İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
Annesi bahçeye mart sonunda doğurdu, biri kapkara biri alacalıydı. Epey ilgilendi yavrularıyla anne kedi. Ama biz rahat duramadık, yavrular o kadar sevimliydi ki; bize yakınlaşsınlar diye aylarca peşlerinden koşturduk. Bıraktığımız yemekleri ilk anneleri yemeden ve biz uzaklaşmadan asla yemiyorlardı. Ben her zamanki gibi sonuca baştan ulaşma sabırsızlığımla zamanla daha az ilgilenmeye başladım. Baharın ilk günleri yeni yeşeren çimlerin papatyaların üzerinde koşturmalarını, annelerine sataşmalarını uzaktan seyrettim. İlk başarı abimindi. Alacalı kedicik abimin burnuna dokunmasına izin veriyordu. Eve geldiğimde abimin yüzünde yaramazlık yapmaktan mesut muzur çocuk gülümsemesi vardı. Yemekten sonra TV nin başına geçtiğimizde abim hala söyleyeceğini söylemiyor ama muntazam aralıklarla bahçe kapısına gidip geliyordu. En sonunda "Kedilere bakmayacak mısın?" dedi. Ben de "Aaa tabi yaa!" diye sanki çok önemli birşeyi unutmuşum gibi koşturdum. Oysa kedilerden ümidimi çoktan kesmiştim, günlerdir bakmıyordum. Abim benden önce bahçede gösterisini yapmak üzre hazır bekliyordu. Evet kediler üzerindeki stajım yeniden başlamıştı. Beni daha çok sevmeliler gerzek içgüdüsü ile paltomu çıkarmadan her akşam başlarındaydım artık. Abimse muzaffer bir komutan edasıyla savaş mahallini çoktan terketmişti bile. Bir süre sonra ben kedilerin en yakın insan dostuydum. Bize öyle alıştılar ki evden çıkmak bile istemiyorlardı. Akşam yemeklerinde masanın altında mırıldayan iki kedimiz vardı artık. Yatma zamanı gelince türlü numaralarla kandırıp evden dışarı çıkarıyorduk. Benim sinsi toksoplazmam (bir nevi kedi-köpek alerjisi diyelim) yüzünden annem sürekli kedileri ev civarından uzaklaştırma planlarını uyguluyor ama başaramıyor, sürekli söyleniyordu. Neyse sonunda kediler bizim dışımızda da ilgi gösteren herkese kuyruk sallar hale geldi. Civardaki çocuklar ben işteyken yerimi alıyor, akşama kadar kedilerle uğraşıyorlardı. Bu arada bizim dışımızda komşulardan da yemek verenler, kapsının önüne minder koyanlar oldu. Ben de mesaimi yavaş yavaş aksatmaya başladım. Hevesimi almıştım, artık beni çok seviyorlardı. Önceleri akşam yemeklerinden sonra bir kez bakmaya, sonra da günlerce bakmamaya başladım. Bu günlerce bakmamalardan sonra birgün bakacak oldum, kedilerim yoktu. Ne bahçede ne de civar komşu kapılarında yoklardı. Saatlerce bekledim seslendim, bilen herkese tek tek sordum. Karşı komşumuz penceresinin önüne yatmaları için minder koymuştu. Çocuklar önceki akşam orda yattıklarını görmüşler. Komşumuz evde yoktu. O gece oldukça delikli bir uyku uyuyup ertesi gün sersem gibi geldim işe. Eve geldiğimde annem komşumuzdan acı hikayeyi öğrenmişti. Ama ağlamıycaksın, ama üzülmiyceksin diye defalarca söz verdirip beni çıldırtarak anlattı. Anlatılana göre o civardan geçen tinerci çocuklar bir kaç köpeği kızdırarak uyuyan yavrucakları boğdurmuşlar. İnsanlara o kadar güveniyorlarmış ki minderlerinden bile kalkmamışlar. Oracıkta ne olduğunu anlayamadan ölüvermişler. Köpek havlamalarını duyup pencereden bakan komşuların anlattığı bu. Komşumuz dışarı çıkıp köpekleri ve çocukları kovaladığında artık onlar için çare yokmuş. Kendimi hala o kedilerin faaili sayıyorum. Ve artık sokak kedilerine çok fazla ilgi ve sevgi göstermemeye çalışıyorum. Onlar yabani olmak zorundalar. Kendilerini korumalarının tek yolu bu! Zaaf'tan alıntı: “Kedilerle ilgili bu durumu yeni öğrenmiştim: Normalde sokak kedisi kendini saldırgan köpeklere karşı koruyabilirmiş. Bu direnci kıran tek şey neymiş biliyor musunuz: Sevgi... İnsanoğlu, eğer bir sokak kedisinin başını okşar ve ona şefkat gösterirse kedicik kendisinin koruma altında olduğunu zanneder ve sivri tırnaklarını içeri çekermiş. Ve vahşi köpeklerin azgın dişlerini gırtlaklarında veya itlaf ekiplerinin zehirli etlerini midesinde bulurmuş.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © EBRU AKGÜN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |