Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella |
|
||||||||||
|
Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Ağlayınca deli deme, hele hiç teselli verme! Çiğnenir ayaklar altında tarihim, altın çağlarım... Yas tutar ovalarla dağlarım. Kan gölüne dönmüş tüm diyarlarım. İşte ben o sebepten susmaksızın ağlarım. Bir zamanlar!? uzak değil, yakın bir zaman; ufuklara uzanırdı dallarım. Günlerce değil, aylarca gidilse de bitmezdi, tükenmezdi yollarım. Hem mesut, hem özgürce yaşardı gölgemde, kanatlarım altında; her ırk, her dinden insanlarım. Oysa şimdi ..!? Bükük boynum, kırık kollarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 2 Âh!O günler âh! adâlet dağıtırdı tebâsına adaletsizlikten korkan çobanlarım. Ya şimdi!?...Kâbuslu bugünüm; meçhul yarınlarım. Şifâsız yara gibi sızlar kanarım. Kimselere sezdirmem... için için yanarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Hayâlime geldikçe; hayâl gibi, rüya gibi o sahneler; haşyetiyle vücudum boncuk boncuk terler... Ey Allah’ım! cihad cephelerinde senin için canını fedaya can atan erlerin şimdi, nerdeler? Nerdeler hükmedenler dünyaya? Erişir mi acaba onlara gözyaşım, âhım? Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 3 Baktıkça yeryüzüne depreşir acılarım. Kahpe, hain tuzaklara düşürülmüş kardeşlerim bacılarım; kimi tutsak, kendini özgür sanmakta, kimi özgür!? özgürlük özlemiyle yanmakta. Bu ne korkunç manzara Ya Rab! Görünce bu hazin manzarayı daha da sızlar âzâlarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Evet, daha dün gibi: bir haykırsam ta Çin seddinden yansırdı sesim; mâvi sularında yeşil Tuna'nın heybetimden dalgalar titrerdi. Mâzlumlara meşâle gibi gelirdi nefesim. Okyanusta balıklar yönlerini değiştirir, sesime dönerdi. Çağlar elimle değişir savaşlar tepkimle biterdi. Yaşlı gözlerim, Yaslı kalbimle o günleri ararım Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 4 İçimde engellenemez fırtınalar var: tefekkür ufuklarımı, hayâl hudutlarımı sürekli döven fırtınalar.... Bulabilse çıkar bir yol, değiştirecek tersine dönmüş dengeleri. Kurtaracak esâretten, kendi eliyle kendini esir eden elleri... Çâresizlikten sağa sola, sataşırım böyle deli deli. Düşündükçe mağdur ve mâlul hâli, erir yağlarım! Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Anlayamıyorum bir türlü; yaşamaya mecbur Ve hükümlü olduğum bu hâl, ne biçim bir hâl..!? Bir türlü anlamıyorum, bu ne biçim hürriyet, bu ne biçim istiklâl..!? Beynimde binlerce paslı, kangren düşünce. Huzursuzluk, uykusuzluk sürmekte gündüz / gece. İnsan böyle mi olurmuş düşünce? Niçin, nasıl olduk böylesine âciz, Böylesine cüce? Neden nasıl talan edilmiş o altın çağlarım? Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 5 Karanlık bir el hislerimi kördüğüm ederek boğuyor. Gökyüzü sürekli karanlık. Yıldızlar ışıksız. Fırtına sonrası sessizliğine bürünmüş ortalık. İçimdeki şifasız hicran bir ısınıyor...bir soğuyor... Güneş hep aynı ezikliği, hep aynı isteksizliği ile doğuyor. Sabrımla bile ümidvar olamıyor dağlarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Ne acı Ya Rab! Talân edilmiş, harâbe, virâne şimdi; bir zamanlar benim olan beldeler. Arayıp, soramıyorum ne durumda ne hâldeler? Oysa her parçam sancılı, her zerremi sinsice hançerler, gözü dönmüş, eli kanlı gölgeler. Yok edilmiş mahvedilmiş eşi, benzeri bulunmayan o güzellikler. Şimdi ağıtlarla, acılarla dolu, sevinçli hâneler. Düşünür, hep kendi kendime kızarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 6 Gökyüzü dehşete teslim artık, yeryüzü vahşete! İnsanlarım kapılmış derd-i maişete. Her nefsi sarmış dünya sevdası, herkeste anlamsız bir umarsızlık!? Olmuş uyuşukluk, tembellik duyarsızların, umarsızların gıdası!? Kurulmuş her tarafa hâin, hunhar pusular!? Hiç kimse ağlayamıyor iz bırakır diye sular. Ne yapsın bu hissizliğe bilmem ki dualarım? Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Ne kadar ağlasam... ne kadar dövünsem nâfile!? Zalimleri ürküten, hâinleri korkutan, O serdengeçtiler... Yürüdüğünde yerleri sarsan o ağalar yok... o cengaverler yok artık!? Güllerini bize açan, bülbülleri neşe saçan, çiçeklerle bezenmiş, kelebeklerle süslenmiş bahçeler, bağlar yok...yok artık!? O sebepten hicranları bağlarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 7 Eller gibi niyâza açılmış, servi gibi ipince, ezanlarla kükreyen, salâlarla sarsılan, dualarla ağlayan, Minareler yok! Yok artık! Hak yolunda cihad eden Divaneler yok! Yok artık! Yiğitlerim toprak heykeller misali sağlarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. Bakışlarımda bir hasret var, bir hasret var gülüşlerimde. Kanım donuyor halimi düşündükçe. Sırtımda, göğsümde, yüreğimde binlerce dipçik binlerce ökçe!? Neyim var, neyim yok katledilmiş haince, yok edilmiş kalleşçe!? Hayâllerim o günlerin özlemiyle örgülü, hep o günleri arzularım; yaşamak için dostça paylaşmak için kardeşçe! O günleri devşirir hep rüyalarım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. 8 Yorgun düştüm düşünmek ve düşlemekten, o emsalsiz, şahane günleri. Bilemiyorum mümkün olur mu, yeniden kavuşabilmek, ve yeniden dermek, kimsenin deremediği gülleri? Ey Allâh’ım! Ne olur! Yeniden fırsat ver! eski, en sevdiklerine, yeniden hükmünle şereflensin yer. Gafletimizdendir şüphesiz ki, çektiklerimizi çektirme yeter! Emreyle! Ferman buyur! Gittikleri yerlerden dönsün ehiller! Gitsin içimizden, başımızdan sana âsi, bize yabancı câhiller. Biz atalarımızın ve hatâlarımızın vebâlini ödedik yeterince; hiç değilse bizimkini ödemesin sonraki nesiller. Biliyorum böyle sürerse bu esâret...!? Ve böyle giderse bu zillet...!? Kabul etmez beni mezarım!? O sebepten eksilmez hiç efkârım. Dokunma bana dokunma! Dokunursan yine ağlarım. www.kadirkaraman.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kadir KARAMAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |