Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Maymun İlk defa bize,kendimize ait bir evimiz oluyordu..Artık kira yok,sevimsizce,kibarca kapı önlerine konulmak yok,hepsi yalan;tek gerçek bizim yeni bir evimizin olduğu..Yeniye olan heyecan tüm acı hatıraları unutturuveriyor..Yeni evimizin olduğu arazide bizim evden başka birkaç ev daha var.Tüm evler yarım yamalak,hepsi inşaat halinde.İnşaatı bitmiş olanlar da boyasız,ruhsuz,hiç bitmeyen bir çirkinlik..Bu manzara bir şantiyeyi andırıyor..Bir tane ağaç yok,her taraf tarla.Bir kilometre öteden bir anayol geçiyor.Burdaki tek hareketlilik,tek renklilik bu..Rengarenk otomobilleri sayarken kendimden geçerdim..Bir de aşağı mahalleden çocukların top oynadığı yemyeşil,kocaman bir saha vardı.Çocuklar hergün top oynamaya gelir,hergün büyülenmiş gibi saha kenarına oturur,oyunları bitene kadar onları izlerdim.Burda gördüğüm tek renk yeşil.Nasıl anlatsam,nasıl güzel bir yeşil bu,bu şantiyedeki tek güzel şey bu yeşillik.Çocuklar hergün sektirmeden geliyor,hergün saha kenarındaki yerimi alıyorum.Ben izliyorum,doyamıyorum,hayatımda küçükken gittiğim panayırlardan sonra beni en etkileyen şölen,büyük karnaval bu kara çocukların karşılaşmaları.Keşke ben de oynayabilsem..Tek dileğim buydu.Çok uzun süre aralarına giremedim.Ben sonraları işi öğrenmeye başladım.Kale arkasına kaçan toplar için görevlendirdim kendimi.Artık kaçan her top benden sorulurdu..İlk zamanlar elimle kalecinin ayağına kadar getirdiğim toplara,kalecilerle samimiyeti ilerletip teknik vuruşlar yapmaya başladım.Herşey iyi gidiyor,gece yatağıma uzandığım zaman,hep maçta oynayabilme hayali kuruyorum.Böyle giderse bu iş olacaktı.Ama gitmedi.. .... Geceleri sevmedim yeni evimizde.Elektirik yoktu önceleri.Çok ıssız.Sokağa çıkmak cesaret gerektiren bir işti..Gece bu sokaktaki evleri görmek,eski zaman gulyabanilerini görmekten farksızdı.Bir de sarhoşlar tabii..Sığır gibi böğürdüklerinde,bizim evi gördüler herhalde,deyip gülerdim.İşte bu gibi nedenlerden gündüzlerle pek sıkıfıkıydım.Üstelik hemen uyumalıydım;sabah erken kalkmalıydım,bir kişi eksik olabilir,belki top oynayabilirdim.. ... Tüm heyecanımla topları topluyor,maç öncesi alıştırma yapmaları için kalecileri oluyordum.Bir keresinde çok beğendiler beni,en büyüklerine:''Buna gol atamıyoruz,maçta oynasın!!'' dediler..En büyükleri:''Açılın,deneyelim..'',dedi..İşte büyük fırsat.Müthiş bir heyecan,milli oluyorum.Büyük olanları deneme amaçlı ağır topla bana şutlar yağdırmaya başladı..Aksilik o ki topların hiçbiri kaleye isabet etmiyor,hep karavana..Bir fırsatını bulup kendimi göstermeliyim düşüncesiyle dışarıya giden topların birisine atlayıverdim.Yetişemedim..Uzun,büyük çocuk:'Ohahahhhaaaha-ha-ha!!!Ulan bu top gidince atlıyor,ulan maymun tut bakalım!!..Ha-ha-ha-ha!!..''.Bana çok uzun süredir maymun diye hitap ediyorlardı.Ama kapıldığım büyünün tesiriyle de buna pek önem vermemiş olmalıyım ki o an içimde bir yerlerde bir tel koptu.O an şunu farkettim ki tüm çocukların hepsinde bir orgazm hali..Hepsi gülüyor,hepsi bana gülüyor.Kahkalar kulaklarımda çınlıyor,Allah'ım şu çimenlik yarılsa içine girsem.O ana kadar büyünün tesiriyle hiç umursamadığım o kelime o an başıma inen bir balyoz!Büyü bozuldu..Artık ne zaman yanlarına gitsem o yırtıcı,kulaklarımı paralayan,beynimi zonklatan,ruhumu delik deşik eden kelimeyle hitap ediyorlar:'maymun'!Öyle umursamaz,öyle tepeden bakan halleri vardı ki,gözlerim yaşarır,hiç cevap veremezdim.Çoğu benden büyüktü,hem yaş olarak,hem cüsse olarak..Hepsi bir manda kadar kuvvetli ve inatçı.Onları,bana maymun dedikleri için,dövemezdim.Ben hepsinin isimlerini biliyordum,fakat onlar..Hepsi iyi topçu,topları,top ayakkabıları var;bu oyunu en iyi bilen onlar,en iyi oynayan onlar..Her boku biliyorlar ama ismimi.. ... Dünyanın öbür ucundaki futbolcuların ismini,cismini,nerde ne yer,ne içer,ne yapar,sorun yedi ceddini,hepsini,hepsini bilirler.Ama onlarla top oynamak isteyen,zavallı bir çocuğun değil adını öğrenmek,yüzünü görmeye tahammülleri yok..Sadece ensesine tokat vuracakları,hakaret edebilecekleri,aşağılayacakları biriydim:maymundum! ... Gece gündüz aynada seyrettim kendimi.Hafif kepçe kulaklarım,küçük gözlerim.Allah'ım çıldıracağım,maymun nasıl bir hayvandır?Birkaç kez belgesellerde gördüm,ama ben benzemiyordum maymuna falan!Artık gündüzleri sevmiyordum.Ve gece yattığımda kendime bir ismimle,bir de 'maymun'la seslenirdim.İsmimi unuttuğum zamanlar olurdu,dalgınlaşırdım.Maymun diye seslenince,irkilir,dikkatimi toplardım.Sanki ismim değişti!..Her sabah aynanın karşısına geçer,bir ismim,bir maymun..Bu karşılaşmalardan hep 'maymun' galip çıkardı.Her gece yine seslendim,kaçarı yok artık ben maymundum!Gözyaşlarıma engel olamazdım,yastığım bir bulut,ağlarım,yastığımla ismime sarılır;ismimle uyur,'maymun'la uyanırdım.. ... Topçu çocukların hiç umursadıkları yok.Maymun aşağı,maymun yukarı..Onları babama da şikayet edemezdim.Babam ne yapacak,en fazla çocukları döver,gözlerini çıkaramaz,dillerini kopartamazdı ya!?Ya da beni ünlü bi topçu,ya da yakışıklı bir manken de yapamaz.Bu babama özgü bir acizlik değildi,bunu hiç bir baba yapamazdı.Gözlerini oyamayız,dillerini kesemeyiz,o halde bu kara çocuklar beni her gördüklerinde hür görüşlerini dillendireceklerdi.Fazla mı özgürüz ne? ... Hep yüksek sesle şarkılar söyledim,hep büyük adımlar attım,hep koştum,lokmalarımı hep kocaman kocaman kopardım.Bu yaptıklarımıa dikkat ediyorum da bunlar herbirşeyleri geçiştirmenin,örtbas etmenin çabaları..Evet ben hep birşeyi örtbas etmeye çalıştım:''maymun''u!Ettim mi bilemiyorum.Ama ben hep suçlu hissettim kendimi.Kara,kuru bir çocuktum,hala öyleyim.Bir farkla:Artık güçlüyüm.Ama ne zaman bu kelimeyi duysam sırtımdan soğuk terler boşanır,gözlerim donuklaşır.. ... Kulaklarımı tıkıyorum,uğuldayan bir ses:maymun!Ardı arkası kesilmeyen kahkahalar,alaylar ve bir daha 'maymun'!Bağırıyorum,aklımdan çıkmıyor.Ağlamaklı susuyorum. İri,kara çocuklar karnavalımı bitirdi.Biletsizdim ama tek seyircileriydim.Demek ki biletleri buymuş..Ne güzel izliyor hayaller kuruyordum.Ama bedelleri var;hayal kurmanın,gülmenin hep bedeli var.Hayalim suçsa buraya yazıyorum:Ben iri,kara çocuklarla top oynamak istiyordum..Beni bu suç için en karanlık,en pis mahpuslara koyun,ama maymun prangasını vurmayın! .... Ahlak nedir?Elbette kesin sınırlar belirleyemeyiz.Ama en azından kolonya gibi uçan birşey değildir ahlak.Peki vicdan nedir?Sadece kendimizi sorgulamak mı?Bence vicdan en azından unutmamaktır.Vicdanın yaşı yoktur! Çocukken akraba çocuklarıyla aldığımız çikolatayı ya da başka bir şeyi çok yavaş yerdik.Bu hepimizin bildiği birşeydi ama biz birbirimizi kandırırdık.Yavaş yerdik çikolatayı.Çok yavaş..En yavaş olanımız,diğer yavaş olmaya çalışan çocukların çikolatalarına bakarak,'en yavaşlığın' saltanatını sürerdi.Burada makbul olan yavaş yemek.Yavaş yemelisin ki herkes bitirince ballandıra ballandıra,özendire özendire,herkesin gözü önünde yemelisin.Ben hep bu sahtekarlığa karşı çıkar,ama yine de yapardım bunu..Sonra dayanamaz en önce ben yerdim çikolatayı..Ama benim yöntemim hiç bir zaman tutmadı.Popüler olmadı hiç.Makbul olan yavaş yemek hala..Herşeyi yavaştan usulcacık yapıyoruz.Ve kurban neler yapıyor hep beraber izliyoruz.İnsanoğlunun tökezlediği,yuvarlandığı yer burası..Tüm anlaşmazlıkların kaynağı bu..Aşağılamak,ayırmak,seyirci kalmak. ... Birşeyin varlığını bilerek rol yapmak ne zor iş.Taviz vermek ne acı.Olmayanı olmuş gibi göstermek büyük yetenek.Ruhumda açılmış gedikler yokmuş gibi yapıyorum,olmuyor,rüzgar esiyor,üşüyorum..Sağır olmak tek isteğim. Vicdan sadece kendimizi yargılamak olmamalı.Vicdan içimizi yırtan,paralayan kara bir çalı olmalı,unutmamalıyız.Vicdanımız her yaptığımızı sorgulayan bir hakim,temelleri sağlam olması gereken bir anıt..Bu anıt kendiliğinden oluşur.Ellerimizde çiçekler hergün bu anıtı ziyaret etmemiz gerekmez.Bu anıt öylesine yapılmış,gösteriş bir anıt değildir.Vicdan ruhumuzun en sarsılmaz kalesi,vicdan gölgemiz..Yapamadıklarımızın sorumlusu olarakta karşımıza dikilir vicdan bazen;pişmanlık kisvesiyle.. İmza:maymun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alper AKARSU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |