Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
“ Suçlu bulundu! Dünya kurulduğu günden bugüne kadar bilumum kadın ve erkekleri mahveden, süründüren aşk hastalığına yol açan sebep ortaya çıktı!! Oxytocin! Edinburg Üniversitesi’nden Prof.Gareth Leng, uzun müddettir üzerinde çalıştığı araştırmanın sonuçlarını açıklarken kadın beyninin ürettiği bu hormon onları aşka sürüklüyor.” Demiş. Olayın sorumlusu Oxytocin! yani. Ne şirin di mi? Şu bilim adamlarına hayranım doğrusu. Elde edilen sonuçlara göre bildiğimiz klişelerin çoğu yanlışmış. Bir kere aşka düşen kalp değil beyinmiş. Burası hoşuma gitti.Yanlış seçimlerimin aptallığımla paralel olduğu tezim kanıtlanmış oldu böylece. Meğerse kalbim masummuş. Ne güzel! Prof. Leng, tarla farelerinin üzerinde yaptığı araştırmalara dayanarak vardığı sonuç oldukça da ilginç. Mesela bir dişi, diğeri erkek olmak üzere iki fareyi aynı kafese koyup birlikte olmalarına izin vermediklerinde fareler yalnızca arkadaş oluyorlarmış. Bir süre sonra bayan farenin beynine Oxytocin enjekte ettiklerinde farenin davranışları değişiyor, iki cins arasında cinsel elektriklenme başlıyormuş. Ve işte buyurun size aşk! Ondan sonrasını tahmin etmek güç değil. Elinde işlemeli mendille gözyaşı döken, eşinin kendisini eskisi kadar çok sevmediğinden şikayet eden zavallı bayan farenin yaşacakları yürek burkan cinsten. Telefonun başında beklerken yüzlerce senaryo üretip, sonra bu bekleyişe dayanamayıp telefonu duvarda paramparça edip hepsinde yeniden yıkılan fare, bütün suçun Oxytocin’de olduğunu bilse ne derdi acaba? Yine de bu hormonun kadın beyni tarafından salgılandığını unutmayalım. ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ ya da ‘Aşk’ı kadınlar başlatır’ mantığının altındaki gerçeklerden birisi de bu hormon herhalde. Eee şimdi beynin aşık olmasına yol açan şartlar? ne diye sormak lazım. İşte burada biraz çuvallıyoruz galiba. Çünkü bilim henüz bu şartları çözümleyememiş. Hala bilinmeyen olarak duruyor karşımızda. İster şu son günlerde çok trend olan elektrik deyelim, ister kısmet, formül bizde. Herkes kendi başına geleceklerin sorumluluğunu kendi beyninde taşıyor galiba..Neyse, bunları öğrendikten sonra beynime göz kulak olmaya karar verdim. Ve salgılara falan dikkat etmek lazım çünkü bu saatten sonra başıma iş açmak istemiyorum. Oxytocin şirinliği ile otursun oturduğu yerde...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Duru Karal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |