Barışı bulacağız. Melekleri duyacağız, göğün elmaslarla parladığını göreceğiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Aşık olmayı unutmakla Tanrıyı unutmak bir oldu benim için.Çünkü kalpte yanan ateş insana farkında olmadığı şeyler gösterir çoğu zaman.Artık pek kabul görmese de, aşk bedensel bir dürtünün ötesinde bir şeydir gerçekten de.İnsan bir bedenden ilham bulup da aşkın kıvılcımlarını parlattı mı bir kere içinde, gözleri bir farklı görmeye başlar artık çevresini.Yüreğinden yayılan bir ateşin ışığında izlemeye başlar dünyayı.Ve bütün bunların esin kaynağı olan yaratığa dört koluyla tutunur; adeta taparcasına sever onu..Çiçekler daha parlak olmuşlardır artık, onlara dokunduğumuzda içlerinden yaşam fışkırdığını hissederiz coşkuyla.Yıldızların altında oturmuş geceye bakarken, sonsuzluğun altında ezilen çaresiz ve yalnız bir mahkum gibi hissetmeyiz artık kendimizi; aksine, hayat denen mucizenin bir parçası olduğumuz için şanslıyızdır.Doğayla ilgili herşey daha belirgin hale gelir.Mevsimler daha çok hissettirirler içlerindeki duyguları.Ve öyle büyük bir ihtişamla yükselir ki kızıl ay denizin üzerinden, içimizde dalgalar kabarıp bir o yana bir bu yana savurarak kalbimizi sersem eder bizi.Ve bütün bu görüntüler bizi dünyanın en şanslı insanı gibi hissettiren biricik sevgilinin hayaliyle dansederler gözlerimizin önünde.Aşk bizi doğanın gizemine ortak eder, anlamadığımız dilleri anlar oluruz yağmur sanki bize birşeyler anlatırmışcasına yağarken.. İnsan belki de bu yüzden diğer yarısını bulduğunu söyler hep sevgiliden bahsederken...Ama öteki yarımızı dolduran şey tek bir beden değil evrenin ta kendisidir aslında.Ve aşkla çok daha anlamlı gözükür bütün evren.Birşeyler düşünmek için, bir şeyler yazmak için daha çok motivasyonumuz vardır.İmgeler dünyası kalp atışımız kadar yakın olur bize aşkın ışığında yıkanırken bütün dünya.Doğayı bir arada tutan şeyi sevgi olarak görmeye başlarız.Bu bir uyanıştır ve bir aydınlanma.Aşkın bizi dünyaya bağlayan gücü belirlemeye başlamıştır artık bir bütün olarak görüşümüzü.Ve biz hala bütün bunların sebebi ve sonucu olarak sevgiliyi görürken hiç ummadığımız yerlere varmıştır artık bu şiddetli depremin etkileri; ruhumuz bedenimizden taşıp daha büyük bir enerjinin, bütün sevginin kaynağı olan mutlak bütünlüğün dalgalanmalarına kapılmıştır artık.Tanrıyla bütünleşen çöldeki dervişlerin yürüdüğü yola adımımızı atmışızdır farkına varmadan.Ve bu yol aşkın yoludur.. İşte bütün bunlardan dolayı yüreğinde aşk olmayan bir insan bu ateşle yanıp kavrulan insanı asla anlayamaz.Ve aynı şekilde tam tersi de geçerlidir tabi ki.Çoğu insan da bu görkemli uyanışı bir bedene duyulan tutkudan öteye götüremez.Ve bu yüzden de sevgilinin yitimi aşkın da yitimi olur onlar için.Kendilerini sevgiliye ait görürler; halbuki boyunduruğu altında oldukları tek şey aşktır.Ve aşk yerinde kalsa da, sevgilinin yitimi yıkımların en büyüğü olur onlar için.Zaten uzun süreli ilişkilerde de çoğunlukla görüldüğü gibi sevgili olduğu yerde kalsa da aşk yüreği terkettikten sonra koca bir boşluk haline gelir yeniden ruhumuzun doldurduğumuzu zannettiğimiz karanlığı.Sevgiye karşılık olarak putlaştırılan herşey gün gelir bizi tatmin etmekten uzaklaşır mutlaka.Ve ilhamını kaybeden aşk da silinip gider yüreklerimizden zamanla.Aynı bayağı dünyaya döneriz yavaş yavaş ve sıkıntıyla.Çevremizle ilgili farkına vardığımız bütün heyecan verici şeyler unutulur giderler gönlümüzün gözü kapandığında ve yüz yıllık uykumuza yatarız yeniden. Aşkı korumak aşkı bulmaktan zor iştir yani anlayacağınız..Bırakın gelip geçsin sevgililer; kırılsın bütün putlar..Aşk acı çekmek ister, çileyle beslenir, lakin öyle diyarlar gösterir ki bize onu yitirmektense dünyayı yitirmek iyidir.Bırakın artık gidenlerin ardından ağıtlar yakmayı ki aşk da onların peşinden terkedip gitmesin sizi mühürleyerek gözlerinizi.İnsan Tanrı'yı bilgi ile bulamaz, kanıtları takip edemez, efsanelere kulak asamaz, olasılıkları hesaba katarak inanamaz insan yürekten.Hislerinin aydınlattığı bir yolun ucunda görebilir insan ancak Tanrı'yı; Aşkın aydınlattığı bir yolun ucunda..Ve işte bu yüzdendir ki, aşk yolunu kaybettiğinden beri kalbimin, "çözemez oldum artık çetin bilmecesini, ne geçmiş zamanın, ne geleceğin...." ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz, yollar bir yumaktır; uzun ve dolaşık. her gece rüyamı yazan sihirbaz, tutuyor önümde bir mavi ışık... N.F.K.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © özgür durmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |