Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
Her zaman ki gibi iş yerimden vapura yetişmem lazım yalanı ile on dakika erken çıkmıştım, böyle bir yalan uydurdum kendime, duma duma dum çünkü vapur seyahatlerinde mecbur olmadıkça yalnız olmayı seviyordum ve eğer on dakika daha kalırsam hem vapuru kaçıracağımı hem de mutlaka birilerinin benimle geleceğini biliyordum. Son gaz arabalının bir yerlerinde, başında, kıçında sancak ya da iskele tarafında yer bulmak için sürdüm arabamı. Yerimi aldım arabalının sol tarafında, arkamdakilere pek dikkat etmemiştim, aslında binerken mutlaka bakarım uyuz olduğum tiplerle yan yana gelmemek için köşe bucak arabalının içinde gezerim ama o gün bakmadım. Her zaman ki gibi kahvemi almak için tırmandım merdivenleri,girdim sıraya. - bir neskafe lütfen sade ve plastik bardakta olsun. Kahvemi alıp aşağıya indiğimde arabamın yanında gördüm onu. Arabasında değildi ve duruşu bir garipti,sanki çok üzgün gibi. Arabalı vapurun hüzünlü güzeli. Onu arabamın yanında halat bağlanan demirlerden birinin üstünde oturur bulduktan sonra koydum bu adı. Hüzünlüydü. Başı, bir elinin avucunun içine sığmış denize bakıyordu, kim bilir neler düşünüyordu? ama acı çektiği belli idi. Nereden mi biliyorum, bu acıyı ben de çektim zamanında işte bu yüzden yabancı gelmedi bana acıları. Acı çekmeyi alışkanlık haline getirdiğim günleri hatırladım birden. Belki aşk acısıydı çektiği, belki de evinde yaşıyordu problemleri ve yalnızlığı ile çözümlemeye çalışıyordu. Belki de gerçekten seviyordu vapurun gürültüsünü, yüzüne çarpan rüzgarın şiddetini, martıları seviyordu belki benim gibi o da. Anlayamadım o an ne istediğini,sonra kendim geldim aklıma, ben, ben olsam böyle bir ortamda ne isterdim? aklıma hemen müzik geldi evet müzik dinlemeliydim. Çünkü müzik rahatlatırdı beni, ağlardım müzik dinlerken, bambaşka düşüncelerin yer almasını sağlardı beynimin içinde,açtım teybi ve yanı başımda ki hüzünlü güzelin kulaklarına gönderdim Yaşar Kurt ' un Martı'sını. Önce o hep gördüğüm ukala bakışları ile yan yan baktı,sonra çevirdi başını, martılara verdi kendini gözleri gökyüzündeydi ve galiba sevmişti Kurt' un Jonathan' nını. Bir ara sanki bir şeyler söylemek istermişçesine bana baktı çevirdim kafamı ve görmezlikten geldim onu yani arabalı vapurun hüzünlü güzelini. Kim bilir aklından neler geçti bana söylemek istedikleri nelerdi acaba? canı sıkılmışken insanın,çevresinde gördüğü ilk nesneye anlatırmış derdini,bir ağaç,bir göl,bir martı ya da bir insan, davetkar bir göz ile baksam belki de anlatırdı derdini ya da denizlerin onu neden çektiğini EVET!!! denizler çekiyordu sanki onu sanki üzerinde yol aldığımız temiz olsa ve dile gelse gel hadi diyecekti hüzünlü güzele, kalır mı idi yoksa gider mi idi?... Kocaman gürültüler koparan vapur bir de bunlar yetmezmiş gibi borusunu çalınca bitti hüzünlü güzelin yolculuğu, yanaşıyordu artık Bostanlı İskele' ye. Birden kayboldu gözlerden, arabalının hüzünlü güzeli. Arabasına baktım kaba saba sakallı garip bir herif oturuyordu direksiyonda, ne var lan dermiş gibi baktı bana korktum adamdan peki arabalı vapurun hüzünlü güzeli nerede? hayal mi idi? yok yok hayal olamaz yaa gözlerim ile gördüm ağladığını,bana baktığını gördüm, ilham aldım ve yazdım hayal miydi. Arabaya baktım tekrar ve yine korkarak, aynı adam vardı içinde arabanın, anlam veremedim olan bitene.Gökyüzüne baktım martılar deli gibi uçuşuyorlardı sürekli bağırıyorlardı birbirlerine, sanki yıllardır görmedikleri bir dostlarını karşılıyorlardı, bir martının gözlerini gördüm birden içten içe gülüyordu bana anladım. O arabalı vapurun hüzünlü güzeliydi ve şimdi olması gereken yerde olması gerektiği gibiydi. Vapurdan indiğimde ben ben değildim artık,arabamı sağa çektim, indim ve gökyüzüne bir kez daha baktım yoktu... vapura baktım yoktu, sonra hızla bir martı suya daldı çıktığında ise bana gülümsüyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Polat OKTAY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |