Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
İyice yaklasmistik; insanlarin “gunaydin”larinda, buyuk sehirlerin aksine hicbir leke sürülmemiş,huzur veren sakinliğin,romantizmin hakim olduğu birkaç balık restoranını,iki üç katlı taş evleri,arnavut kaldırımlı dar sokakları içinde barındıran şarap tadında Ege’nin eşsiz adasına. Saatler süren yolculuğun ardından yaşadığım mutluluk ve heyecan yorgunluğumu alıp götürmüştü... Kalacak yer arıyorduk dar ve şirin sokaklarında...Buraya gelmeden önceki araştırmalarımızda rastladığımız, merkezin dışında bulunan çiftlik evinde konaklamaya karar verdik. Gördüğümüz her yeni şey, daha çok mutlu ediyordu bizi. Kaldığımız odanın penceresinden tavukları,kazları,kedileri ve orayı bizim gözümüzle daha da sevimli kılan şeyleri görüyorduk.Belki de sadece biz gördük,mutluluğumuza bahaneler bulmak adına. Tabiki biraz dinlendikten sonra, o aslında bir avuçiçine sığacak büyüklükteki,lal tadındaki adanın, güneşin batışından sonraki halini keşfedecektik. Karnımız acıkmıştı,deniz kıyısında bulunan küçük ama sevimli,özensiz ama bir o kadar huzur veren balık restoranlarından birine girdik. Ben O’na aşık olmuştum,ama o adaya da... Balık sofrası eşliğinde türk sanat müziğinin bildiğimiz bilmediğimiz şarkıları geliyordu kulağımıza. Daha önce de bahsettiğim gibi küçücük bir yerdi,bisikletle tüm uçlara gidebileceğiniz kadar küçük... Biz motosiklet kiralamayı tercih ettik ve motosikletin ustaca sürülmesi sayesinde görmediğimiz yeri kalmamıştı adanın. Ama rüzgargüllerinin altında fotoğraf çektirmeyi akıl edememiştik. Yaşadığımız mutluluğu,aşkı,huzuru biraz da Eylül’e borçluyuz galiba. Sabah kahvaltısında yediğimiz ve tadına öncesinde ya da sonrasında bir daha rastlayamadığımız ekmek,dönüşte almayı unuttuğumuz domates reçeli, benim orada onunla hayat boyu yaşamak için bahanem olmuştu. Aslında hala öyle. İçimize çektiğimiz temiz hava eşliğinde edilen kahvaltılar,mum ışığı eşliğinde içilen şaraplar,yüzlerinde huzurun görüldüğü mütevazi insanlar...Hepsi birer sebebiydi alevlenen aşkın. Tanrı Bozcaada’yı insanlara aşk sayesinde uzun ömür vermek için yaratmış demek daha doğru olur diye düşünüyorum... Pelin AKALIN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Pelin AKALIN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |