İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
SORU İŞARETİ/ Mustafa Günay ADLANDIRMAK... İnsan herşeyi adlandırır, etiketler, kategorize eder, sınıflandırır. Bütün bu girişimler, bir adlandırmanın yanısıra tanımlama, anlama ve egemen olma isteğinin de ifadesidir. Çünkü hiçbir adlandırma masum değildir. Bu yüzden adlandırma eylemi kadar, verilen adların, onların anlamlarının ve adlandırılanların da önemli olduğunu unutmamak gerekir. Adlandırmak kolay bir şey değildir. Ad verirken zorlanır insan. Adlandırmak durumunda olduğumuz anlarda, sıkıntı olmamız bundan olsa gerek. Bilmem resim sergilerini gezerken, bazı ressamların kimi tabloları adsız bıraktığına tanık oldunuz mu hiç? Geçtiğimiz günlerde bir sergide, çok sayıda resmin “adsız”(isimsiz) olarak adlandırılması dikkatimi çekti. İşte dedim tam soru işareti konulacak bir durum...Bu durum beni düşünmeye ve sorular sormaya yöneltti. “İsimsiz” ya da “adsız” olabilir mi bir resmin ya da fotoğrafın adı? Bu aslında adsızlığın adlandırılması değil midir? Belki de adlandırma eyleminin başarısızlığı ya da uygun bir ad bulmayı zamana bırakma...Evet belki zaman verir adını, çoğu yaşantılarımızın ve anılarımızın. Yalnızca ressamlar değil, kimi zaman şairler de ad vermekte zorlanırlar, yazdıkları şiirlere. En azından kendimden biliyorum, kendimi şair olarak adlandırmasam da. Masum olmayışı, zorluğu ve daha benzer nice nitelikleri, adlandırmanın ne kadar önemli, gerekli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir eylem ve durum olduğunu düşündürüyor ister istemez. Aklıma gelen ilk örnek: Erkeklerin adlarını bir düşünün ve bir de kadınların adlarını. (Duygu Asena bir kitabına hangi adı vermişti, anımsadınız mı: Kadının Adı Yok.) Cinsiyete dayanan ayrımcılık, pekçok konuda olduğu gibi, adlandırma konusunda da karşımıza çıkıyor. İnsan yalnızca nesneleri, varlıkları değil, içinde yaşadığı toplumu/kültürü ve içinde bulunduğu zaman kesitini de adlandırma gereksinimi duyar. İnsanlık tarihinin çeşitli dönemlere ayrılması, bölümlenerek ele alınması da belli bir tarzdaki adlandırmaların, sınıflandırmaların ve tanımlamaların sonucu değil midir? Yenidendoğuş dönemi, Aydınlanma dönemi ya da günümüze ilişkin olarak da: bilgi çağı-toplumu...Ya da başka adlar-tamımlar da var: modernlik, modern-sonrası, eski dünya-yeni dünya, küreselleşme vb... Verilen her ad, yapılan her sınıflandırma, konulan her etiket, olay ve olguları, ve kişileri algılayışımızı ve kavrayışımızı da etkiliyor, yönlendiriyor. Bu nedenle aklımızın eleştiri lambasını yakarak bakmalıyız kavramlara ve adlara... Bir yerde okumuş ve not etmiştim, ama nereden aldığımı yazmamışım: “Bütün kıtalar arasında, üzerinde yaşayanlarca algılanmış ve adlandırılmış tek kıta Avrupa’dır.” Peki diğer kıtaların ve kültürlerin adlandırmasını yapan Avrupa mıdır? Avrupa-Batı, adlandırıp tanımlamış Doğu’yu ve diğerlerini...Peki biz Avrupa’yı Avrupa’nın tanımladığı gibi anlamak ve görmek durumunda mıyız? Yoksa kendi tarihsel-kültürel gerçekliğimizden yola çıkarak, kendimizle ilgili adları, sınıflandırmaları ve tanımları, aklımızın eleştiri lambasının ışığında gözden geçirmek gerekmez mi? ............................... Dizeler: “yokluğun cehennemin öbür adıdır üşüyorum kapama gözlerini”(Ahmed Arif) “Sana adlar aradım adsız kaldım” (...) “Adını gizleyeceğim sen de bilme Lavinya”(Özdemir Asaf) Sözler: “İnsan hiçbir dilde, dilde olduğu kadar zor anlaşmaz.” (Karl Kraus)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Günay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |