..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Duru Karal




5 Mart 2005
Bayan Fare'nin Gözyaşları  
Oxytocin

Duru Karal


Olayın sorumlusu Oxytocin! yani. Ne şirin di mi?


:BIDJ:
Birkaç gündür lodosun yerini alan yıldız poyraz esintisi; giderek güçlenip kıyılarda ufaktan patlayarak önümüzdeki mevsimin yağmur ve fırtınalarına sebep olacak havanın haberini verirken, poyrazın saçlarımı dağıtması her yanımı sarıp havalandırması beni çok keyiflendiriyordu. Pazar kahvaltısı için, koltuğumun altında gazete ve dergilerle deniz kıyısı kahvelerden birine gittim. Sabahın üzerimdeki mahmurluğu, denizin yosun kokusunda yitip gitmeye başlamıştı bile. Rüzgardan sersemlemiş bedenimi koltuğa bırakır bırakmaz siparişimi verdim. Sabahın erken saatleri olduğundan mekan boş sayılırdı. Hemen dumanı tüten sıcak kahve ve kahvaltı önüme geldi. Bir yandan yiyip içiyor bir yandan da yanımda getirdiğim gazete ve dergilere bakıyordum. Bir derginin orta sayfasındaki bir yazı dikkatimi çekti. Yazı şöyle diyordu;
“ Suçlu bulundu!
Dünya kurulduğu günden bugüne kadar bilumum kadın ve erkekleri mahveden, süründüren aşk hastalığına yol açan sebep ortaya çıktı!! Oxytocin! Edinburg Üniversitesi’nden Prof.Gareth Leng, uzun müddettir üzerinde çalıştığı araştırmanın sonuçlarını açıklarken kadın beyninin ürettiği bu hormon onları aşka sürüklüyor.” Demiş.
Olayın sorumlusu Oxytocin! yani. Ne şirin di mi? Şu bilim adamlarına hayranım doğrusu.
Elde edilen sonuçlara göre bildiğimiz klişelerin çoğu yanlışmış. Bir kere aşka düşen kalp değil beyinmiş. Burası hoşuma gitti.Yanlış seçimlerimin aptallığımla paralel olduğu tezim kanıtlanmış oldu böylece. Meğerse kalbim masummuş. Ne güzel!
Prof. Leng, tarla farelerinin üzerinde yaptığı araştırmalara dayanarak vardığı sonuç oldukça da ilginç. Mesela bir dişi, diğeri erkek olmak üzere iki fareyi aynı kafese koyup birlikte olmalarına izin vermediklerinde fareler yalnızca arkadaş oluyorlarmış. Bir süre sonra bayan farenin beynine Oxytocin enjekte ettiklerinde farenin davranışları değişiyor, iki cins arasında cinsel elektriklenme başlıyormuş. Ve işte buyurun size aşk! Ondan sonrasını tahmin etmek güç değil. Elinde işlemeli mendille gözyaşı döken, eşinin kendisini eskisi kadar çok sevmediğinden şikayet eden zavallı bayan farenin yaşacakları yürek burkan cinsten. Telefonun başında beklerken yüzlerce senaryo üretip, sonra bu bekleyişe dayanamayıp telefonu duvarda paramparça edip hepsinde yeniden yıkılan fare, bütün suçun Oxytocin’de olduğunu bilse ne derdi acaba? Yine de bu hormonun kadın beyni tarafından salgılandığını unutmayalım. ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ ya da ‘Aşk’ı kadınlar başlatır’ mantığının altındaki gerçeklerden birisi de bu hormon herhalde.
Eee şimdi beynin aşık olmasına yol açan şartlar? ne diye sormak lazım. İşte burada biraz çuvallıyoruz galiba. Çünkü bilim henüz bu şartları çözümleyememiş. Hala bilinmeyen olarak duruyor karşımızda. İster şu son günlerde çok trend olan elektrik deyelim, ister kısmet, formül bizde. Herkes kendi başına geleceklerin sorumluluğunu kendi beyninde taşıyor galiba..Neyse, bunları öğrendikten sonra beynime göz kulak olmaya karar verdim. Ve salgılara falan dikkat etmek lazım çünkü bu saatten sonra başıma iş açmak istemiyorum. Oxytocin şirinliği ile otursun oturduğu yerde...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Şımarık [Öykü]
Yalnız Ruhlara Vişne Reçeli [Öykü]
Yeniden Bir Küçük Yaprak [Öykü]
Kalıpçının Kalıpları [Öykü]
Kalıpçının Kalıpları [Öykü]
Kalıpçının Kalıpları [Öykü]
Öykü Yazıyoruz [İnceleme]


Duru Karal kimdir?

Mekânın ve zamanın araçlarından yeni zamanlar ve yeni mekanlar yaratabildiği için, edebiyat hâlâ vazgeçilmezim, yazmak ise geniş zaman büyüsüdür benim için. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Adalet Ağaoğlu/Sabahattin Ali/ Sait Faik A./Yusuf Atılgan/Bruno Shutz/ Contazar/Bedri Karasu/ Oğuz Atay/


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Duru Karal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.