..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Ö.c.G




27 Ocak 2005
Advaita Vedanta*  
Yüreği kaleminden, bakışları sözlerinden daha derin, daha benim adama.. Sana...

Ö.c.G


Şair çoktan sustu;ressam oldu şiirin kalemi;yarım kaldı beklenen senfoni..mağdur(e) sanık sandalyesinde buldu kendini.Kimse bir şey anlamadı.Hiç konuşmadklarımızı yazı(yorum) şimdi


:IFHJ:
    Uzak bir ülkesindeydin hayatın… İlk kez benimkinden sıcak bir iklimin kollarında, kimbilir hangi efkârın büyüsünde acı dolu ayinler düzenlemekteydin düşlerine; kim bilir hangi yürek atışıyla terliyordu kasılmış avuçların… Ben, ıssız deniz kenarlarına taşlar biriktiriyordum sessiz fırtınanın sözsüz acı dalgalarıyla. ‘Yenilgiler yalnız yaşanır’dı ve sen yine kendine has bir terk edişle, her zamankinden elzem, yoktun! Üşüyordum sırtımdan içeri. Sonbahardı. Son bahar gibi kokuyordu. Eylül bitmemişti daha. Ama kısır bir doğurganlıkla bir kez daha kışı erken yağdırmıştık damlarımıza. Kimin ne kadar çok soğuduğu değildi önemli olan.. birbirimize sığınıp ısınmaktansa, yabanıl soluklarda bambaşka üşüyorduk. Birbirimizi cezalandırdığımızı düşünürken en çok da kendimizi acıtıyorduk. Zaman kaybetmek istiyorduk sanki, ‘ne olacaksa olsun’ du çabasızlığımız. Kazanacak maçlarımız vardı ama kaybetmeye razı oynuyorduk; ve bu cüretkârlığımız intikam alıyordu daha uyuyamadan esir olunduğumuz kabuslarımızda… Geçmişten bugüne tepmeye her an hazır, eski(meyen) tecrübeler zembereğinden boşalmış ve yazık, kabuğunu kaldırmıştı zar zor yunduğumuz acıların. Çatlıyorduk en güçlü yerimizden. Farkında değildik kan kaybettiğimizin. Öperiz ve iyileşir sanıyorduk.

   İlk geceler kalbim ufkuna battı uysal salınışlarla. Çiğnemeden yuttum kırgınlığımı. ‘Uyurum ve geçer’di; hep öyle olmadı mı? Ama insanı uykusundan eden o sancılı hazımsızlık başladı. Tek nefeste içime çektiğim bu rutin kabulleniş kronik astıma çevirdi, ne zaman aklıma gelsen, soluksuz kalıyordum! Çaresizliğin öfkesi infilâk başkaldırısıyla kabarıyordu ciğerlerimde. Her ağlayışım ayrı bir umudun ırzına geçiyordu, her iç çekişte kanımı zehirliyordu yokluğun. Seni düşünmek yoksunluğumu azaltmıyordu hiç, ilk kez, kendi sesimde yankı buluyordu yok olmuşluğ-um-un-umuz…

   Sanrılarımdan silinmiyordu sesindeki öfkenin rengi. Yaşamadığın bütün kışlar adına ayaza bileyerek yüreğini, sokulduğun sessizliği sırtına saplayarak, arkamda gece bırakıp gitmeyi isteyecek kadar.. gerçekten acı istiyordum. Yapamadım. Sessizlik gitmekle eküriydi nasılsa.. Sustum… Severken susabiliyor da, sevdiğini kasten yaralayamıyor insan. Hayatımı sensizliğin, yüreğimi öfkemin hışmından, seni can havlimden sakınmaya çalışıyordum. Ama unutuşla çaktığım tüm isyanlar bir bir çıkıyordu yerinden; sadece izi kalan eski yaralar da sızlıyordu ince ince. Kime baksa azarlıyordu gözlerim, sana bilediğim bıçaklar başkalarının vücudunda kan buluyordu… Ya bitmeliydi.. ya, bitmeliydin! Yıllık iznimi aldım hayattan. Günlerce süren bir gece yarattım ikimize kapalı perdelerin ardında. Işıkları hiç açmadım, içinde titreyen mumu yaktım baş ucuma. Haberin bile yoktu; seni, harflerini, göz dizimlerini yatırdım uykuya yasak yatağıma. Koca yudumlar aldım tek buzlu rakılardan ve kesif soluklar, yıllanmış anılardan.. Tutunmak lazımdı bize bir yerinden, tutmalıydın beni. Dilimin ucundaydı gözyaşlarım; hani kendimi tutamayıp bıraksam, yüzünü dökecekti o küçük kız… Boğulacaktık!

   “O korkunç sessizlik beynimde kaçıncı kez yankılanıyordu” hatırlamıyorum, “içimdeki çaresiz umuda bu kez sarılamayacak” kadar uyuşmuştu kollarım.. “Senin adın ‘aşk’, dar ağacında bile gülümsemeyi bilen küçük kız”, diye fısıldadı akvaryumdan sözsüz bir ses.. “Balık olmayı bile beceremediğini” reddettim; fırtınasız deniz mi vardı!… “Cam kırılınca başlamayacak mıydı hayat balıklara”? Camı kırdım! “Sevmek mi, sevilmek mi?”diye sordu, belki son bir kez daha, içimdeki direniş… Perdeleri açtım, rakıyı lavaboya, cam kırıklarını çöpe döktüm, balıkların suyunu değiştirdim; mumu söndürmedim, seni uyandırmadım. Vazodaki gülü kurumaya, mektupları hep kapanan bavuluma bıraktım. Balkona çıktım, güneşin parmak uçları dokunmaya çalışıyordu geceme bir yerinden. Bir sigara yaktım, omuzlarımda ürperirken sabah serinliği, kafamı gökyüzüne yaslayıp “sevmek” diye bağıra bağıra ağladım. Özge bir dirilişle.. Gün/doğdu, sen var oldun.

   Sen penceresiz bir duvar.. ben duvarsız bir pencere… Öncesi denizdi, ötesi okyanusun bir adım gerisi… Ama burası çok önemliydi. Marjlar ve boşluklar dahil, satır aralarını da oku diye.. Burada susu(yorum)!

    Peki niye mi yazdım bu satırları?
- Seni ne kadar sevdiğimi bir tek sen bil(iyorsun), ama seni sevdiğimi herkes bilsin istedim.

   Peki kime mi yazdım tüm bunları?
- Hüzün rakımı yüksek her şehirde denizim, her denizde mavi bakan kırmızı balığım.. uzak kıyıların lirik nefesi Kaptan Naricelli’ye…


   Kim miyim?
- Boş versen(iz)e!


Yürek gerçeğinizle kalın... Sev(g)ilerimle...


.Eleştiriler & Yorumlar

:: İyi ki Varsınız
Gönderen: Didem / , Türkiye
23 Eylül 2009
Göz pınarlarımda bir damla, geri mi gitsin, ileri mi bilemedi. Ancak yazınızı okurken soluksuz kaldığımı, içimin acıdığını, saçlarınızı okşamak, sizi sarıp sarmalamak, iyi ki varsınız demek istediğimi şimdi dile getirebiliyorum. Bir yandan sessizce ağlıyorum. Yalnız değiliz ve yalnız değilsiniz, biliyorum bunu. Yazınızı iki kere üst üste okudum, her okuyuşumda daha bir derine indi kelimeleriniz içimde. Hep yazın ve hep paylaşın olur mu, sizi izleyenlerden biri de ben olacağım bundan böyle.

:: "hüzün rakımı yüksek şehir"
Gönderen: Esra İşbilen / İstanbul/Türkiye
26 Ekim 2005
offf!!bu kadar mı güzel itiraf edilir! bu kadar mı güzel bi adam betimlenir!!hüzün rakımı yüksek şehir...bu şehire bu tanım nasıl da yakışır!dilini çok sevdim!

:: geç...
Gönderen: Boran Kalay / /
4 Mart 2005
belki "sana" senin olmaktan o kadar uzak ki ya da siz olmaktan onun için yazarın kim olduğu önemli değildir be can. konuşmadan da anlaşılır başlamadan da terkedilir insanlar. kabuklarını soyduk hep sevdiklerimizin ama onların hep kabuklarıydı vitamin noktaları senin gibi değillerdi, kabuksuz yaşamaya alışkın vitaminlerine sahip çıkabilen. (s)anı(k) sandalyesinden kalk bir an önce oraya oturması gerekenler önce yarım bıraktıkları senfoniyi tamamlasınlar...

:: Gülüm/se
Gönderen: Brahmsı Sever misiniz? / Muğla/Türkiye
14 Şubat 2005
En iyi yaptığın şeyin bu yakıcı tümcelerine rağmen hala GÜLMEK olduğuna inanıyorum. Nereye saklıyorsun bu kadar duyguyu o minicik bedeninde, ne zaman ağlıyorsun bu denli bizi hep barıştırıken hayatla. Projemle arama girdi hüznün, bunu bitirmezsem kim alacak beğendiğin evi. Di mi ;)

:: CanCan'a...
Gönderen: Zeynep ERDİNÇ / İstanbul/Türkiye
14 Şubat 2005
balıklar ve kediler... bir okyanusta oynaşıyorlar... sevişiyorlar Özge' nin kalemiyle... ne şanslılar, benim gibi, yeniden tanıdık kelimelerin tadına vararak...

:: ....
Gönderen: Pelin Onay / İzmir/Türkiye
11 Şubat 2005
..deniz kokuyor bu satırlar, mavi ve sevgi kokuyor.. ..kalemin çok güzel, kalemini bırakma..seni okumak keyifli ve güzeldi..

:: ...
Gönderen: yeşim kırlı / İzmir/Türkiye
11 Şubat 2005
sabırsızlanıyorum yeni yazılarını okumak için...

:: maxima
Gönderen: Fitnat HATIRLI / İzmir/Türkiye
8 Şubat 2005
içinde sakladığın bir volkan var sanki.uzun sessizliklerin ardından öyle bir patlıyorsun ki tüm duygular bir lav gibi içinden taşıp kaleminin ucundan dökülen satırlarla benim içime akıyor ve okuyan herkesin.hep sıcak kal.

:: Yürekten
Gönderen: Gökhan Cem ASLAN / /Avusturya
7 Şubat 2005
Kelime kapandi!Koptu sonbaharin kellesi! Tam sana dokunacakken içimde ani bir fren sesi... Kalemin f1rçami utandirdi yine çamuru ve yüregimi.

:: Alık... Balık...
Gönderen: Umut Çocuk / /
2 Şubat 2005
Gerçekten sence hala var mıdır yüreği sidik kokacak kadar geniş cennet kokacak kadar alık... Bir balık

:: hoşgeldin..!
Gönderen: Mehmet Aydin / Ankara/Türkiye
31 Ocak 2005
Kırgınlıkların da sen gibi çiğnemeden yutulmuş...Kılıcını çekmen ne kadar anlamlı yüreği sidik kokanlara.Yazılarınla hoş geldin..

:: ...
Gönderen: Kaan Ozer / Ankara/Türkiye
30 Ocak 2005
Kandan bir dekor düşün... kolları(n) açısına bakılmadan gerilmiş, içinden girdap sesli boğulmalar geçen kara düşsüz üç eylülün tepelediği 23 senenin ötesine taşınmış mağdur(e)-siz-... İki derenin bir arasında aşk olmasa yazabilirmiydin sanıyorsun? Bir aşk boyu, kar boyalı, kandan tokalı şirin kız..Bu yazı haddini aşmışcasına fiyakalı... "Sen" kadar eminim ellerinin doğusundan doğan mürekkebe benzeyen O'nu ne kadar güzel anlatabildiğinin...Lakin gittiğin her yüz nefes O'na; izole edilmiş şaşaalı petunyalar O'na; kükürt kokulu badirelerde tökezlemeyen "Sen"den, kuruntusuz bir senfoni... Bu esere 1/113 benden... eywallah... devamı ağır olsun dileklerim daimidir bilesin... kalemine sağlık...

:: Hoşgeldin
Gönderen: E.B / M/İspanya
29 Ocak 2005
Böylesine harikalığı ben bir yerlerden tanıyorum.Yeniden aramıza hoşgldin ÖzgeCan Gündoğdu.. bir daha bu kadar özletme kendini..

:: Yüreği kaleminden, bakışları sözlerinden...
Gönderen: gönül sevinç / Türkiye
29 Ocak 2005
Merhaba yazınızı ilgiyle okudum. Beğendim... Devamını diliyorum yüreğinize sağlık/GönülSEVİNÇ

:: hoşgeldiniz
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
28 Ocak 2005
Merhaba Ö.c.G. (Bu gizlilik niyeyse!) Anlatımınız şiirsel.......O nedenle sizin çok güzel şiir yazacağınızı veya yazdığınızı düşünüyorum......Güzel dile getirlmiş bir itiraftı....Sevgiyle kalın...Kâmuran ESEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Trajikomedramik Otologlar
Cam"dan Çocuğa Can"dan Satırlar…
Son Yazı (N)
Bütün Suç Mevsimlerde *
Agrutra Mirva*
Sn 2 (Bin) +v
Hepimizden İyi Biliyor

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Via Crusis [Şiir]
Üvey Sevgili [Öykü]
Cevabı Yok Sorular [Öykü]
Beş Yaş Öznesi [Öykü]
Ölü - M - Cül [Öykü]
İki Kere İki Kaç (K) Eder? [Öykü]


Ö.c.G kimdir?

Sürgünü akvaryum olan bir okyanus balığı. . .

Etkilendiği Yazarlar:
. . .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ö.c.G, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.