Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
akıl hastası birkaç sevgili, figüranlar , oyunbozanlar ... niye sevdimki seni tüm aldatmalarına rağmen, özledim falan, iyisin diye mi yada beni çok sevdin diye ? bilmem hangi kırda hangi hayvan koşarmış otların arasında, bir yağmur düşermiş burnuna, kulağına bir çınlama tınısı, bunu kendisinden başka kimseye anlatamayacak kadar korurmuş, onu içinde tutar her gördüğü doğa olayıyla özdeşleştirir herhangi bir zamana adarmış, kalbinin kendine ayırdığı yanlarını bile... çünkü erkekmiş, "istanbul varsa , kötüyüm der gibi bakarsın her iki anlamda da ki izotoptur bu anlamlar tüm atomlara," biz öyle önemsedik ki içimizde sevgiyi , ben her ihanetinde yaşadığın kentin kahrolmasını istedim, sen her ayrılışımda senden, gebermemi diledin, ben birkaç ölüm vakkası ve istanbul sinekok patlamalarını yaşadığından olsa gerek tanrı farketmiş olmalı kötü duaların yerini bulduğunu, her ayrılıkta totemi çalınmış kabile gibi dört yana dağıldık... "istanbul varsa çiçekler savaşır. kürtaja hasret çocukların , inadına doğumlarının arasında,,," "sen yine çağırdın ben yine geldim, nefretle geldim ama intikamla çıktım yola bu halimle çoktum sana ,,," "istanbul varsa sen orda yaşıyorsundur muhakkak ben uğrarım oraya" "ayrık hatıranın yansıması" sabah sakladı "istiklal" , tüm bir gece önceki deliliklerini , güneşin aile yüzlerine. hala ayakta , açım "yaşamak lazım canım" simit almalı, bir gece önceki alkol buhranlarını unutup taşın dibinde seyre dalmalı günü belki ızdıraplı ve entel bir baykuş edasında. beşte te orospular bile evinin yolunu tutar , ya da bir taksiyle yalnız yataklarına kaçar , pavyon bekçileri , çöpleri döken komiler, hayallerindeki itfaiyecinin kılığına bürünmüş çöpçüler... uykularını ekmek parasına bölen simitçiler ve ben ; yeni sahipleriyizdir saat altıbuçuğun. kara bıyıklılardan birini kollamaya devam eden göz, senden bir önceki müşterinin dokunduğu, yatağından en yeni uyanıp babasının tekkesinde yol alan simidi kapacak. kara bıyıklı baba geçiyor müşterilerimin süzme bakışlarına hayret karışıyor, uzaktan durdurdum onu trafik polisi el işaretiyle, ceplerimi sokarak elimi , hala hareket halinde olmakla olmamak arasındayım durdum, çünkü param yok , satın alma yeteneğim eksik , açlıkla donatılı , bu sırada mavi bir yansıma parladı simit arabasının camında, -bekle içeriden para almalıyım herşey lanetlenmeden derken , yönümü sırtımın sahiplendiği alana dönerken, yansımanın sahibi kara bıyıklıya bir şeyler söyledi geriye hareketim hızlandı yere yamulan bir güvercin kanadı gibi , bunları yaparken canlılar hala soluk almaya devam ediyordu elimi kağıtların ve madenlerin şekil değiştirdiği kasaya soktum, içinde sadece kağıt olanlardan vardı aldım yeterince, döndüm tekrar yönümü kara babaya. mavi ışık canlanmıştı , bir insan olmuştu yazık, simitçiye ne dediyse ardından iki adım geriledi ben varınca oraya ??? ??? ??? ??? -dayı bi simit versene -abi banada simit alır mısın ? 20 yaşları, senin yaşın , gzbebekleri benzerin , acı , fenalık ... bu ne biçim iş , hangi ceza ... -abi bana simit alırmısın çok ciddi bir utangaçlıkla söylüyor bunu ve ben herhangi bir kızın deli, yarım deli bile olsa acıkabildiğini anlıyorum, intikamın ateşli çemberinden bakan yüzüme saçlarının her teli sivri birer matkap olup giriyor, zaten ben nefretin bana yansıyacak tarafını da göze almıştım bu yitiklerin savaşında ama böylesi değil, bu ağır bana da ... "ve seni görüyorum yine yumuşuyor adiliğin ve uçmazlığın ben bakınca, yumuşuyor insana uyuşmazlığım sert kayada , elinin dikenleri soluyor bilinen bir maceranın bizim anlamadığımız yerinde birden bana her sabah tost getiren küçük kadın oluyorsun ve benimiletkenlerim aç , aslında tek sana ." yüzümü anıların klozetinden çıkarıyorum ve istanbullu mavi sokak kızıylayım tekrar -abi bana kızmıyorsun değil mi -yok , hayır gözlerim ister istemez tanrıda koşa koşa uzaklaşıyor yönlerin en kuzeyinin gördüğü muhteşem yalpa, şimdi daha acıyım ve dünya gömleğimi gitgide daraltıyor, belki bu durumda bu haldesin kimbilir nerde , sana aparkatı çaktıktan son bir kez baktım yavaş yavaş kalkmaya çalışıyordun sonrasını bilmiyorum ve tanıdıklar söyledi o artık oynamıyor diye ... evini herkes terketmiş , doktorlar iyice ilerlediğini söylemiş aklında şeytanların, ee kim saldı onları oraya daha bebeklerken ... neyse koşup gitti istiklalin mavi kızı sevinçle ben hala gölgelere hayat vermeye çalışıyorum ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kuzey darıcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |