler dışarda eğlenirken; sen niye > burdasın ve kitap okuyorsun?' > -' Ben de böyle eğleniyorum' diyorum susuyor; > titriyorum... > Gidiyor; ve elinde çaylarla dönüp masama oturmak > için izin istiyor. Çok heyecenlenıyorum: ben ve gerçek > bir sanatçı; hayaller... > -'Biliyor musun? Kendimi sende gördüm. Ben de çok > kitap okurdum; artık okumuyorum; şimdi piyano > çalıyorum!' diyor. > Uzun zamandır ilk kez çocuk gibi seviniyorum. > -' Ah! Bir kuyruklu piyanom olsa sana geleceğini > anlatırdım...' > Gözleri önüne düşüyor. Bu cümleyi kurarken; > hayaliyle intiharının katili olduğunu anlıyorum. > -' Seni tanırım: yani beni...Aşk olmadan, içindeki > serçeyi beslemeden yaşayamazsın. Sen de beni anlarsın. > Burada çalışmamın tek sebebi; bir piyanoya dokunup, > yıllar önce elimi tutup 'do' tuşuna götüren hayatımın > kadınına 'do'ile başlayan besteler yapmak...' > -'Peki o, nerde şimdi? Keşke verdiğin örnekleri > görebilseydi...' > -'O, başka bir dünyada kaldı. Eğer kuyruklu piyanom > olursa dönerim ona. Sevgimden damlayan besteleri > anlatabilirim. Küçük evimizde, sobanın başında > torunumuza aşkı yaşatabiliriz. O da büyür; aşk olur: > önce anlaşılmaz çok üzülür; sonra belki de bir gitarın > 'mi' teline götürülür eli; ve yüreği ilk kez atar...' > Gözlerim ağlıyor; yüreğim kanıyor; telefonum > çalıyor...Annem, yine kıskanıyor beni sokaklardan; ve > öbür gün tatile gideceğimizi hatırlatıp,artık dönmemi > istiyor. > -'Gitmeliyim. Yarın tatile çıkıyorum; ama döndüğümde > mutlaka geleceğim; burada ol beyaz saçlı aşık...' > Susuyor; el sallıyor ardımdan... > İçimde taşıdığım bütün yaralarıma tuz basıp. > acıtmıştım. Yaşamdan beklediğim ne varsa, en çok da > özlediğim oradaydı. Uzaklara gittiğimde o sokağın > kirli dumanı bile tütsü gibi gelmişti. Gittiğim için > suçlu hissediyordum kendimi ve geriye boynu bükük > döndüm. > Ertesi gün dedemin mezarından çaldığım kozalaklardan > birini alıp, beyaz saçlı aşığa gittim. Sokağa > girdiğimde kuyruklu piyananun sesini duysam keşke > diyordum içimden; ama sokak sessizdi. Kafenin > kapısında kocaman bir kilit vardı; ve artık yatalak > piyano bile susmuştu... > Çekirgeye inanmaya öyle ihtiyacım vardı ki; kapattım > gözlerimi...Kaybolsun saklansın istedim...Oysa o > çoktan sıçramıştı üçüncü kez: > ...Piyanonun bulunduğu odanın penceresinde bir not > vardı. Üzerinde 'bana benzeyen kıza ' yazıyordu. > Yazılanla şimşekler yağdı içime: > ' Kuyruklu piyanom olmadığı için aşkım yarım kaldı, > torunumu erken yalnız bıraktım. Hep özledim; hep > sustum. Yaşatmak için konuşmam lazım artık: > Mezarımdan çaldığın selvi kozalakları bu şehre > yakışmıyor küçüğüm. Birazdan bu ev ardında yanacak; ve > o kozalakları şehrin cinayetinden kurtarıp yanıma > alacağı senınle birlikte. Elini 'mi' teline götürecek > yüz benim...' > Bu da ne? Düşüyorum...Bedenime dokunuyorum: elim > kana bulanıyor. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor...En > son ayaklarıma bakıyorum: ve altında ölmüş bir çekirge > görüyorum. Onun izinde yürüyorum...ANLIYORUM Kİ; BEN O'YUM, O DA BEN...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © NURGÜL SEVİNÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |