Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Biliyor musun, insanlar Dünya'yı ve kendilerini öğrendikleri zamandan bu yana, Dünya'ya gelişlerinin sebebini bulmaya, hayatın anlamını keşfetmeye çalışıyorlar. Bunu bulmak için birçok yere gittiler. Bazıları Ay'a çıktı, Gökyüzünde aradı anlamı. Bazıları arz_ın merkezine indi. Hayatı en dipte aradılar. Ama hiçbiri bulamadı. Başka mahlukat görmek için, denizin dibine daldılar, dağın tepesine çıktılar, uzak diyarlara gittiler... Sonunda anladılar ki en güzel yaratık kendileri ve hayatın anlamı içlerinde saklı. Konuşmayı, özgürlüğünü kullanmayı, araştırmayı kısacası düşünmeyi bilen tek canlı olduğunu kavrayan insan, kendine hayran kaldı. Kendisine ait her şeyi sahiplendi birer birer. Korktu alacaklar diye... Buna muhafız birileri lazımdı. Kendi gibi... Keşfettiği şeyleri emanet edeceği birileri lazımdı. İnsan, kendini yaptı... Hayatın anlamını kendinde buldu. Ve sen geldin Can bebek. İnsanın; denizde, havada ve yerin altında bulamadığı anlam sendin. Yani kendisiydin... Biliyor musun, insan sadece kendinden olana ve sahip çıkacağı birşeye, birine bu derece yakın davranabilir. O geldiğinde bu derece mutlu olur. Geldiğin ilk gün, yıllardır tanıyorduk sanki seni. Hayatımızın anlamını o kadar büyük bir sevinçle karşıladık ki, milyarlar verseler bu kadar mutlu olamazdık... Anlamımızı, harikamızı bir kere daha keşfe çıktık sanki.. Her nefes alışında, gülüşünde ve parmaklarının ucunda taşıyordun anlamı... Yüzlerce melek bizimle beraber dua ediyor, armağanımıza şükrediyordu... Anlatırlar; bebekler Dünya'ya gelmekten korkarmış. Melekler anlatırmış doğanın ve dünyanın güzellğini.. Bebek yine de korkarmış. Yürümeyi, konuşmayı, dünyanın hiçbir yerini bilmediğini söyleyip ağlarmış. O zaman, ona bunları öğretecek birinin olduğunu söylermiş melekler. Onu koruyacak, ona yol gösterecek birilerinin varlığından bahsedermiş. "Ama" dermiş bebek. "Ben onu da tanımıyorum." "Merak etme o seni tanıyor. Seni ezbere biliyor" "Olsun" diye inat edermiş bebek. "Ben onu hiç görmedim. Adını bile bilmiyorum." "Korkma" dermiş melek sabırla. "Onu görür görmez yıllardır tanıyor gibi hissedeceksin. Üstelik bizim sana adını söylememize gerek yok. Sen ona kendiliğinden 'anne' diyeceksin. Sonsuza kadar seninle kalacak. Biz seni ona emanet ediiyoruz." İşte o zaman rahatlarmış bebek. Ve Dünya'ya gelmek için sabırsızlanırmış. Asırlardır, Dünya'nın bir ucundan diğer ucuna bütün insanlar farkında olmadan aynı dili konuşuyor. Aynı şeylere inanıyor ve aynı şeyleri batıl kabul ediyor. Oysa bilim adamları; "Hiçbir şey doğuştan değildir" diyor. Peki bu nasıl oluyor? Doğduğundan beri bizi o kadar çok şaşırtıyorsun ki, biz bilime inanmıyoruz artık... Dünya'nın her yerinde aynı dilde ağlar ve güler çocuklar. Dünya'nın her yerinde aynı şeyleri öğrenir insanlar; sevgiyi, hasreti, utanmayı ve daha nice insancıl duyguları... Biz seninle yeniden keşfettik bunları. En güzel sevgileri, kokuları ve hasretleri... Hayatımızın anlamı bunlarmış. İyi ki geldin Can bebek... Hoşgeldin Can bebek...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © irem, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |