Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Önce bıyıklarımızı beğenmediler, sonra sakallarımızı... Hem de yumruk yedik, sopa yedik kardeş dediğimizden. Uzun siyah bir pardösüsü vardı, babadan yadigar . Bir pardösü yüzünden ne mafyalığı kaldı, ne dayılığı. “ yoksa sivil misin lan” ları saymazsak. Bir kız vardı severdi öyle uzaktan. Söyleyecek oldu bir zaman. Koptu kazığından kızılca kıyamet. İlkin bir köşe de sıkıştırdılar, “Ulan bura gavur memleketimi, el ele geziyorsun .ruspularla dediler” sonra Allah ne verdiyse... Sonra onca dayağın yaraları iyileşmeden, “arkadaşlarım seni sevmiyor, mücadelemiz için fedakarlık etmiyorsun, eylemlerimize gelmiyorsun” dedi kız. Çekti gitti. Daha ilk yıllardı, yurtta memleketten gelen mektupları okuyordu içinde bir gurbet sızısı. Açıldı odanın kapısı, üç kişiydiler dikildiler başına “ Selamın aleyküm kardeş” dediler. Oturdular yatağa. Kardeş dediler “sen yenisin bilmezsin, arkan olmazsa bu okulda gün be gün ezilirsin. Gel bizimle ol, katıl sohbetlerimize , yoksa diğer taraf nefes aldırmaz, başın girer belaya, karakolluk olursun. Gel bizimle ol bizim grup kollar bireylerini, parasız kalırsın yardım ederiz, kafanı bozan biri olur hallederiz. Zaten kampüs, yurt, cafeterya bizim elimizde Çabuk düşün bekliyoruz cevabını.” Kimin cevabı , kimin tarafı , kimin yurdu. Yoktu kendinden başka bir tarafı. Çiftçi babanın ortanca oğluydu. Ziraat okuyordu. Bitirip okulu köye dönecekti, babasının işlerine devam edecekti bir taraftan, bir taraftan köylüye tarım konusunda yardım edecekti. Oysa büyük şehir , büyük okul , büyük sorundu. Bu okulda sağ, sol yönlerden ibaret değildi. Kantinde oturuyordu bir öğleden sonra, “merhaba arkadaş” dedi iki kişi. Oturdular müsaade isteyip. “ Yenisin galiba. Nasıl beğendin mi okulumuzu. Çok çağdaş bir okuldur, bazen geri kafalıların ,mafya kılıklıların olayları yaşanır ama pek ses getirmez. Zaten okulda benim, senin gibiler oldukça bu okulda kimse demokrasiyi yıkamaz.” Dediler. Diğeri konuşmadı pek sağa sola bakıyordu sürekli. Kaşları çatık bir kızdı, gözlerinin altında morluklar. kocaman bir şekil vardı sol kolunda. İçki kokuyordu. Bir kağıt çıkardı katlanmış. Defterin arasına soktu. “ Yurtta kalıyorsun galiba, orda olmaz ama başka yerde oku mutlaka.” Bu nedir diye sormadan. Kalktı gittiler. Dersten sonra bir ağacın altında açarken defteri, düştü içinden kağıt yere. Aldı eline açtı okudu. Sınıftan bir çocuk geldi yanına , “ne haber birader dedi. İyidir senden”. Çocuğun gözü elindeki kağıda takıldı. “nedir o bakabiliriyim dedi.” . Aldı eline kağıdı diğeri. Okudu. Okudukça çattı kaşlarını. “ Bu şerefsizler akıllanmayacak” dedi. Ayağa kalktı. İlerdeki bankın Üstünde oturan, iki kişiyi çağırdı bir el hareketiyle. Gelenlere uzattı kağıdı “gördünüz mü bunu dedi. Yine bildiri dağıtmışlar, arkadaşları toplayın akşama yıkım var” dedi. Sonra döndü ağacın kenarında oturan çocuğa “ kalk birader seninle biraz konuşmamız lazım.” Dedi. Ne oldu , nereye gidiyoruz, ne konuşacağız demeye yeltendi, “sus” dedi. “ gidince bol bol konuşcağız.” Aldı cebine koydu kağıdı. Girdi koluna yürüdüler beraber iki kişi, kampüs ün dışına doğru.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © tuncer, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |