..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler > Deniz Güney




23 Temmuz 2001
Yağmur Kaçamağında Kutuda Bir Keman  
duvarda parçalanmaz çaldıkların...

Deniz Güney


bazen bize kalan yalnızca çaldıklarımızdır.


:CCBG:
İlkin yağmurlu geceler kaçamağıydı zaman! Yıllarca serili bir şekilde geldi oturdu zaman zaman. . Uzunca sohbetler ettik geceler boyu. . İyice demlenmis porselen demlik cayi esliginde, yollari konustuk biraz. . Uzatan, yakınlaştıran, yoran, savuran yollari. . Tipki koku belirsiz bir agac gibi, dalbudak salan…….

Alışkın değildi kapının böyle sık aralıklarla çalınılmasına. Açmasıyla boyunu aşan bir gölgenin içeri patlarcasına girdiğini farketti. Sendeleyince duvar boyunca uzayan kalorifer borusuna tutundu. Bunca rahat bir içeri girise karşın, ilk çekingenliğini hemen atamadı. Uzun bir sohbet yaptılar yaşam tadında. . Belli bir rakamı aşınca yelkovan, hoşçakal dediler birbirlerine. . Kapıyı açtı ve gölge dışarı çıktı. Ardından usulca kapı kapandı ve kilit sesiydi apartman koridorunda yankılanan. . Işığı söndürdü misafirin ardından. Perdeyi açtı, pencerenin ardından bahce boyu yuruyusunu, arabasinin kapisini acisini, kontagi cevirip bijuleri ateslemesini gordu ve icinde hissetti. Ardindan far ışığında karşı apartmanin kapısı aydınlandı bir an ve yeniden karanlığa gömüldü sokak. . Gitmisti! Perdeyi kapattı. Abajuru yakmadı. Gözleri birkaç dakika sonra karanlığa alıştı. Perdenin kenarından sızan cılız bir ışık düşmüş, önce sehpayı sonra halıyı yalıyordu. Odadaki havada tuhaf bir koku vardi. Dumanlar yayılmıştı perde perde. . Umut duvardaki gitarin perdesinde. . Nikotin kokusu değildi oysa yayılan. Gitarda umuda ilişkin bir parca değildi çalan. . Koltukta oturduğu çukurluğa baktı. Nasıl bir zamandı bu? Ki kemanlar akortsuz bir gıygıdi çalıyordu. Oysa dün gitar ve kemanı birleştirip ırksız bir konçertoydu denedikleri. Hiç te fena değildi aslında. . Ama bu gece keman yayını, gitar penasını kaybetmişti bir yerlerde. .

Nasıl bir zamandı ki bu; havada özlem tadında bir lezzet vardı. Karmakarışık bir hava! Ama bir o kadarda Anadolu şehirlerindeki sabaha karşı koklanılan dinginlik! Keman susmus, anlaşılan bir daha hiç çıkmayacak kırmızı kadife kaplı deri kutudan. . Hani son kapatıştaki dinginlik gibi. . Biraz buruk bir gülümseme, belki bir okşayış, kutunun üzerinde hafif bir el gezdirme. .

Hani asfalt yol gunduz gunesten kavrulur da sabaha karsi serinler. Cogunluk dag etegine paralel gider. Oy-le bir dagdir ki ancak basini kaldirinca gorursun gokyuzunu. . Uzaktan tek tuk kamyon farlari. . Kimi kucuk kir kahvelerinde sari ampuller yanar. Sari’ya döner pervaneler. . Senin kemanına inat Gencebay sarkilari çalinir. Ve sen o cok sevdigin kemanini kutusuna koyar bagaja yerlestirirsin. . Gülerek! Herkes gibi kosedeki televizyona bakarsin. . Ruhundur aslinda dokundugun bu acik sessizlikte, havadir birde Icine cektigin. . Karakis’sa eger; asfalt parlar. Dağ etekleri sabaha yakin ince bir tabaka buz tutar. Basarsan kolayca kirilir. Yurek gibi! Kemandaki tellerden birinin bir koncertoda, ansizin kopup yuzune firlaması gibi. . Hava donuk bir acikliktaysa, ay’in golgesi duser, asfalt uzeri bir gumus yol!Uzaktan yuklu kamyonlarin tekerine takili zincirlerin ezdigi buz sesi. . Balata sesleri karisir geceye. . Ve sen ilk solo konserine ci-karken yaptigin ilk bozuk akortlari hatirlarsin gulerek! Mola yerindeki lokantaya bakarsin. Camlar buhar. . Yuzler bulanik. . Iceride simit floresanlar. . Senin ilk solonda yuzune vuran spotlar. . Ve göğsünün arasından sızan terin yarattığı kaşıntı. . Hiçbirsey yapamaman. . Sahne teslimiyeti! Tek yapabildiğin seyircinin kendine sandığı oysa senin kendi haline gülümsemelerin. . Lokantaya yönelir ayakların. . Kapıyı açıp girmeye çalışırsın. . Oysa girdiğin ilk başarını arkadaşlarınla kutladığın Mulkiyeliler Lokali. . Yuzunde bir haslama kokusu. . Icerisi sicak ve duygan. . Gulerek oturdugun sandalyede basinda bitiveren garson! Söylediğin bir tabak pilav üzeri kuru! Hafif sulu. . Mulkiyenin kızarmış pacanga böreklerine inat plastik sepetlerde serin ekmekler. . Düz beyaz muhtemelen palaks marka kırılmaz cam bardak suyunu ictiğin. . Su dedigin Taşdelen. . Uzun boyunlu şişede. . Gümüş rengi, yumusak metalimsi kapaklı çok zaman elinde oynayip yuvarlacik ettigin. . Masa uze-rinde musamba ortu. . Çatallar karavana tipi. . Seninse ağzın küçücük. . Kaç kez batırmışlığın var dikkatsizce dış etine. . Gitari kaç kez dikkatlice duvara vurup parca- lamisligin var!. . Ah o cok sevdiğin düz beyaz kürdanlar! Kac kez dogru bir –do- yakalamak icin ayna karşısında ağzına koyup, çalıştığın…. Ve her seferinde seyrek ön dişlerinin arasına kayıp konsantreni bozan! Yemek üzeri demli bir çay. . Kırmızı beyaz damalı çay tabağında. Kulis arkası gülmelerin elindeki muzikli kupayla. . Icindeki demli cay. . Tavsan kani. . Bogazin lazim sana!Usutme- melisin. . Disari bakinca masadan, biraz karanlik. . M. A. N kamyonlar ayni yerlerinde. . Ortalarda degil asla! ya su vanasinin ya da hava pompasinin yaninda. . Asla ortada olmaz nefes alan, harareti henuz sogumamis terli M. A. N’lar…Hicbir zaman yok, ortada olmuslugun. . Solo- lar disinda. . Soguk! Insani elleyen bir soguk! Cati kati soguk! Cati katin’daki keman, kutusunda soguk! Yuvarlak teras penceresinin yaninda kimliksiz bir pena. .
……….
Böyle dingin elle tutulur bir hava odadaki!Nasil bir zaman?Bir yagmur kacamaginda boyle insana dokunup kaçan! Kalıcı bir lezzetle, odaya sızan. . Gitar ve kemani yalayan. . Insani dusunceye, insani yollara savuran. . Saldırır gibi. . Cok sıkılmış bir kemerde tıkalı kalıp dışarı çıkmaya çalışan bir nefes gibi. . Hiçbir zaman okuyamadığın -pes- gibi. . Kilitli sandıkta saklı kurutulmuş bir sarı gül gibi.
Botlarini sıkıca bağladı ilkin! Yatak odasından şapkasını vestiyerden gocuğunu aldı. Bir sigara yaktı. Üzeri resimlerle dolu pembe sokak kapısını açtı. Yol resimlerine bakti ayak üstü. . Uzun apartman koridorunu gecti hızla. . Merdivenleri ikişer ikişer indi. Gıcırdayan apartman kapısını açtı. Nasılsa arabada antifriz vardı. Dışarı çıktı. Arka sol lastik biraz kabaktı! Az ötede parkedilmiş arabasına yöneldi. Yine aralik kalmisti cam! Kapıyı açtı!

İçerde bir solo vardı.



Deniz Guney



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kanarya Ötüşlü Sakalar
Aşk ve Çöp Kutusu
Bir Çöl Mektubu
Yalnızlık Nasihatları
Çığlık Çığlığa Sessizlik
Karanlik dusleri
kırmızı gülü denize fırlatanlara
Kirik Dusunceler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gelme [Şiir]
Akşam Güneşi Hale'ye... [Şiir]
Mandıra Filozofu 2: İstanbul İzle [Şiir]
Geciyorum Sehirden [Şiir]
Seyrusefer [Şiir]
Bir Sen, Bir Ben [Şiir]
Derinde Saklı İsmim [Şiir]
Sokaklarda Düşenlere [Şiir]
Hatırlatma [Şiir]
Martılar Dönemi [Şiir]


Deniz Güney kimdir?

yaşını başını almış bii çocuk. . . . . . beyaz peynirsiz yaşayamayan , bir duble rakı eşliğinde acıları yolculayan , cooookk biiii Deniz ! dalgası yaralayan, güneşi zamansız yakan , sevdayı dökmüş kayalara kurutan. . . . ne denir? ne söylenir? bu yalnızlıkla baş koltukaltında seyrüsefere nasıl gidilir ?????

Etkilendiği Yazarlar:
Ümit Yaşar, Ahmet Arif, Murathan Mungan, Refiş Durbaş


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Deniz Güney, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.