"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Geçenlerde arkadaşım hatırlattı bu sözü yeniden..Bir anda hayatında yok saydığı bir olayla tekrar yüzleşmişti. Kapandı sandığı ,unuttu sandığı bir şey yeniden karşısına çıkmıştı yıllar sonra. O kadar büyük konuşmuştu ki “bir daha mı asla” derken.. Asla o günlere yaptığı hatalara dönmeyecekti. Beklentisizce sevmeyecek,kendinden ödün vermeyecekti bir daha..Hiç bir zaman zayıf kılmamıştı hayat onu.Bir aşktan, bu acıdan başka. Zaten aşk değil midir hep başımızı öne eğen,bizi bizden çıkaran. Her aşk değil belki ama zor olanların genelde sonu “bir daha asla” ile bitmeye mahkumdur. Acıtır,yabancılaştırır,koparıverir hayattan.. O kadar uzaklaşıveririz ki kendimize ,ait olduğumuz dünyaya,bu yeni dünyadan çıktığımızda geri dönecek bir yerimiz bile kalmaz.O nedenle kurtulmalıyızdır bu şizofrenik aşktan.Sileriz mesajları,yıkarız yüzümüzü,anıları, kağıtları,gittiğimiz filmin biletini atıveririz çöpe.Nereye kadar uzayacaktır zaten. Olmuyordur yürümüyordur,verecek yerimiz kalmamıştır.Kapatırız defteri.Bizi anlamayana,kalbimizi kıranların yolunu gözlemeyecektir.Yeniden kurarız hayatı başka yollara çıkar yolumuz.Emek veririz unutmak için. İşte o yeni hayatı sürerken sonra o hiç beklenmeyen misafir en olmadık zamanda çalar kapımızı.Kalbimizden rüyalarımızdan başka hiçbir yerde adı geçmiyordur ama bir anda ete bürünmüştür.Sanki hiçbir şey olmamış gibi aradan gecen zaman inat bıraktığınız yerdedir sanki dünya. Gördüğünüz yada başa sardığını hissedersiniz bandın. Eskiden sizde olmayıp yeni halinizde olan ne vardır ki.Neden şimdi gelmiştir?.Peki ya siz,neden içeri almışsınızdır bu habersiz misafiri. Zaaftan mı,yalnızlıktan mı bakarsınız gözlerinin içine. Belki de bakışlarınızdan anlamıştır hiçbir şeyin değişmediğini.Hala umut vardır diye düşünmüştür ya da sadece gelmiştir.Sadece aklına gelmişsinizdir. Bir dostum habersizce çekip gidenler eninde sonunda dönecektir derdi. Zaman vermemişti belki geç belki erken ama nasılsa dönecekti. Peki ne yapmalı bu anlarda? Neden şimdi mi diye sormalı yoksa zaten kabul etmeli mi asla kapanmadığını. En kötü hikaye yarım kalandır hayatta.Çünkü yerine on hikaye daha da yazsanız bırakmaz peşinizi.Arkanızdan çağırır durur.Her başlangıçta ondan izler arar,ona ithafen yorumlarda bulunursunuz.Aynı hatayı yapmayacağım,kimseye güvenmeyeceğim,ya da kaçıp giden yılların arkasında koşmayacağım bir daha. Bütün bu sözlerin bittiği andır bu an.Aklın görevini yapmadığı ,tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi bir yudum alırsanız her şeyin sil baştan olacağı bir anındasınızdır hayatın. Beklenmeyen olmuştur. Ama mutlu musunuzdur ya da eskisi gibi mi olacaktır her şey. Peki siz aynı siz misinizdir?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © jade, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |